Balkanlar’da Türkiye’nin artan rolü tartışma yaratıyor
7 Kasım 2010Türkiye’nin özellikle Balkanlar’ın batısında, Hırvatistan, Bosna-Hersek, Sırbistan, Karadağ, Kosova ve Makedonya’da izlediği aktif dış politika, eski dostlukları, ama aynı zamanda eski korkuları da canlandırıyor. Berlin merkezli Bilim ve Politika Vakfı’ndan Duşan Relyiç, Türkiye’nin Balkan politikalarıyla ilgili araştırmalarının sonuçlarını Deutsche Welle'de düzenlenen bir konferansta sundu.
Bağlar kopmadı
Balkanlar ile tarihten gelen bağların Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun ardından da kopmadı. Başta Müslüman Boşnak ve Arnavutlar olmak üzere yurtdışında yaşayan ‘kültürel akrabalar’ ‘soydaş ve dindaş’ olarak görülegeldi. Ankara, Balkanlar’ın batısına duyduğu ilgiyi, halklar arasındaki akrabalık bağlarına ve bu bağlara duyulan saygıya dayandırıyor.
'Türkiye'nin stratejik hesabı'
Berlin merkezli Bilim ve Politika Vakfı’ndan bilimadamı ve gazeteci Duşan Relyiç, bu bağların dışında Batı Balkanlar’ın pazar olarak konumuna dikkat çekerek Ankara’nın stratejik ve siyasi çıkarlarına işaret etti:
“Bölgede nüfuzunu artırmak Türkiye için özel önem taşıyor. Bu şekilde AB ve bölgedeki diğer aktörlerle eşit haklara sahip bir partner olarak Avrupa’daki yeni güvenlik mimarisinin şekillendirilmesine, bu bölgede de katılmak istiyor.”
Relyiç, Türkiye’nin Balkanlar’daki çeşitli anlaşmazlıklarda önemli bir siyasi aktör olarak devreye girdiğine de dikkat çekerek, Yugoslavya Savaşı’nın ardından Bosna ve Sırbistan arasındaki arabuluculuk çabalarını, ayrıca Yunanistan ile Makedonya arasındaki isim krizindeki çabalarını örnek gösterdi.
Türkiye'nin nüfuzu artıyor
Dış politikadaki atağa paralel olarak Batı Balkanlar’da açılan Türk kültür merkezleri, okul ve üniversitelerin sayısı giderek artıyor. Yurtdışı yayınlarından televizyon dizilerine Türk medyası da bölgede giderek daha fazla ilgi görüyor.
Özellikle de Boşnaklar arasında Türkiye’ye büyük sempati duyuluyor. Dünya Basketbol Şampiyonası yarı finalinde Türk milli takımının Sırbistan karşısındaki zaferi Bosna’da sokaklarda kutlanmış, genç Boşnaklar ellerinde Türk bayrakları sallamıştı. Relyiç, Balkanlar'da bazı bölgelerde Türkiye ile çok daha özel bir yakınlaşma isteyenlerin bulunduğunu, ancak tam tersini düşünenlerin de olduğunu belirtiyor:
“Ancak diğer yanda Osmanlı boyunduruğundan kurtulmak ve Avrupa’ya geri dönmek gerektiği teziyle büyümüş kesimler de var. Bunlar, kısmen 19’uncu, 20’nci yüzyılda ortaya çıkmış, ancak zamanla yayılıp, Yugoslavya’nın yıkılışının ardından yaşanan savaşlarda çok güç kazanmış görüşler.”
Sırplar kuşkulu
Yapılan son kamuoyu araştırmaları da Ankara’ya bakıştaki bu derin bölünmeyi ortaya koyar nitelikte. Araştırmaya göre Batı Balkanlar’da nüfusun yüzde 40’ı Türkiye’yi ‘dost devlet’ olarak görüyor. Kuşkuculuk özellikle Sırplar arasında yaygın. Sırbistan’ın eski Ankara Büyükelçisi Darko Tanaskoviç’in de aralarında bulunduğu bazı Sırp aydınlar Türk diplomasisinin bir nevi neo-Osmanlıcılık peşinde olduğunu, Osmanlı İmparatorluğu’nda bir rönesans ile bölgenin yeniden İslamlaştırılmasının hedeflendiğini düşünüyor.
'Türkiye AB'ye alternatif olabilir'
Relyiç, Balkan ülkelerinin AB perspektifinin belirsizliğine işaret ederek, bu belirsizliğin sürmesi durumunda Türkiye’ye sempatinin daha da büyüyebileceğine dikkat çekiyor:
“Bu noktada, belli bir kesimde yeni bir siyasi düşünce tarzı ortaya çıkabilir. “AB'ye giremiyorsak ve Türkiye bölgedeki büyüyen bir ekonomik güç olarak, dünya politikalarında rol üstlenmek isteyen, büyük nüfusa sahip bir ülke olarak bizim partnerimizse, o zaman AB'nin bölgedeki genişleme politikasını yoğunlaştırmasını beklemektense en azından kısa ve orta vadede Ankara ile stratejik bir ortaklık geliştirebiliriz diye düşünenler olacaktır.”
© Deutsche Welle Türkçe
Alexandra Scherle / Çeviri: Beklan Kulaksızoğlu
Editör: Ayhan Şimşek