Kiev'e, Rusya'nın füze saldırılarına rağmen yapılan üst düzey dayanışma ziyaretleri, artık rutin hale geldi. Alman Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock ve Polonya Cumhurbaşkanı Andrzej Duda, Rusya'nın 24 Şubat'ta başlattığı saldırı sonrasında Kiev'i iki kez, Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ise üç kez ziyaret etti.
Buna karşın, Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier'in ziyareti ayrı bir öneme sahip. Bu ziyaret, gecikmiş de olsa, Kiev ve Berlin arasındaki tüm anlaşmazlıkların çözüme kavuşturulduğuna dair verilmiş önemli bir sinyaldir. Bu anlaşmazlıklar, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy'nin Nisan ayında Steinmeier'e davetini aşağılayıcı bir şekilde geri çekmesiyle doruğa ulaşmıştı. Üstelik bu tam da, Steinmeier'in Polonyalı mevkidaşı Duda ve diğer üç ülkenin liderleri ile birlikte, güçlü bir dayanışma mesajı vermek için Kiev'e doğru yola çıktığında yaşanmıştı.
Mükemmel Zamanlama
Ancak Berlin için Steinmeier'in Kiev ziyaretinin gerçekleşmiş olması kadar ziyaretin zamanlaması da önem taşıyor. Çünkü aynı gün Almanya'nın başkenti, Ukrayna'nın yeniden imarı için düzenlenen uluslararası bir konferansa ev sahipliği yaptı. Bu konferansta Başbakan Olaf Scholz, Ukrayna için yeni bir Marshall Planı hazırlanması çağrısını yaptı. Scholz, "Bu şimdi başlaması gereken ve nesiller boyu sürecek bir görevdir" dedi.
Almanya kendi tarihinden, demokratik ve refah içinde bir geleceğin inşasında, uluslararası desteğin ne denli önemli bir rol oynadığını biliyor. Eğer Almanya için, Brexit sonrası bir Avrupa'da, Orbanların ve İtalyan post-faşistlerin olduğu bir dönemde, inandırıcı bir liderlik rolü üstlenme fırsat varsa, işte o budur. Almanya'nın, bir diktatörün ve suç ortaklarının özgürlüğe duydukları nefretle yok ettiklerini, demokratlarla birlikte yeniden inşa etmeye öncülük etmesi, Avrupa'nın barış ve özgürlük içinde bütünleşme fikrine de yeni bir ivme kazandırabilir.
Ancak Almanya, sadece ödeme yapan veznedar gibi algılanmamak, Avrupa'nın gerçek itici gücü olarak görülebilmek için, kendisine duyulan güveni yeniden tesis etmek durumunda. Sadece Ukrayna'da değil, aynı zamanda Polonya ve diğer Baltık ülkelerinde de. Berlin'in ucuz gaz için özgürlük ve güvenlikten bir daha asla ödün vermeyeceğini göstermesi gerekiyor. Almanya'nın, otoriter Rusya karşısında da, özgür bir Avrupa'nın güvenliğini düşündüğünü ortaya koyması gerekiyor.Ve sekiz aydır süren Rus savaş suçlarının ardından artık Almanya, sosyal demokratların "Avrupa'da barış sadece Rusya ile olur" söyleminden vazgeçmeye hazır olduğunu ortaya koymalı.
Güveni tesis etme çabası
Frank-Walter Steinmeier, Kiev'de tam da bu güvenin tesisi için çaba gösterdi. Cumhurbaşkanı, daha fazla ekonomik ve siyasi desteğin ötesinde, askeri destek güvencesi de verdi. Ukraynalılar arasında ismi neredeyse "yatıştırma" ile eşanlamlı olarak görülen bir cumhurbaşkanı için bu çok da olağan değil. Çünkü Steinmeier, yıllarca Rus gazına bağımlılığın barışı teşvik edici olduğuna inanmış bir kişi. Ayrıca Donbas'taki ihtilafın Rusya ile diplomatik yollardan çözülebileceğine de inanmıştı. Hatta Kırım'ın ilhakından sonra bile, "Vancouver'den Vladivostok'a kadar" güvenlik ve barış hayalini kurmaya devam etmişti.
Frank-Walter Steinmeier hatalarını kabul edecek büyüklüğe sahip. Bir dost olarak Kiev'i ziyaret etti ve artık Almanya-Ukrayna ilişkileri, gecikmiş bir normalleşme yaşıyor. Kırgınlıkları, gerginlikleri bir kenara bırakmanın tam zamanı. Bunun aksi, Almanya'nın Ukrayna'ya yardım için ortaya koyduğu devasa boyuttaki çabanın hakkını vermez: Almanya sadece, ülkesinden kaçmak zorunda olan bir milyon Ukraynalıya kapılarını açmakla kalmadı. Berlin, başta yaşanan sorunlardan sonra Ukrayna'ya, Rus işgalcilere karşı mücadelesi için önemli silah sistemleri tedarik ediyor. Ve şimdi Ukrayna'nın yeniden imarı için liderlik rolü üstlenmek istiyor.
SPD'nin bakış açısındaki değişim tutarlı mı?
Ancak önemli olan, Berlin'de bakış açısındaki değişimin tutarlı bir şekilde sürmesi. Nihayetinde Ukrayna'nın yeniden imarı ancak Rus işgalinin geri püskürtülmesi ile mümkün olacak. Bu nedenle Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock ve Savunma Bakanı Christine Lambrecht, kısa bir süre önce, askeri yardım bütçesinin üç katına çıkartılmasını talep ettiler.
Cumhurbaşkanı Steinmeier'in de Kiev'de ortaya koyduğu Sosyal Demokrat Parti'deki (SPD) zihniyet değişikliğinin nereye kadar uzanabileceğini, Başbakan Scholz'un iki bakanın gündeme getirdikleri bu talep konusunda takınacağı tutum belirleyecek.