Ankara hesap hatası mı yaptı?
2 Ağustos 2018Ankara, ABD’nin içişleri ve adalet bakanlarını hedef alarak Türkiye’ye karşı devreye soktuğu yaptırım kararının ikili ilişkilerde yarattığı krizi aşmaya çalışıyor. Türk hükümetinin krizi çözüm için nasıl bir formül üreteceği merak edilirken uzmanlar, Ankara’nın “ABD ile kavga eden bir ülke görüntüsünden” kurtulması gerektiği uyarısında bulunuyor.
Ankara-Washington hattında ABD’li rahip Andrew Brunson konusunda yaşanan kriz, ABD’nin Ankara’ya gönderdiği “geniş yaptırım uygularız” mesajıyla başlayan süreçte daha da derinleşti. ABD’nin beklentisinin aksine Brunson’ın ev hapsinin sonlandırılması konusunda adım atmayan ve Washington’a “Bizi tehdit edemezsiniz” yanıtı veren Ankara, bu yanıtın üzerine ABD’den gelen yaptırım kararının ikili ilişkilerde yarattığı hasarı nasıl aşacağına kilitlendi.
Diplomatik kulislerde Türkiye’nin ABD’yi protesto kararından vazgeçmeyeceği ancak diplomatik iletişim kanallarını kullanmayı sürdüreceğine dair planlamalar konuşuluyor. Öyle ki önümüzdeki süreçte Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ile kuracağı temaslar Ankara için kritik önem taşıyor. Çavuşoğlu’nun bu temaslarda Pompeo’ya Türkiye ile ABD’nin müttefiklik ilişkisinin tarihi önemine ve bu ilişkinin iyice bozulması durumunda bölgesel ve uluslararası işbirliklerinin tehlikeye gireceğine vurgu yapması bekleniyor.
Peki Ankara-Washington hattında yaşanan tam olarak nasıl tanımlanabilir? Kimisinin "rehine pazarlığı", kimisinin "güven bunalımı", kimisinin "tarihi diplomatik kriz" olarak tanımladığı bu süreçten çıkış yolu var mı?
“Ankara’nın hesabı tutmadı”
DW Türkçe’nin sorularını yanıtlayan uluslararası ilişkiler profesörü İlhan Uzgel, ABD’nin yaptırım kararının Türk içişleri ve adalet bakanlarını kapsamasının simgesel özelliği ve önemi bulunduğuna dikkat çekerek “Ciddi bir kriz yaşanıyor ama bu kriz de çözülemez durumda değil” diyor. ABD’nin Türkiye’ye açıkça Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın belirlediği bir kabineyle çalışmak istemediği hatta onlara "güvenmediği" mesajı verdiğini düşünen Uzgel, “İş bu noktaya, Türkiye’nin bir hesap hatası yapmasından ötürü geldi. Rahip Brunson’ı ABD ile ilişkilerde koz gibi kullanmak isteyen, bu kozu kullanırken de tüm sorunlu alanlara çözüm üretmeye çalışan Ankara’nın hesapları tutmadı” diyor.
Uzgel, Dışişleri Bakanlığı’nın yaptığı "sert protesto, sert karşılık" açıklamalarına dikkat çekerek bu tür açıklamaları Trump yönetiminin Ankara'ya "çok sert" karşılık verebileceğinin Ankara’da bugüne kadar hesaplanmadığının işareti olarak değerlendiriyor. Bir taraftan da Ankara-Washington hattında yürüyen diplomatik diyaloğa işaret eden Uzgel, “Belli ki bakan Çavuşoğlu muhataplarıyla konuşuyor. Bu konuşmalar ilerletilebilir. Çok geç olmadan, kavga görüntüsünden kurtulunabilir. Yoksa krizin bedeli Türkiye için çok ağır olabilir” yorumu yapıyor.
"Batı'dan koparsa Rusya için de değeri kalmayacak”
Türkiye-ABD ilişkilerini yakından izleyen stratejist Metin Gürcan da Brunson krizinin nereden ve nasıl kaynaklandığı konusunda Ankara’nın uluslararası ilişkiler okumasını iyi yapamadığı görüşünde. Gürcan, "Ankara, Trump’ın da Putin'in de siyaseten nasıl hareket ettiğini, uluslararası düzeyde neyi hedeflediğini çözemedi” diyor. Trump’ın Ocak 2017’de göreve geldiğinden beri dış siyaseti iç siyaset için kullandığını hatırlatarak “Evangelist yapılanma da ABD iç siyasetinde önemli bir rol oynuyor. Brunson krizi neredeyse iki yıldır sürüyor ve Trump iki yıldır bu konuda Türkiye’ye baskı yapıyor. Kriz göz göre göre geldi” yorumu yapıyor. Gürcan’a göre Ankara, ABD yönetiminin iç siyasette ve dış siyasette ne yapmak istediğini anlamadığı sürece kriz daha da derinleşecek.
Putin’in de Türkiye’nin AB, NATO başta olmak üzere tüm Batı kurumlarıyla kavgasını kendi dış politikasındaki pürüzleri kapatmak için kullanmak istediğini anlatan Gürcan, Batı’yla diyaloğunu koparmış bir Türkiye’nin Rusya nezdinde de bir değeri olmayacağını anlatıyor. Gürcan, "Ankara Batı’yla kavga edişini bir alternatif arayışı ya da bir alternatifin hazır olduğu havası içinde yürütmemeli. Açıkçası, kavga etmemeli. Kavga edip de, ilişkileri koparabileceği mesajı vermemeli. Çünkü Batı’yla ilişkisi koparsa Rusya nezdinde de bir değeri kalmayacak” değerlendirmesi yapıyor. Gürcan, Ankara’nın Batı’yı eleştirirken bu eleştirilerini NATO, AB gibi kurumların çatısı altında yapması gerektiğini savunuyor.
"Türkiye yaptırım kararını iyi okumalı"
Türkiye'nin bir dönem Washington büyükelçiliği görevinde de bulunmuş emekli büyükelçi Faruk Loğoğlu da, “Rahip Brunson konusu bir ayrıntıdır. ABD ile ilişkiler sorun yumağından çıkarılmalıdır” görüşünü savunuyor.
Loğoğlu, Washington’dan gelen yaptırım kararını Ankara’nın iyi okuması gerektiğini belirtirken “Trump yönetimi Ankara’nın işin ciddiyetini anlamasını istiyor ve Türkiye’ye bir alan tanıyor. Sert tepkiler sorunları çözmez. Sorunu çözecek olan kavga değil, diplomasi kanallarının zorlanmasıdır” yorumu yapıyor.
Loğoğlu, krizin bu kadar derinleşmesinin arkasında ABD’nin İran’a yaptırım kararına Türkiye’nin direnç göstermeye çalışması olabileceği tahmininde de bulunuyor ve “İçiçe geçmiş ve bedelinin çok ağır olacağı sorunlar Türkiye’nin üzerine geliyor. Türkiye dış politikada kavgayı bırakmalı” diyor.
Hilal Köylü /Ankara
© Deutsche Welle Türkçe