1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

'Aşırı sağ tehdidi geri planda bırakıldı'

23 Kasım 2011

Almanya'da aşırı sağcı cinayetlerin yankısı sürüyor. Ülkede yaşayan birçok göçmen Alman makamlarının ve kamuoyunun, aşırı sağ tehdidinin ciddiyetini uzun yıllar kavrayamadığı görüşünde.

https://p.dw.com/p/13Fgl
Fotoğraf: picture-alliance/ ZB

Almanya'da 2000 ile 2007 yılları arasında işlenen cinayetlerin henüz aydınlatılamamış olması özellikle Almanya’da yaşayan göçmenler arasında, “Alman siyasetinin konuya yeterince eğilmediği” yorumlarına neden oluyor. Almanya'daki Yunan Toplumları Birliği Başkanı Kostas Dimitriu Almanya’nın tehdidi özellikle son dönemde hep başka kaynaklarda gördüğünü kaydediyor. Dimitriu "Özellikle son yıllarda daha çok radikal İslamcı ve sol kaynaklı terörizm tehdidine karşı savunmaya yönelik yatırımlar yapıldı. Bu şekilde ne yazık ki radikal sağ tehdidi geri planda bırakılmış oldu" açıklamasını yapıyor.

Alman Sosyal Demokrat Parti eski milletvekili Lale Akgün ise Alman siyasetinde aşırı sağcılık sorununa geçmişte sağ tandanslı siyasetin dümen suyuna girmemek için temkinli yaklaşıldığı yorumunu yapıyor.

Mordopfer Döner-Morde Neonazis Terrorismus Mord Rechtsextremismus
2000-2007 yılları arasında sekizi Türk dokuz göçmen öldürüldüFotoğraf: picture alliance/dpa

'Tehlike göz ardı edilmeye çalışıldı'

İkinci Dünya Savaşı'nın ardından dünya kamuoyu, Almanya'daki sağ partileri ve sağ akımı sürekli yakından takip ediyordu. Akgün, Almanya'daki aşırı sağ tehdidinin küçümsenmesine gerekçe olarak sağ partilerin oy oranlarını gösteriyor. Akgün, "Fransa'da radikal sağcı Marie Le Pen'in yüzde 18 destek bulmasına karşılık, Almanya'daki sağcı partilerin hep yüzde beşin altında kalmasından hareketle siz de tahmin edebilirsiniz ki, Almanya'daki sorun diğer ülkelere kıyasla daha küçük görünüyor. Bu nedenle de sanırım bu tehlike göz ardı edilmeye çalışıldı" şeklinde konuşuyor.

Akgün ve Dimitriu radikal sağa spesifik önleyici tedbirlerle karşı konabileceği görüşünde birleşiyor. Dimitriu'ya göre Federal yönetim ve eyalet yönetimleri asıl hatayı aşırı sağ ile mücadele için alınan tedbirleri kısıtlayarak yaptı. Buradan kesilen bütçe ise radikal İslamcı ve sol kaynaklı tehditle mücadeleye aktarıldı.

'Bakış açısı değişecektir'

Almanya'daki Yunan Toplumları Birliği Başkanı Kostas Dimitriu tartışmaların ardından bu konuya bakış açısının değişeceğini düşündüğünü belirtiyor: "Bu, okullarda ve toplumda bu konuya yönelik tedbirler almak için daha fazla yatırım yapılması gerektiği anlamına geliyor."

Lale Akgün de alınacak tedbirlerin yanında eğitici çalışmalara ağırlık verilmesinin önemine dikkat çekiyor. Akgün, genç dimağları bu konuda bilinçlendirerek sorunlarının üstesinden bu şekilde gelemeyeceklerini göstermek ve bu tip grupların onları etkisi altına almalarının önüne geçmek gerektiğini kaydediyor: "Bunun yolu, sadece okullardaki çocuk ve gençleri değil, işsiz gençleri, sosyal imkânları kısıtlı semtlerde yaşayan gençleri da bu tip grupların tuzağına düşmekten kurtarmakta yatıyor."

SPD-Bundestagsabgeordnete Lale Akgün
Lale AkgünFotoğraf: dpa

'Biran önce harekete geçilmeli'

Aiyasetin göçmenlerin güvenini kazanabilmek için biran önce harekete geçmesi gerektiğini vurgulayan Akgün "Şimdi siyasetin şeffaflığın sağlanması için elinden gelen her şeyi yapması lâzım. Bu ancak devlet kurumlarının yani Federal Anayasayı Koruma Teşkilatı ve eyalet anayasayı koruma teşkilatlarının bu işlere ne kadar bulaştığının açıklığa kavuşturulmasıyla sağlanabilir. Bu şekilde gerek Alman kamuoyunun, gerekse göçmenlerin güveni kazanılmalı. Ayrıca tüm dünyanın Alman devletinin kurumlarına yönelik güveninin korunabilmesi ya da yeniden sağlanabilmesi için de bu gerekli" diyor.

Zira Akgün göçmenlerin genellikle "Konu biz olduğumuzda devlet sorunun köküne yeterince inmiyor" düşüncesinde oldukğunun altını çiziyor.

© Deutsche Welle Türkçe

Miryana Dikiç / Çeviri: Banu Ertek

Editör: Ahmet Günaltay