“Ankara kör terörün hedefi”
14 Mart 2016Ankara’da beş ayda üçüncü kez yaşanan bombalı saldırının ardından konuşan İçişleri Bakanı Efkan Ala “Saldırı; seyir halindeki patlayıcı yüklü bir araçla gerçekleşti. Saldırıyla ilgili ayrıntılar soruşturma tamamlanınca açıklanacak” dedi. Peki, Türkiye’nin doğusundan sürekli çatışma haberlerinin geldiği, Suriye sınırındaki sıcak gelişmelerin bir türlü önlenemediği bir ortamda başkent Ankara’da üst üste bombaların patlaması ne anlama geliyor? Bombalı saldırılar neden önlenemiyor? Dahası, hükümet ne yapmalı? 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Ortadoğu Masası Başkanı Serhat Erkmen DW Türkçe’nin sorularını yanıtlarken, hükümetin terör saldırıları karşısında çok sıkıştığını belirtirken “Çünkü karanlıkta dövüşülüyor” dedi ve bu dövüşü “Siz saldırının geleceğini biliyorsunuz. Ama nasıl hareket edeceğinizi bilmiyorsunuz. Hiçbir stratejiniz yok. Sonra o saldırı; sizin de bildiğiniz gibi geliyor ve en zayıf anınızda sizi vuruyor” sözleriyle tanımladı.
Erkmen neden bir üçüncü saldırının yaşandığının aslında herkes tarafından bilindiğini söylerken, “Şurası bir gerçek ki; Türkiye’de büyük çaplı bir terörle mücadele süreci yaşanıyor. Kaynaklar bas bas bağırıyor; ki önümüzdeki hafta için de böyle bir saldırı olacağına dair istihbarat bilgisi var, sonra siz hareket edemiyorsunuz. Yaşanan budur” dedi. Erkmen, gelinen nokta konusunda, “Ülkede hangi örgütün, hangi amaçlarla, neyi planladığını, neyi hedeflediğiniz biliyorsunuz, istihbaratınız tamam ancak bu istihbarat bilginizi pratik güvenlik önlemlerine dönüştüremiyorsunuz. Yani; güvenlik tedbirlerinin sağlanması konusunda büyük bir sorun var” değerlendirmesi yaptı. Ankara’nın Türkiye’nin ikinci büyük kenti olduğuna, burada beş milyona yakın insan yaşadığına dikkat çeken Erkmen, “İkinci bombalı saldırıdan sonra Ankara’daki güvenlik stratejisinde bir değişiklik olduğu söylenmişti, ancak pratikte bize yansıyan bir şey olmadı. Bir kere ciddi şekilde güvenlik algısının değiştirilmesi ve halkın her an hedef olabileceğinin insanlara anlatılması gerekiyor” diye konuştu.
Hükümetin sorunun ne olduğunu kabul etmesi gerektiğini anlatan Erkmen, “Sorun da şudur; stratejik istihbarat, önleyici istihbarata dönüştürülememiştir. Terör artık en yumuşak hedeflere saldırıyor. Terör saldırılarının ülkenin sadece doğusuyla sınırlı kalacağını düşünmek hatadır. Birçoğumuz için bu sorun yeni değil, emniyet birimlerinin de bu konuda bir tecrübesi var. Terör Batı’ya yansımaktadır. Ve hükümet de bunu kabul etmelidir” uyarısında bulundu. Önümüzdeki süreçte sivilleri hedef alan saldırıların arkasının kesilmeyeceğini anlatan Erkmen’e göre hükümetin halka acilen “Ülkemizin içinde ciddi güvenlik sorunumuz var. Dışarda da sıkıntılı günler yaşıyoruz. Gerekli önlemleri alacağız ama siz de bilmelisiniz ki; güvenliğiniz için her an dikkatli olmalısınız” çağrısı yapması gerekiyor.
“Takıntılar yanlış”
Erkmen; ülkenin içinde terörle mücadele edilirken dikkatini sadece bir bölgeye yoğunlaştıran hükümetin, sınırötesindeki mücadelesinde de ‘takıntılarla’ hareket etmesinden yakındı. “YPG; PKK’nın bir kolu ama asıl beyni Kuzey Irak’ta. Örgüt, Kandil’den olduğu kadar Kuzey Irak’tan da yönetiliyor. Oysa Türkiye’ye bakıyorsunuz; sadece Suriye’ye ve IŞİD'e odaklanılıyor” diyen Erkmen, bir buçuk yıllık araştırmasının ilk sonuçlarını paylaşırken “Son bir buçuk yıldır IŞİD’e karşı yapılmış operasyonlara bir bakıyorsunuz ve anlıyorsunuz ki, IŞİD saldırmadığı sürece IŞİD’e karşı bir operasyon yapılamamış. Yani, saldırılar öncesi ne yapacağınızı bilmiyorsunuz. Stratejinizin yanlış olduğunu görüyorsunuz ama değiştirmiyorsunuz” uyarısında bulundu. Hükümetin günlük polemiklerle uğraşmak yerine derinlikli stratejiler üzerinden hareket etmesinin zamanının çoktan geçtiğinden yakınan Erkmen, “Bütün siviller hedefse, halk infiale hazırsa, hükümetin özeleştiri yapması herkesin hayrınadır, hükümetten beklenen de budur” yorumunda bulundu.
“Zafiyet olduğu kesin”
Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nden Doç. Mehmet Akif Okur da, Ankara'da beş ayda üçüncü kez bombalı saldırı yaşanmasını “Bu olaydan sonra ortada bir zafiyet olduğunu söylemek bir ilke gereğidir. Ortada büyük bir sorun var” sözleriyle değerlendirdi. Türkiye’nin tarihi bir terörle mücadele döneminden geçtiğini söyleyen Okur, “Günlerce önce dokuz kadar terör örgütünün PKK ile ortak hareket ettiği bilgisi de kulaktan kulağa yayılmaya başlamıştı ve herkes bu işbirliğinin PKK’ya şehirlerde rahat ve hızlı hareket etme şansı vereceğini de söylemişti. Güvenpark saldırısının bir özelliği var; son yaşadığımız terör dalgası için de ilk kez ve doğrudan siviller hedef alınıyor. Yani; kör terör Ankara’yı içine alıyor” diye konuştu.
Sivil hedeflerin, yumuşak ve durdurulması zor hedefler olduğunu anlatan Okur, önümüzdeki günlerin de ‘çok zor’ olacağını söyledi ve şu uyarılarda bulundu:
“Çünkü burada çok sayıda hedeften söz edilir artık. Bu da Ankara için - her an her yerin - saldırıya uğrayabileceği anlamına gelir. Güvenlik stratejisi gözden geçirilirken istihbarat kaynağının da durdurulması, durdurulmuyorsa ne yapılacağı üzerinde plan belirlenmesi gerekiyor. Çünkü Kızılay saldırısı işin vehametinin katlanarak artacağını gösteriyor. Terörle mücadelede Ankara ‘kör terör' sürecinin ortasındadır. Yani herkes hedef haline dönüşmüştür. Bu durum toplumda da büyük infial yaratacaktır. Hükümetin bir yandan terörle mücadele ederken, bir yandan da toplumda oluşacak infiali yönetmesi gerekecektir. Zafiyetler görülmeli ve üzerine gidilmelidir.”
© Deutsche Welle Türkçe
Hilal Köylü / Ankara