1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

ATA İttifakı için HÜDA PAR daha mı az önemli?

Türkei Banu Güven
Banu Güven
17 Mayıs 2023

Zafer Partisi lideri Özdağ, "Öncelik mültecilerin geri gönderilmesi" diyor. Bu durumda ATA İttifakı, Kılıçdaroğlu mu Erdoğan mı diyecek? Peki ya Muharrem İnce? Banu Güven DW Türkçe'de yazdı.

https://p.dw.com/p/4RVJL
Türkei | Wahlen
Fotoğraf: ANKA

Siyasete muhalefet tarafından bakan herkes yanıldı. Usulsüzlükler toplamı seçim sonuçlarını değiştirecek bir oranda değilse eğer cumhurbaşkanlığı seçimi ve milletvekili seçiminde muhalefet, beklentilerin epey gerisinde kaldı. Erdoğan'ın kendisi de AKP'si de oy kaybetti, ilk turu geçemedi. Ama Hizbullahçı HÜDA PAR'lı, bağnaz Yeniden Refah'lı, mafyayla kol kola girmekten çekinmeyen MHP'li Cumhur İttifakı mecliste basit çoğunluğu sağladı.

Gözler şimdi ikinci tur cumhurbaşkanlığı seçiminde, en çok da Sinan Oğan'ın üzerinde.

Ama asıl bakılması gereken yer, Oğan'ı aday gösteren ATA İttifakı ve Muharrem İnce. Bu iki cenahtan gelecek destek, Kemal Kılıçdaroğlu'nun zor da olsa ikinci turda ipi göğüslemesini sağlayabilir mi? Zor da olsa, evet. Peki, Recep Tayyip Erdoğan'ın ikinci turda ipi göğüsleme ihtimali var mı? Bu sorunun cevabı, mevcut koşullarda daha kolay bir "evet" gibi görünüyor. Nedenlerini ve her iki senaryoda karşılaşacağımız farklı durumları özetlemeye çalışacağım. 

Kılıçdaroğlu'nun kazanması için İnce'nin de desteği gerek

ATA İttifakı'nın cumhurbaşkanı adayı Sinan Oğan, oyların yüzde 5,17'ini aldı. Seçmenin yüzde 0,43'ü de yarıştan çekilen Muharrem İnce'ye oy verdi. Bu iki oy oranının toplamı yüzde 5,60. Oğan'a ATA İttifakı'ndan gelen oy oranı yüzde 2,43. Bu oranlardan yola çıkarak Muharrem İnce'nin sandığa yansıyan yüzde 3,17'lik bir oy oranına sahip olduğunu söyleyebiliriz. İnce çekildiği için sandığa gitmeyen kaç seçmeni olduğunu bilmiyoruz, ancak ikinci turda Kılıçdaroğlu'na destek vermesi halinde, seçmenlerinin bir bölümünün bu çağrıya uyacağını öngörebiliriz.  

Sinan Oğan'ın, yani ATA İttifakı'nın, yani ittifakın oylarının yüzde 91'ini alan Zafer Partisi'nin Genel Başkanı Ümit Özdağ'ın desteği de belirleyici olacak. Buradan destek gelmesi halinde, YSK sonuçlarına göre yüzde 44,88 oy alan Kemal Kılıçdaroğlu yüzde 49,52 oy alan Erdoğan'ı bir ihtimal sollayabilir.

Ümit Özdağ: Öncelik mülteci politikası

17 Mayıs sabahı konuştuğum Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ, seçimden sonraki iki gün içinde bazı ilkeler hakkında konuştuklarını, bunların arasında en belirleyici olacak taleplerinin "mültecilerin geri gönderilmesi" olduğunu söyledi. Hangi ittifakın bu konuda kendilerine daha yakın durduğu sorusunu ise "İkisi de bizim taleplerimize uzak" diyerek cevapladı. 

Oğan da 16 Mayıs akşamı TV 100'de iki adaydan birini desteklemenin ön koşullarını şöyle sıraladı: 

"Terörle mücadele, sığınmacıların takvimle gönderilmesi, HDP ve HÜDA-PAR'ın kurulacak hükümette görev verilmemesi, bu süreçte dışarıda tutulması, Anayasa'nın ilk 4 maddesi ve 66'ıncı maddesine asla dokunulmayacağına garanti verilmesi gibi taleplerin her iki tarafça kabul edileceğini düşünüyorum."

ATA İttifakı'nın asıl bakması gereken yer 

Oğan, daha önce de, 28 Nisan'da NTV'de, "Biz diyeceğiz ki, 'Sizin HÜDA PAR veya HDP'ye ihtiyacınız yok, biz o desteği size sağlayacağız. Bunu sağlarsanız size destek vereceğiz'" demişti. Mevcut durumda Millet İttifakı'nın HDP'ye verdiği bir bakanlık sözü olmadığı gibi, listesinde de doğal olarak HDP'li aday yok. HDP daha önce bakanlık talebi olmadığını açıklamıştı. HÜDA PAR'ın da böyle bir talebi ya da beklentisi yok. Ne var ki; Hizbullah'ın türevi HÜDA PAR'ın artık AKP ile organik bağı var, çünkü AKP listelerinden meclise girdi bile. Bu da Sinan Oğan'ın öne sürdüğü şartlara en baştan uymuyor. Ancak konu çıkar olunca, siyasette pragmatizm ağır basabiliyor.

Ümit Özdağ, bana bakanlık taleplerine dair bir açıklamada bulunmak için henüz erken olduğunu söylese de iş dönüp dolaşıp bu noktaya gelecek. Benim tahminim ATA İttifakı'nın Sinan Oğan için işlevsel bir cumhurbaşkanlığı yardımcılığı, ittifakın büyük ortağı (oylarınının yüzde 91'ini alan) Zafer Partisi'nin lideri Ümit Özdağ için de İçişleri Bakanlığı istenebileceği yönünde. 

HDP, yani Yeşil Sol'un desteği koşulsuz mu?

Peki HDP seçmenleri ATA İttifakı'nın bu ölçüde parçası olacağı bir kabine söz konusu olursa, yine de Kılıçdaroğlu'na destek verir mi? Bu soruyu da Artı TV yayınında Yeşil Sol'da Antalya'dan seçilen Saruhan Oluç'a sordum.

Şu an Kılıçdaroğlu desteğinin sürdüğünü belirten Oluç, Millet İttifakı'nın ATA İttifakı'yla varacağı anlaşmaya göre Yeşil Sol'un tutumunu gözden geçireceğini söyledi. Böyle bir durumun, sadece Yeşil Sol'a oy veren 8,82'lik seçmenin ötesinde değil, CHP'nin ve Kılıçdaroğlu'nun belli çevrelerde oy artışına katkısı bulunan HDP - TİP seçmenini de soğutacağını söylemeliyim. Böyle olursa Kılıçdaroğlu HDP'den çaldığı kalpleri kıracaktır. 

İnce'nin tavrı ne anlama geliyor?

Muharrem İnce'ye dönersek... İnce, 16 Mayıs akşamı sosyal medyada yaptığı yazılı açıklamada, Millet İttifakı'nın ve Kemal Kılıçdaroğlu'nun AKP seçmenini küçümsediğini ve anlamadığını öne sürdü, Erdoğan'ın seçim kampanyasındaki argümanlarını kullandı:

"Ekonomideki olumsuzluklardan, depremden medet umarak milletin bu reflekslerini görmeden vatanına tehdit olarak gördüğü PKK ve FETÖ ile verilen görüntülerin görmezden gelineceğini düşünmek, milleti tanımamaktır."

"Savunma sanayinde yapılan SİHA, İHA, gemi ve uçak çalışmalarının uyandırdığı hisleri görmemek, bunların karşısında gibi görünmek milleti hiç tanımamaktır" ifadelerini kullanan İnce şunları da söyledi: "Altılı Masa'nın hayali bir koalisyon, bir siyaset mühendisliği projesi olduğunu, partilerin tabanlarının sesine kulak vermeden yapılan, tabanda karşılığı olmayan bir proje olduğunu söyledim."

Muhalif seçmenin canı burnundayken İnce'nin Kılıçdaroğlu karşıtı tavrında ısrar etmesi, hayra alamet değil. Bunu yaparken HÜDA-PAR'lı, Yeniden Refah'lı Cumhur İttifakı'nı es geçip, Millet İttifakı'nı aşağıdaki ifadelerle Cumhuriyet ve Atatürk karşıtı olmakla suçlaması ise anlaşılır değil:

"Milletimiz ülkeyi bu duruma getiren iktidardan kurtulmak için, asla tasvip etmeyeceği marjinal grupları, Cumhuriyet ve Atatürk ile sorunu olan insanları iktidara taşımak zorunda değildir. Cumhuriyetimizin temel ilkeleriyle ülkemizin kurucuları ve kuruluş felsefesiyle sorunu olanları, muhalefet kisvesi altında desteklemek zorunda değildir."

Erdoğan daha rahat

Erdoğan'ın enerjisi eski seçimlere göre gözle görülür şekilde düşük olsa da son düzlükte yine atağa geçebilir. İkinci turda yarışı önde bitirme ihtimali Kılıçdaroğlu'na göre daha kuvvetli çünkü.

AKP'nin ciddi üstünlüğe sahip olduğu Avrupa'da daha çok seçmeni sandığa taşıması, yurt içinde de daha büyük vaatlerle seçmeni "motive" etmesi seçimi kazanmasını sağlayabilir. Ne var ki, tam bir yıl önce "Ülkemize sığınan Suriyelileri asla kovmayacağız" diyen Erdoğan'ın ATA İttifakı'nı ikna etme ihtimali mantıken pek yüksek değil. 

Kim kazanırsa ne olur? 

Eğer ikinci turu Erdoğan alırsa, mecliste sağladığı basit çoğunluk ve kuracağı hükümet ile istediği gibi yoluna devam eder. Tek adam olmakta ısrar ederse, yabancı yatırımcı da onu tek başına bırakır. Hapislerdeki suçsuz yurttaşlar, ne zaman özgürlüklerine kavuşacaklarını bilemez. Bu hikaye böyle sürer gider.

Kemal Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanı seçilirse, Millet İttifakı'yla beraber bir kabine kurar. Erdoğan'ın yarattığı bu sistemde kabine için mecliste güvenoyu gerekmediğinden, icraat de yapar. Ancak mecliste azınlıkta olan Kılıçdaroğlu, beş yıllığına Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne mahkum olur. Mecliste Cumhur İttifakı'nın kontrolünde olacak yasamaya, cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle ortak olur. Cumhur İttifakı'nı By-Pass etmek için bu yetkileri kullanmak zorunda kalır. Meclisteki çoğunlukla ters düşse bile, uzman isimlerden oluşturulacak iyi bir kabine Türkiye'ye güveni artırabilir, dış yatırımları çekebilir ve ekonomik buhranı aşma yolunda ilk adımları atabilir.

Umarım 28 Mayıs'ta kazanan siyasi İslamcı bir tek adam rejimi değil, çoğulcu demokrasiden yana, geniş bir ittifak olur. 

DW Türkçe'ye VPN'le nasıl ulaşabilirim?

Türkei Banu Güven
Banu Güven Gazeteci ve TV moderatörü. Türkiye, Almanya ve dünyadaki gelişmeler üzerine yazılar kaleme alıyor.