Analiz: CHP, Avrupalı sosyalistlerle ilişkisini düzeltmeye çalışıyor
13 Nisan 2010Türk siyaseti, sol ve sağ gibi bildik kavramları altüst eden kritik bir süreçten geçiyor. Sol bir partinin atması beklenen adımları, muhafazakâr kimliğiyle bilinen bir parti atıyor. Cumhuriyetin mirasçısı sol parti ise parti kapatmalarından, yasaklara, askerin siyasetteki rolüne kadar, demokrasi kavramını zorlayan uygulamalara onay veriyor.
Partilerin antetli kağıtlarında amblemleri gizleyip, atılan adımları okuyucuya sunduğunuzda, onlarca yıllık Kürt sorununu çözmeye aday açılım hamlesinin sol partiden geldiğini, yargının siyasallaşması ve darbe ile ilgili tartışmalarda muhafazakâr demokrat partinin kemikleşmiş devlet alışkanlıklarına ses çıkarmadığını düşünebilirsiniz. Ancak tam tersi oluyor.
Avrupa soluyla uçurum derinleşti
Avrupa sosyalist grubunun önde gelen bir ismi, geçtiğimiz aylarda Strasbourg'da, bir grup gazeteciyle yaptığı sohbette, CHP’lilerle ortak zemin bulamadıklarını, AK Partililerle ortak bir dil yakaladıklarını anlatmış ve örnek olarak Türkiye’deki başörtüsü tartışmalarını anlatmıştı.
Avrupa’da sol ve sosyalist tandanslı hiçbir siyasetçiye başörtüsünün yasaklanmasının mantığını anlatamazsınız. Başörtüsüne karşı çıkan bir siyasetçi bile, eğer sorun olarak görüyorsa, sorunun çözümünün yasaklama yoluyla olmayacağını bilir. Yasaklara karşıdır, Avrupa solcusu…
Nitekim, başörtüsünü geçin, burka yasağını tartışan Fransa’da, Avrupa hukukunun yorumu, yasağın temel hak ve özgürlüklere karşı olacağı şeklindeydi. Aynı sonuca parti kapatma davalarına ilişkin olarak da varabilirsiniz.
CHP, Avrupa sosyalistleriyle ortak zeminini başörtüsü tartışmalarında kaybetti ve Kürt sorununun çözüm sürecindeki tutumu ile de uçurumu derinleştirdi. CHP Lideri Deniz Baykal Brüksel’e gelmeden yapılan bir yazılı açıklamada, Brüksel kulislerini yakından izleyen ve Kürt Sorunu konusunda aktif çalışmalarıyla tanınan bir sivil toplum kuruluşu, Baykal’ın Kürt sorununun çözümüne yönelik tutumunu ve yeni anayasa tartışmalarındaki rolünü eleştirdi.
İlişkileri düzeltme çabası
Baykal, kendisine gezisinde eşlik eden Onur Öymen ve Ali Kılıç ile birlikte Avrupa sosyalistleriyle ilişkilerini düzeltmeye çalışacak. AB ülkelerinden gelen Türkiye karşıtı açıklamaların, Türk kamuoyundaki olumsuz etkilerini anlatacak.
Görüşmelerinde, kendisine evsahipliği yapacak sosyalist muhataplarının duymak isteyecekleri konu başlıkları, günün zor geçeceğinin sinyali gibi.
İlk olarak, 1980 sonrası koşullarında hazırlanan post-darbe anayasasının değişikliğiyle ilgili yaklaşımını sorgulayacaklar.
İkinci konu demokratikleşme konu başlığındaki, Kürt sorununun çözümü, asker-sivil ilişkilerine yönelik yaklaşımı ve Kıbrıs, Ermenistan gibi konulardaki değerlendirmeleri olacak.
Eğer, bu konudaki sert mesajlarının nedeni, siyasi rekabetse ve Brüksel’de farklı mesajlar verecekse, bir gün kalacağı AB başkentinden rahat ayrılabilir. Ankara'daki tutumunu sürdürür ve sivil anayasa, Kürt sorununun çözümü gibi temel konulardaki bildik değerlendirmelerini tekrarlarsa, Avrupa sosyalistleriyle arasındaki uzaklık daha da artacak.
Türkiye’nin geçtiği siyasal konjonktürde, sol ve sağ kavramları da ciddi mutasyonlara maruz kalıyor. Avrupa’da da sol, başta ekonomik kriz olmak üzere, 11 Eylül sonrası yeni algılamalardan nasibini alıyor ve düşük profilli bir süreçten geçiyor. Avrupa Parlamentosu seçimlerinde solun aldığı oy oranı ya da ülke bazındaki seçim sonuçları (Fransa istisnası ayrı bir başlıkta incelenmelidir) hep bu dönemin sonucudur. İşte bu iki iç ve dış neden, CHP’ye getirilecek eleştirilerde « hafifletici nedenler » olabilir. CHP, Avrupa Parlamentosu Sosyalist Grup ile görüşmelerinin ertesinde, Sosyalist Enternasyonal ilişkilerinin güçlendirilmesi için, biraz daha zaman kazanıp, Brüksel’den ayrılabilir. Gözler, Baykal’ın temaslarında…
© Deutsche Welle Türkçe
Haber-Analiz: Saadet Oruç / Brüksel
Editör: Murat Çelikkafa