040510 Südosteuropa Krise
5 Mayıs 2010Makedonya'nın başkenti Üsküp'te yaşayan halk eskiden her şeyin çok daha farklı olduğundan yakınıyor. Eskiden kendilerine model aldıkları Yunanistan'daki ekonomik bunalımı gören bazı Üsküplüler kapitalizm öncesindeki zamanı özlediklerini belirtiyor. Mikrofonumuzu uzattığımız bir Üsküplü şöyle konuşuyor: "Eskiden her şey şimdiye nazaran 10 bin kat daha iyiydi. İşimiz, maaşımız ve Noel ikramiyemiz güvencedeydi. Hayat güzeldi ve hepimiz eşittik."
Sadece Makedonlar değil Arnavutlar ve diğer güneydoğu Avrupa ülkeleri de, Yunanistan'a yapılması planlanan tüm mali yardımlara rağmen, yaşanan krizin kendi ülkelerini de kapsayacak şekilde yayılmasından endişe ediyor.
Yunan bankaları şimdiye kadar bölge piyasasına hâkimdi ve Yunan ekonomisi, güneydoğu Avrupa'da büyümenin motoru olarak görülüyordu. Ancak bundan sonra Yunanistan'dan daha az kredi desteği ve yatırım gelmesi halinde bölge ekonomisinin de olumsuz etkileneceği tahmin ediliyor.
Komşular da etkilenebilir
Sadece Bulgaristan'da yaklaşık 100 bin kişi Yunan yatırımcıların kurduğu işletmelerde çalışıyor. Bu işletmelerin büyük bölümü ise inşaat sektörüyle bağlantılı. Dünya Bankası gelişmelerin bölgedeki ekonomik büyümeyi sekteye uğratacağı ve bunun devlet bütçelerinde büyük açıklara yol açabileceği uyarısında bulunuyor.
Bölgedeki finans piyasası ve ticari ilişkiler de Yunanistan ile bağlantılı. Makedonya Maliye Bakanı Zoran Stavrevski, Yunan hükümetinin aldığı tasarruf önlemlerinin kendilerini de etkileyebileceğini kaydediyor. Stavrevski şu açıklamayı yapıyor: "Yunanistan'da oluşabilecek gerginlikler ve grevler ticareti etkileyecektir. Yunan firmalarının Makedonya'dan ve diğer komşu ülkelerden çekileceğini düşünmüyorum. Makedonya ucuz iş gücü nedeniyle çekici bir konumda. Makedonya'da günde 10 saat çalışan bir terzi ayda muhtemelen 100-120 euro gibi bir ücret alıyor. Yunanistan'daysa öyle değil..."
Şimdiden önlem alıyorlar
Ancak refahın daha yüksek olduğu Hırvatistan gibi ülkeler için bu durum geçerli değil. Bu nedenle Hırvatistan çareyi bir an önce AB'ye dâhil olmakta görüyor. Hırvatistan Başbakanı Jadranka Kosor ise yaşanan kriz nedeniyle üyelik şartlarının ağırlaştırılmasından endişe duyduklarını, bu nedenle şimdiden sağlam bir bütçeyle AB'nin karşısına çıkabilmek için çalışmalar yürüttüklerini kaydetti: "Bu konuda kimsenin bir ayrıcalığı yok. Öncelikle kendimizden başlıyoruz. Yani bütçeyi kullananlardan… Bunun için konuklarımıza kahve değil, sadece sıcak su ikram etmek zorunda kalsak bile, yaşanan durumun üstesinden geleceğiz."
AB'ye son katılan üye ülkeler Romanya ve Bulgaristan'ın en büyük korkusuysa, Yunanistan'da yaşanan kaosun faturasının kendilerine kesilmesi. Zira iki ülkenin önümüzdeki iki yıl içinde Euro Bölgesi'ne katılmaları ihtimali şimdilik suya düşmüş gibi gözüküyor.
© Deutsche Welle Türkçe
Andreas Meyer-Feist / Çeviri: Banu Ertek
Editör: Hülya Köylü