1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Avrupa IŞİD’li vatandaşları ile sınanıyor

10 Kasım 2019

Avrupa ülkeleri terör korkusu nedeniyle IŞİD’li vatandaşlarını geri almak istemiyor. Berlin-Brandenburg Yüksek İdare Mahkemesi’nin son kararı ise Alman hükümetini bu konuda adım atmaya zorluyor.

https://p.dw.com/p/3SjK6
El-Hol kampı
El-Hol kampıFotoğraf: Getty Images/AFP/D. Souleiman

Türkiye’nin, elindeki IŞİD’lileri yurttaşı oldukları ülkelere göndermeye hazırlandığı yönündeki açıklamaları, Avrupa hükümetlerini uzun süredir yok saydıkları, görmezden geldikleri bir sorunla yüzleşmek zorunda bıraktı. 

Avrupa başkentleri şimdi şu soruya yanıt arıyor: “Vatandaşımız olan IŞİD’lilerle ne yapacağız?”

Oysa Türkiye’nin Avrupa gündemine damgasını vuran ve “tehdit” olarak algılanan, “IŞİD’lileri ülkelerine geri göndereceğiz” açıklamalarının benzerlerini hem bu kampları kontrolü altında tutan Suriye Demokratik Güçler (SDG) hem de ABD uzun süredir yapıyor. 

Trump’ın "sınırınıza bırakırız” tehdidi

Özellikle IŞİD’in yenilgiye uğratıldığı Mart ayından bu yana ABD Başkanı Donald Trump, IŞİD’li vatandaşlarını geri alıp yargılamaları için yoğun baskı kurduğu Avrupa hükümetlerine çok daha sert mesajlar vermişti.

Trump son olarak 27 Ekim’de, IŞİD lideri Bağdadi’nin öldüğünü açıkladığı basın toplantısında, IŞİD’li vatandaşlarını almak istemeyen Almanya, Fransa ve İngiltere gibi Avrupa ülkeleri ile konuyu görüştüğünü söyleyerek şunları kaydetmişti:

“Avrupalılara, ‘eğer onları geri almazsanız, onları ben alıp getirip tam sınırınıza bırakacağım. İşte o zaman, onları yakalamaya çalışırken çok eğlenirsiniz’ dedim.”

Avrupa hükümetleri uyarılara kulak tıkıyor

PYD’nin silahlı kanadı YPG’nin ana omurgasını oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri’nin denetimindeki “hapishane” ve “gözaltı merkezlerinde”, en az 10 bin IŞİD’li savaşçı tutuluyor. “IŞİD’li aileler” olarak nitelendirilen 100 bin kişinin de yine bölgedeki kamplarda tutulduğu belirtiliyor.

Brüksel merkezli Egmont Enstitüsü’nün elindeki verilere göre Avrupa vatandaşı olanların sayısı yaklaşık 1250, bunlardan 750’si çocuk. 

Güvenlik uzmanlarına göre on binlerce kişinin ve özellikle çocukların, yargılama süreçleri olmaksızın, çok kalabalık ve çok kötü durumdaki bu kamplarda tutulmaları, hem Batı’nın değerleriyle çelişiyor hem de gelecek nesil IŞİD’lilerin yetiştirilmesine zemin sağlayarak, büyük stratejik riskler taşıyor. 

Ancak uzun süredir bu uyarılara kulak tıkayan, kontrollü bir şekilde IŞİD’li vatandaşlarını geri almamakta direnen Avrupa başkentleri şimdi çok daha büyük risklerle karşı karşıya.

Terör endişesi 

Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyindeki YPG/PYD hedeflerine karşı operasyon başlatması ile birlikte, 750 IŞİD’linin yaşanan kaostan faydalanarak kaçması, pek çok Avrupa başkentinde, savaşçıların geri dönerek terör saldırısı düzenleme riskinin artması nedeniyle büyük paniğe yol açtı.

Federal Meclis İstihbarat Komisyonu
Federal Meclis İstihbarat KomisyonuFotoğraf: picture-alliance/dpa/M. Kappeler

Alman dış istihbarat teşkilatı BND'nin başkanı Bruno Kahl geçen hafta mecliste yaptığı konuşmada bu endişeyi, “Suriye’de kaçmayı başaracak IŞİD’lilerin sayısındaki artış aynı zamanda Almanya için de tehdidi arttıracak” sözleriyle dile getirdi. Kahl, Almanya’nın IŞİD’li yurttaşlarını kontrollü bir şekilde ülkeye geri getirme imkanının da zora girdiğine dikkat çekerek, "Bölgedeki durum, orada herhangi bir operasyonun sorumluluğunu üstlenebilmemize imkan tanımıyor” dedi.

Almanya ne yapmaya çalışıyor?

Ancak Suriye’den mümkün olmasa da Almanya’nın Türkiye’nin elindeki IŞİD’li vatandaşlarını geri alması mümkün ve Alman hükümeti ilgili IŞİD’li Alman vatandaşlarının kimliklerinin hiçbir şüpheye mahal kalmayacak şekilde DNA testleriyle tespit edilmesi halinde bunu yapmaya hazır olduğunu, Türk makamları ile bu amaç doğrultusunda görüşmelerin sürdüğünü açıkladı. 

Almanya zaman kazanmaya çalışıyor. DW’ye bilgi veren Federal İçişleri Bakanlığı Sözcüsü, Türkiye’den Almanya’ya iadelerin hukuk devleti ilkelerine uygun bir şekilde gerçekleşmesi, biyometrik verilerin incelenmesi ve ilgili kişinin suçu ile Alman toplumuna oluşturabileceği olası tehlikenin tespiti için konsolosluk sorgusunun gerekli olduğunu kaydetti.

Suriye’deki IŞİD’li Alman vatandaşları için durum farklı. Almanya’nın neden Suriye’den vatandaşlarını geri almakta bu kadar vakit kaybettiği sorusuna Alman Dışişleri Bakanlığı, “Suriye’nin kuzeyindeki Kürt Yönetimi ve Şam’daki Suriye hükümeti ile diplomatik ilişkimiz yok, bu nedenle konsolosluk hizmeti de veremiyoruz” yanıtını vermekle yetiniyor.

Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyindeki askeri harekatı ile IŞİD'li mahkumlar yeniden gündeme gelmişti.
Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyindeki askeri harekatı ile IŞİD'li mahkumlar yeniden gündeme gelmişti.Fotoğraf: picture-alliance/AA/M.S. Alakus

Endişenin gerçek nedeni ne?

Alman makamlarının verilerine göre Türkiye’nin harekatı öncesinde Suriye’deki kamplarda 80’i yetişkin, 100’ü çocuk yaklaşık 180 Alman vatandaşı bulunuyordu. Bunların 36’sı hakkında tutuklama kararı olduğu belirtiliyor. 

DW’nin sorularını yanıtlayan Avrupa Dış İlişkiler Konseyi'nin (ECFR) Berlin Direktörü Josef Janning, Avrupa ülkelerinin isteksiz tutumunun anlaşılır nedenleri olduğunu söyleyerek şunları kaydetti:

“Çünkü bizim ABD’den farklı olarak Avrupa’da Guantanamo'muz yok. ABD'liler, kendi hukuk süreçlerini işletmeden insanları hapiste tutuyor. Oysa bizlerin hukuk sistemlerinde bu insanları hapsedebilmek için elinizde somut kanıtların olması gerekiyor. Bir ihtimal, gerçekte suçlu oldukları bilinen ama ispatlanamayan bazı kişilerin serbest kalma ihtimalleri var. Endişenin kaynağı bu.” 

Mahkemeden kritik karar

Siyasetçiler risk almaktan kaçınıyor, geri getirilen bir IŞİD’linin terör eylemine girişmesi ihtimali pek çok siyasetçiyi korkutuyor. Ancak perşembe günü Alman basınına yansıyan Berlin-Brandenburg Yüksek İdare Mahkemesi kararı, özellikle IŞİD’li kadınlar ve çocuklarının geri alınması için hükümeti harekete geçmeye zorluyor.

Çünkü mahkeme, 37 yaşındaki Wolfsburglu IŞİD’li kadının üç çocuğu ile birlikte Suriye’den Almanya’ya getirilmesine hükmeden Berlin İdare Mahkemesi'nin kararını onadı, Alman Dışişleri Bakanlığı'nın bu karara itirazını reddetti.

Alman hükümeti bugüne kadar sadece biri ağır hasta, dört çocuğu almayı kabul ederek Almanya’ya nakledilmelerini sağlamış, yetişkinleri geri almayı ise reddetmişti. Son mahkeme kararıyla hükümet bu tutumunu değiştirmek zorunda kalacak. 

Hollanda Başbakanı Mark Rutte (solda) ve Adalet Bakanı Ferdinand Grapperhaus
Hollanda Başbakanı Mark Rutte (solda) ve Adalet Bakanı Ferdinand GrapperhausFotoğraf: picture-alliance/ANP/L. van Lieshout

Kimse IŞİD’li vatandaşlarını istemiyor

Bugüne kadar yetişkin bir IŞİD’liyi ülkesine geri alan tek AB üyesi ülke İtalya. Suriye’ye en çok savaşçının gittiği Fransa ise sadece çocuklarla ilgileniyor, onları geri alıyor. Hollanda “ulusal güvenliğe tehdit oluşturacakları” gerekçesiyle vatandaşlarını geri almayacağını açıklarken, sık sık vatandaşlıktan çıkarma yöntemine başvuran İngiltere de bu yola başvurarak sorumluluk almaktan kaçıyor.

Almanya da “sevilmeyen vatandaşlarından” kurtulmak istiyor. Terör örgütleri bünyesinde çatışmalara katılanlar, bir diğer ülke vatandaşlığına daha sahip olmaları halinde Alman vatandaşlığından çıkartılabiliyor. Danimarka da Ekim ayı sonunda hızlıca hareket ederek benzer bir yönetmelik kabul etti. 

15 yaşında IŞİD'in saflarına katılan ve üç çocuk dünyaya getiren Shamima Begum, İngiltere hükümeti tarafından vatandaşlıktan çıkarıldı.
15 yaşında IŞİD'in saflarına katılan ve üç çocuk dünyaya getiren Shamima Begum, İngiltere hükümeti tarafından vatandaşlıktan çıkarıldı.Fotoğraf: Getty Images/L. Lean

Kosova fark yaratıyor

Avrupa’da fark yaratan, sorumluluk almaktan kaçınmayan ülke Kosova.

Kosova, sadece Nisan ayında, büyük bölümü kadın ve çocuk 110 kişiyi Suriye’nin kuzeyinden alarak ülkelerine geri getirdi.

DW’ye konuşan Kosova’nın Terörle Mücadele Sorumlusu Fatos Makolli, bunun riskli oluğuna dikkat çekmekle birlikte şunları kaydetti:

"Ama risk denetlenebilir. Çünkü kişileri biliyoruz. Suç işlemiş olanı yargılıyoruz. Diğerlerini de, topluma yeniden entegre edebilmek için de elimizden geleni yapıyoruz.”

Matthias von Hein / Değer Akal

© Deutsche Welle Türkçe