Avrupalı çiftçiler neden öfkeli?
16 Ocak 2024Almanya'da geçen hafta boyunca çeşitli protesto eylemleriyle seslerini duyurmayan çalışan çiftçiler, dün Berlin Brandenburg Kapısı'nın önündeki gösteri ile tarım alanındaki sübvansiyonların kesilmesi planlarına tepki gösterdi. Hür Demokrat Partili (FDP) Maliye Bakanı Christian Lindner Brandenburg Kapısı'nda yaptığı konuşmada hükümetin dizel sübvansiyonlarının kesilmesi planlarını savunarak, Almanya'nın tasarruf etmesi gerektiğini, tarımın da bu konuda gereken katkıyı sağlaması gerektiğini söyledi. Konuşması sırasında sözleri sıklıkla ıslıklarla kesilen Lindner, eyleme katılan çiftçiler tarafından yuhalandı. Berlin'deki eyleme yaklaşık 8 bin 500 çiftçi, 4 bini traktör olmak üzere 6 bin araçla katıldı. Traktörlerin oluşturduğu konvoylar nedeniyle trafikte aksamalar yaşandı.
Geçen günlerdeki eylemlerde de binlerce traktör ve kamyondan oluşan konvoylarla yolları bloke eden çiftçiler, ülke genelinde trafiği felç etti. Öyle ki, fabrikaların ihtiyaç duyduğu parçaların zamanında yetişmemesi nedeniyle Emden kentindeki Volkswagen tesisinde olduğu gibi, bazı fabrikalarda üretim durma noktasına geldi.
Diğer taraftan Ekonomi Bakanı Robert Habeck de ailesiyle birlikte çıktığı tatil sırasında bir feribottan inmeye çalışırken, öfkeli protestocular tarafından ablukaya alındı.
Protesto hareketi tüm Avrupa’ya yayıldı
Bu protesto eylemleri, sadece Almanya ile sınırlı değil. Diğer Avrupa ülkelerinde de öfkeli çiftçiler, tarım politikalarına karşı tepkili.
Hollanda, Belçika, İspanya ve Fransa'da da çiftçiler, planlanan çevre reformlarının etkileri ve yüksek maliyetler konusundaki hoşnutsuzluklarını dile getirmek için sokaklara döküldü. Polonya ve diğer doğu Avrupa ülkelerinde de benzer bir dalgalanma görülmekle birlikte, bunlar büyük ölçüde ucuz Ukrayna tahılının AB'ye ithal edilmesine karşı çıkıyor.
Hollandalı tarım sosyoloğu Profesör Jan Douwe van der Ploeg, DW'ye verdiği demeçte, bu vakaların çoğunda önemli ortak noktalar gördüğünü belirtiyor: Statükonun, yani öteden beri süregelen durumun savunulması:
"Endişeler genellikle geçmişken beri devam eden sübvansiyonları, fosil enerjileri veya geleneksel tarım ilaçlarını kullanmaya devam etme hakkını içeriyor. Bunların hepsi endüstriyel tarımın temel yapı taşları."
Çiftçiler neden öfkeli?
Protestoları tetikleyen unsurlar ülkeden ülkeye farklılık gösteriyor. Örneğin Almanya'daki protestolar dizel sübvansiyonlarının kaldırılması planlarıyla ilgiliyken, İspanyol çiftçiler su tasarrufu önlemlerine baş kaldırdı. Fransız göstericilerin başlıca şikayetleri ise sulama ve yakıt giderlerindeki artışın yanı sıra AB’nin ticaret politikasını kapsıyor.
Alman Kırsal Gençlik Federasyonu'ndan (BDL) Anne-Kathrin Meister'e göre tarımsal verim, artan maliyetleri artık karşılayamıyor.
Büyükannesi ve büyükbabasının Bavyera'nın kuzeyindeki çiftliğinde büyüyen Meister, DW'ye yaptığı açıklamada, "İş makinası, tarım ilacı ve gübre fiyatlarındaki artışlarla kıyaslandığında, tarımsal verimlilik hiçbir zaman aynı ölçüde artmadı" diyor.
Aşırı sağdan protestolara destek
Bunun yanı sıra Almanya İçişleri Bakanı Nancy Faeser'in de açıkça ifade ettiği gibi, Alman hükümeti bu protestoların, aşırı sağ tarafından propaganda aracı olarak kullanılmasından endişe duyuyor. Almanya Ekonomi Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Habeck de protestolarla bağlantılı olarak internette dolaşan "darbe fantezileri" ve milliyetçi sembollerin öne çıkmasının kaygı verici olduğunu vurguladı.
Protesto amacıyla yolları kapatan birçok traktörde, kamuoyu araştırmalarında yüzde 23 oy oranı ile ikinci sırada yer alan aşırı sağcı ve milliyetçi Almanya için Alternatif (AfD) partisinin logosunun bulunduğu pankartlar yer aldı.
Bu durumun giderek tepki çekmeye başlaması üzerine Alman Çiftçiler Birliği Başkanı Joachim Rukwied, aşırı uçlarla çiftçiler arasına mesafe koymaya çalıştı: "Gösterilerimizde hükümeti devirmek isteyen sağcı ve diğer radikal grupları istemiyoruz. Çünkü biz demokratız."
AB'nin iklim hedefleri tehlikede mi?
Çiftçilerin eylemleri Brüksel'de de endişeyle izleniyor. AB yetkilileri, Avrupa Komisyonu’nda kabul edilen iddialı iklim hedeflerinin tehlikeye girmesinden korkuyor. AB, 2050 yılına kadar "sıfır emisyona" ulaşmayı hedefliyor. Tarım politikalarında yapılması planlanan değişiklikler arasında, 2030 yılına kadar kimyasal pestisit kullanımının yüzde 50 azaltılması gibi düzenlemeler yer alıyor.
Haziran ayında yapılacak AB seçimlerinde Avrupa Parlamentosu'nun sağa kayması halinde, bu iddialı iklim hedeflerinin aksamasından endişe duyuluyor.
DW'ye konuşan Greenpeace'in AB şubesinden Marco Contiero, "Muhafazakârlar ve hatta aşırı sağcı partiler, oylarını artırmak için çiftçi topluluklarını bir seçim aracı olarak ve kendi menfaatleri doğrultusunda kullanmak istiyor" diyor.
Contiero, AB istatistik kurumu Eurostat'ın verilerine göre, 2005-2020 yılları arasında AB genelinde yaklaşık 5,3 milyon çiftliğin kapandığına ve bunların büyük çoğunluğunun küçük çiftlikler olduğuna da dikkat çekiyor.
Çiftçi protestolarının köklü geçmişi
Günümüzde çiftçiler, bundan 10 yıl öncesine kıyasla daha fazla sokağa çıkıyor olabilir. Ancak tarım sosyoloğu van der Ploeg'in de belirttiği gibi, tarım sektörünün köklü bir protesto geçmişi var.
Yirminci yüzyıl boyunca, özellikle de 1970'lerin başında, birçok ülkeden çiftçilerin Brüksel'e akın ettiği meşhur protestolar da dahil olmak üzere, çok sayıda protesto dalgası meydana geldi. Hatta 1971 yılındaki protestolar o kadar çalkantılıydı ki, bir gösterici polis tarafından vurularak öldürüldü.
Van der Ploeg'e göre, geçmişte çiftçi protestolarının başrolünde genellikle daha küçük çaptaki üreticiler vardı. Bugün ise başta kendi ülkesi Hollanda olmak üzere, daha büyük ölçekli üreticiler söz sahibi:
"Eylemler çok büyük çiftçiler tarafından organize ediliyor. Tarım endüstrisinin çıkarlarını temsil eden bir düzen için mücadele ediyorlar."