Avrupa’nın Türkiye açmazı
18 Nisan 2013Avrupa Parlamentosu’nun (AP) yıllık olağan Türkiye İlerleme Raporu bu hafta Strasbourg'daki genel kurul toplantıları sonunda oy çoğunluğuyla kabul edildi.
Raporun oylanması öncesinde konu hakkında genel kurulda düzenlenen oturum her yıl olduğu gibi Türkiye’nin üyelik sürecinin ilerlemesinden yana olanlar ile değişik nedenlerle bu sürece karşı olanlar arasında tartışmalara sahne oldu.
Tartışmalar, Türkiye’nin “normal” bir aday ülke olmadığını bir kez daha gözler önüne serdi. Türkiye, katılım müzakerelerini yürüten bir ülke olmasına karşın, Avrupa Parlamentosu hâlâ Türkiye'nin AB üyeliğini tartışmıyor, tartışamıyor. Tartışmayı denediği andan itibaren ortalık alevleniyor. Türkiye’nin “Avrupalı” kimliği gündeme geliyor, sorgulanıyor. Türkiye tartışmaları, katılım sürecindeki bir aday ülkenin üyelik sürecinden çok, rahatsızlık veren, adeta özel bir vakanın ele alınmakta olduğu izlenimi veriyor. AB üyeliği yolundaki Hırvatistan, Sırbistan, hatta Karadağ hakkındaki raporlar tartışılırken kimse böyle bir izlenime kapılmıyor.
Türkiye konusunda kamplaşma
Söz konusu Türkiye olunca herkes kendisini başka bir boyuta taşıyor. AP içinde iki temel kamplaşma dikkat çekiyor. Bir yandan Türkiye'nin olası üyeliğe karşı çıkanlar duruyor. Bunlar da aslında yekpare bir grup değil. Aralarında, dini farklılıklardan ötürü veya ırkçı nedenlerle Türkiye’nin üyelik perspektifine başından bu yana muhalif olan aşırı sağcılar olduğu gibi, son yıllarda AB içinde hızla yükselen siyasi akımların başında gelen “Avrupa şüphecileri” yani AB karşıtları da var. AB jargonunda kısaca “egemenlikçiler” olarak adlandırılan, federalizm karşıtı bu harekete mensup AP milletvekilleri, aslında AB’nin genişleme politikasının parçası olduğu için Türkiye'nin de perspektifine karşı çıkmaktalar. Yani Türkiye üzerinden esasen AB’yi vurmanın peşindeler.
AP içerisinde diğer bir grup, Türkiye'nin üyelik perspektifinin ilerlemesini istiyor. Bu milletvekilleri Avrupa kamuoyunu ürkütmemek ve Türkiye sorunsalının egemenlikçilerin elinde tehlikeli bir silah haline gelmesini engelleyebilmek için şu an için “üyelikten” değil, bilinçli olarak “üyelik sürecinden” söz ediyorlar. Bu grup büyük ölçüde sosyal demokratlar, liberaller ve yeşillerden oluşuyor. Avrupa Birliği Komisyonu da bu gruba destek veriyor. AB Komisyonu’nun genişleme sürecinden sorumlu üyesi Stefan Füle’nin AP genel kurulda yaptığı konuşmada kullandığı “Bugün önceliğimiz varsayımsal bir üyeliğe yanıt aramak değil, sürece odaklanmak olmalıdır. Müzakereler rayına oturtulmalı ve sürdürülebilir kılınmalıdır” sözleri bu tavrı çok iyi özetliyor.
Yeni müzakere başlıklarına destek
AP'nin kendi içindeki bu bölünmüşlüğe rağmen bu yılki raporda göze çarpan ilginç bazı noktalar da var. Avrupa Parlamentosu son yıllarda ilk defa Ankara ile “Enerji”, “Sosyal Politika ve İstihdam”, “Bölgesel Politika ve Yapısal Araçların Koordinasyonu”, “Yargı ve Temel Haklar” ve “Adalet, Özgürlük ve Güvenlik” konularındaki müzakere başlıklarının açılmasını savunuyor. İrlanda'nın dönem başkanlığının sona ereceği 1 Temmuz’dan önce bu başlıklardan en az birinin açılma olasılığının yüksek olduğu söyleniyor. İrlanda bu konuda oldukça istekli. Her ne kadar bir müzakere başlığının açılması AB-Türkiye ilişkilerindeki sorunları bir çırpıda çözmeyecek olsa da müzakerelerin sürmekte ve sürdürülebilir olduğunu yansıtacak olması bakımından önem taşıyor.
Kıbrıslı Türkler için olumlu gelişme
Raporun ikinci önemli yeniliği Kıbrıslı Türkleri ilgilendiriyor. Kıbrıslı Türkler, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’nde (AKPM) olduğu gibi AP’de de “gözlemci” statüsüyle temsil edilmek istiyor. Kıbrıslı Türklerin temsili AP'deki sosyal demokratlar, liberaller, yeşiller ve İngiliz muhafazakârların büyük çoğunluğu tarafından destekleniyor. Ancak sosyal demokrat grup içindeki Yunan ve Kıbrıslı parlamenterlerin başını çektiği bir grubun karşı çıkması nedeniyle, grup adına bu konuda rapora eklenmek üzere verilen değişiklik önergeleri son anda geri çekildi. Bunun üzerine grup başkanı Avusturyalı parlamenter Hannes Swoboda konuyu doğrudan AP Başkanlık Divanı’na götürme kararı aldığını açıkladı. Sonuç olarak AP henüz bu konuda karar vermedi ama konu böylelikle gündeme oturmuş durumda. Bu da Kıbrıslı Türkler açısından olumlu bir gelişme.
Brok'tan sürpriz destek açıklaması
Raporla ilgili genel kurul oturumunda AP Dışişleri Komisyonu Başkanı Elmar Brok’un Türkiye hakkında kullandığı ifadeler de konuyu yakından takip edenlerin gözünden kaçmadı. Alman Hristiyan Demokrat Birlik Partisi'nin (CDU) üyesi Brok, Türkiye'yle üyelik müzakerelerine “destek verdiklerini” ve devamından yana olduklarını söyledi. Bu ifadelerin Almanya’nın CDU’lu Başbakanı Angela Merkel’in bilgisi dâhilinde söylenmediği olasılığına AP kulislerinden kimse ihtimal vermiyor.
Bu hafta kabul edilen rapor AP’nin 2009-2014 yasama yılının sondan bir önceki raporuydu. Gelecek yılki raporun nasıl çıkacağını elbette Türkiye’deki gelişmeler belirleyecek. Ancak Mayıs 2014’te yapılacak AP seçimleri nedeniyle Türkiye konusundaki tartışmaların bugüne oranla çok daha hararetli bir ortamda gerçekleşecek olmasına şimdiden hazırlanmak gerekiyor.
©Deutsche Welle Türkçe
Kayhan Karaca / Strasbourg
Editör: Ayhan Şimşek