AYM'den "daha fazla tahammül" çağrısı
30 Temmuz 2019Barış Bildirisi'ne imza attıkları için yargılanan akademisyenlerin bireysel başvurusunda hak ihlali kararı veren Anayasa Mahkemesi (AYM) bir basın duyurusuyla kararın gerekçelerini anlattı, kamuoyundan gelen eleştirileri yanıtladı.
Akademisyenlerin altına imza attıkları açıklamanın “toplumun büyük çoğunluğu için kabul edilemez bir içeriğe sahip olduğu” belirtilen basın duyurusunda, “Anayasa Mahkemesi, başvurunun odağında yer alan bildirinin belirli bir perspektiften ve tek yanlı hazırlandığı, abartılı yorumlar içerdiği, güvenlik güçlerine karşı incitici ve saldırgan bazı ifadeler barındırdığının da farkındadır” denildi.
“Katılmadığımız sözler de ifade özgürlüğü kapsamında”
Duyuruda, “Bununla birlikte Anayasa Mahkemesi’nin hiç bir şekilde içeriğine katılmadığı sözler de ifade özgürlüğü kapsamında kalabilir” görüşüne yer verilerek şunlar kaydedildi:
“Başvurucuların imzaladığı bildirideki düşüncelerin toplumun büyük çoğunluğundan açıkça farklı olduğu ortadadır. Ancak tam da bu sebeple bu tür açıklamalara karşı yargısal tepki verilmesi noktasında daha hassas davranılması gerekir. Çünkü bu tür müdahaleler kamuoyunun ülkede meydana gelen son derece önemli olayların farklı bir bakış açısından -onların büyük çoğunluğu için bu bakış açısının kabul edilmesi ne kadar zor olursa olsun- öğrenme hakkına ağır bir sınırlama getirmektedir.”
"Demokratik çoğulculuk için tahammül"
AYM basın duyurusunda ayrıca, demokratik çoğulculuk için “kamu gücüne karşı ağır eleştirilere daha fazla tahammül edilmesi gerektiği” de ifade edildi.
Başvurucu akademisyenlerin bildiriye imza attıkları için hürriyeti bağlayıcı ceza ile cezalandırıldığını hatırlatan mahkeme, basın duyurusunda son olarak şu değerlendirmeyi aktardı:
“Kamu gücünü kullanan organlar, devlet politikalarına yönelik eleştirilere cevap verilmesi hususunda ülkedeki herkesten daha fazla imkana sahiptir. Özellikle son derece saçma ve ilgisiz bile görünse, muhaliflerin haksız saldırı ve eleştirilerine farklı yollardan cevap verme imkanının olduğu durumlarda ceza kovuşturmasına başvurulmamalıdır.”
DW/DA,BK
© Deutsche Welle Türkçe