Almanya'ya casusluk suçlaması
1 Kasım 2013Almanya Başbakanı Angela Merkel’in cep telefonunun dinlendiğinin ortaya çıkmasıyla patlak veren skandal istihbarat savaşına dönüştü. ABD istihbarat birimleri koordinatörü James Clapper karşı saldırıya geçerek Alman tarafını casusluk faaliyetleriyle suçladı. Clapper, dost ülkelere karşı casusluk faaliyetleriyle ilgili Amerikan Kongresi’nde verdiği ifadede sadece Amerikalıların casusluk faaliyetinde bulunmadığını, müttefiklerin de casusluk faaliyetleri yoluyla Amerikan istihbaratı ve siyasî liderler ile ilgili bilgi topladıklarına inandığını söyledi.
ABD'nin etkin gazetelerinden Washington Post’un Amerikan istihbarat yetkililerine dayandırdığı haberde ise Alman dış istihbarat teşkilatı BND’nin Amerika’da casusluk faaliyetleri yürüttüğü suçlamasında bulunuluyor. Haberde BND’nin, 2008 yılında yaklaşık 300 Amerikan vatandaşını dinlediği iddia ediliyor.
BND’den bu suçlamalara yanıt ise gecikmedi. BND Başkanı Gerhard Schindler, “Washington’daki Alman Büyükelçiliği’nden telefon dinlemesi yapılmamaktadır” açıklamasında bulundu.
"ABD için izin çıkmaz"
Yeşiller partili federal meclis milletvekili ve Alman istihbarat birimlerinin denetlenmesinden sorumlu meclis denetleme komisyonunun üyesi Christian Ströbele, BND’nin yurt dışında casusluk faaliyetleri yürüttüğü suçlamasıyla ilgili şunları söylüyor:
"Bunda doğruluk payı var. Tabii ki BND yurt dışında da casusluk, araştırma ve veri toplama faaliyetleri yürütüyor. Bu, yasada da yazılı. Sadece örneğin stratejik gözetleme yapılıyorsa, yani iletişim verileri feza dalgalarından toplanıyorsa, benim de üyesi bulunduğum Meclis Denetleme Komisyonu’nun söz konusu bölge için izin vermesi gerek. Örneğin Asya, Ortadoğu gibi. Böyle bir şeye Amerika için izin verilmesi düşünülemez bile."
BND'nin faal olduğu alanlar
İstihbarat uzmanı ve yayıncı Erich Schmidt-Eenboom da Amerika’dan gelen suçlamanın saçma olduğu görüşünde:
“Bu anlamsız. BND görevleriyle ilgili emri Başbakanlık'tan alır. Görevler siyasî olarak yönlendirilir. Ve bu yönlendirme belirli bazı temel ödevlere odaklıdır. Öncelik uluslararası terörizmle mücadeledir, kriz bölgelerinin, yani şu an Suriye’nin gözlemlenmesidir. Ya da Afganistan'daki gibi Alman ordusunun operasyonlarının askerî olarak güvenceye alınması, organize suçlarla mücadeledir. BND tabii ki müttefiklerin politikaları hakkında analizler de hazırlıyor. Ama bunu yaparken diplomatik materyali, diplomatik trafik yoluyla ya da partner istihbarat birimlerinden gelen bilgileri kullanıyor. BND’nin Avrupalı ya da transatlantik müttefikleri hedef aldığını varsaymak düşünülemez bile.”
"İstihbarat tabii ki önemli"
Schmidt-Eenboom, dünyanın diğer bölgelerinde Alman istihbaratının doğal olarak faal olduğunu belirtiyor ve örnek veriyor:
“Örneğin Afganistan’ı ele alırsak Karzai hükümetinde tam olarak neler olduğunu ortaya çıkarmak tabii ki Almanya’nın çıkarına. Bu ilgimiz dünya çapında belli alanlar için de geçerli. Örneğin Helmut Kohl Arjantin’e resmi ziyarette bulunuyor ve uluslararası uyuşturucu ticaretiyle ortak mücadele konusunu görüşüyorsa, Arjantin devlet başkanının ailesinin boğazına kadar uyuşturucu ticaretinin içinde olduğu yönündeki istihbarî bilgi tabii ki büyük değer taşır.”
SWIFT ve serbest ticaret müzakereleri
Yeşiller partili meclis denetleme komisyonu üyesi Ströbele yine de Almanya'nın ABD ile ilgili istihbarî bilgilerle ilgilenmediğini söylemenin yanlış olacağını belirtiyor:
“Amerikan yönetimi Alman diplomatlara ve Alman hükümetine örneğin serbest ticaret anlaşması konusunda içte ne düşündüklerini, ne hazırlıklar yaptıklarını, her şeyi anlatmayacaktır. Almanya ABD’ye karşı bu kadar dostane davransa da örneğin SWIFT anlaşması ya da serbest ticaret anlaşması gibi müzakerelerde çok farklı çıkarlar var. Karşı tarafın çantasında ne olduğunu bilmek her zaman iyidir.”
Ströbele buna rağmen BND’nin bu tür verileri aktif olarak toplamadığını belirterek, Alman istihbaratının özellikle güvenlik konularında faal olduğunu kaydediyor. Bunun şu an özellikle Afganistan için geçerli olduğunu belirten Ströbele, bu ülkede şu an hâlâ Alman askerlerinin bulunduğuna dikkat çekerek, bu nedenle bilgi ihtiyacının meşru olduğunu kaydediyor.
© Deutsche Welle Türkçe
Kersten Knipp / Beklan Kulaksızoğlu
Editör: Ercan Coşkun