1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Analiz: AKP-MHP doz aşımı fena halde ters tepebilir

8 Mayıs 2019

YSK’nın İBB Başkanlığı seçiminin yenilenmesi kararını DW Türkçe için değerlendiren Murat Yetkin, AKP ile MHP’nin izlediği tutumun 23 Haziran’da “fena halde ters tepebileceği” görüşünü savunuyor.

https://p.dw.com/p/3I761
YSK'nın kararının açıklandığı akşam Beylikdüzü'nde konuşan Ekrem İmamoğlu'nu dinlemeye yüzlerce kişi gelmiştiFotoğraf: Reuters/M. Sezer

Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) İstanbul seçimini AKP-MHP ittifakının ısrarlı başvurusuyla reddetmesi, içeride olduğu kadar dışarıda da tepkilere neden oldu. İktidar gözetiminde ve güvencesinde yapılan bir seçimin, iktidarın itirazıyla, iktidar tarafından atanan Kurul üyeleri tarafından iptal edilmesi örneği dünya siyasi tarihinde yerini alacak türden. Hem AKP lideri ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, hem de MHP lideri Devlet Bahçeli’nin son bir haftada dozu giderek artan, baskıya varan ısrarlı talepleri ardından YSK’nın 6 Mayıs toplantısında 4’e karşı 7 oyla seçimi iptal etmesi başka herhangi bir ülkede muhalefetin çökmesine yol açabilirdi.

Belki de bu varsayımla Avrupa ve ABD’den, Türkiye’de artık demokratik kurum ve işleyişten söz edilemeyeceği, adeta ülkenin demokratik dünyadan kaybedildiği yolunda, biraz aceleci demeçler geldi. Tepkiler demokratik kurumların, bizzat onu korumakla görevli hükümet tarafından tartışmalı ve işlevsiz hale getiriliyor olmasına karşı duruş açısından haklıydı. Ancak Türkiye’de artık demokrasiden söz edilemeyeceği iddiasında haksızdı.

DW Nevsin Mengü ile Bire Bir | Journalist Murat Yetkin
Murat YetkinFotoğraf: DW

Çünkü muhalif cephede haberin ilk şoku, daha ilk saat içinde atlatıldı ve öfke yerini daha önce benzeri görülmemiş bir heyecan dalgasına bırakmıştı. Daha o saatte bu dalganın Türkiye’de eşi benzeri görülmemiş bir tepki ortaklığına yol açacağı belli değildi.

Slogan belli oldu: Her şey çok güzel olacak

İlk travma geçer geçmez “boykot” çağrılarının yerini “pes etmeme” çağrıları almaya başladı. Kemal Kılıçdaroğlu’nun olağanüstü toplantıya çağırdığı CHP yönetiminde “boykot” ve “sokakta tepki” dile getiren şahinlerin talebi 7 Mayıs’taki Parti Meclisi toplantısına bırakıldı. O arada Meral Akşener, İYİ Parti yönetimini olağanüstü toplantıya çağırdı. Seçime birlikte giren iki parti arayış içindeydi.

İşte o sırada, saat 22.30 gibi, 31 Mart İstanbul seçimini kazanan CHP’li Ekrem İmamoğlu, belediye başkanlığı yaptığı Beylikdüzü'nde konuşmaya başladı. Etkili bir konuşmaydı, taraftarlarına umutsuzluk değil, umut aşılayan bir konumaydı. O konuşmada 23 Haziran’da tekrarlanacak seçimin sloganı da belli oldu: “Her şey güzel olacak”.

HDP'nin tutumu

Yine aynı saatlerde bir tartışma daha alevleniyordu. O 6 Mayıs günü öğleden sonra saatlerde ajanlara düşen bir haber, yasadışı PKK lideri Abdullah Öcalan’a yıllardan sonra avukatlarıyla görüşme izni verildiğini duyuruyordu. Görüşme 2 Mayıs’ta İmralı cezaevinde yapılmış, Öcalan avukatları aracılığıyla kendisi için cezaevlerinde yapılan açlık grevlerinin ölümle sonuçlanmaması ve Suriye’de Türk ordusuyla çatışmadan kaçınılması çağrısı yapmıştı. Bu gelişme siyasetle ilgilenen hemen herkesin zihninde benzer sorulara yol açmıştı. AK Parti hükümeti bu yolla, ortağı MHP’nin muhtemel tepkisini göze alarak 31 Mart’ta sandığa çekemediği Kürt oylarını 23 Haziran’da çekmeye, hatta HDP’ye göz kırpmaya mı çalışıyordu? Acaba HDP, Öcalan gelişmesi nedeniyle muhalif duruşunu değiştirir miydi? Bu bir seçim rüşveti miydi?

Buna cevap yine gece yarısına doğru HDP’den gelen açıklamayla verildi. Hükümetin Öcalan hamlesi, eğer HDP’nin muhalif duruşunu değiştirmek içinse, işe yaramamıştı; Parti 31 Mart tutumunu değiştirmiyordu.

7 Mayıs günü HDP tutumunu hem tek tek milletvekillerinin açıklamaları, hem de seçimi kazandıkları halde KHK soruşturmalı olduğu gerekçesiyle mazbataları verilmeyen belediye başkanlarının durumunu Anayasa mahkemesine taşıyarak vurguladı.

İYİ Parti lideri Meral Akşener Meclis'te zehir zemberek bir konuşma yaptı. O kararı veren 7 YSK üyesi adına kendisinin utandığını söyledi. İYİ Parti 23 Haziran’da İmamoğlu’nun yanında duracaktı. CHP Parti Meclisinden “Boykot yok” kararı o aşamada duyuruldu.  Saadet Partisi 31 Mart seçiminde İstanbul’da 100 küsur bin oy alan adayını geri çektiğini o sırada duyurdu. CHP’nin DSP ile 8 Mayıs’ta seçim ortaklığı görüşmesi yapacağının açıklandığı saatlerde, gazeteci Fehmi Koru’nun BBC’ye verdiği mülakatta, önceki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün bütün bu yaşananlardan “inanılmaz derecede rahatsız ve huzursuz olduğu” sözleri yayınlandı. AKP bünyesindeki hareketliliğin odaklarından Ali Babacan’ın destekçisi olarak bilinen Gül’ün bu tutumu, en azından kendisinin 23 Haziran seçiminde AK Parti İstanbul adayı Binali Yıldırım’a oy vermeyebileceği olarak yorumlandı.

Batı'nın göremediği

AKP-MHP ittifakının işi seçim iptaline dek götürerek siyasi baskı dozunu aşması, Türkiye’de daha önce eşi benzeri görülmedik şekilde bir muhalif cephenin ortaya çıkmasına yol açmıştı. Batı'da görünemeyen buydu. Erdoğan’ın “Türkiye demek, ben demek” söyleminin kolaycılığına kapılan Avrupalı siyasetçiler, YSK hükümet cephesinin talebiyle İstanbul seçimini iptal edince “Türkiye’de demokrasi bitti” peşin hükmünü vermişlerdi. Oysa halkın geniş bir kesimi, barışçı yollardan ve sessiz sedasız demokratik haklarına, demokrasi kurumlarına sahip çıkma gayretindeydi.

Belediye başkanlığı YSK tarafından elinden alınan İmamoğlu’nun yüzünde güller açarken, kameralar karşısında Yıldırım’ın yüzünden düşenin bin parça olduğu gözleniyordu. Cumhurbaşkanı Erdoğan ise konuşmasında, YSK kararını eleştiren, başta TÜSİAD olmak üzere sivil toplum kuruluşlarına ateş püskürüyordu. YSK’nın aldığı ve gerekçesi henüz açıklanmayan kararı üzerinden bir gün geçmeden, moral üstünlük İmamoğlu ve muhalif cepheye geçmişti.

Erdoğan-Bahçeli ittifakının bu tabloya seyirci kalması düşünülemez. Mutlaka karşı tedbirler geliştirecekleri beklenmeli. Ancak yaşananların, iyisiyle ve kötüsüyle siyasi tarihte daha önce eşi pek görülmeyen gelişmeler olduğu kabul edilmeli. AKP-MHP doz aşımı 23 Haziran'da fena halde ters tepebilir.

Murat Yetkin

© Deutsche Welle Türkçe