Almanya'nın yoksulluk karnesi

Federal İstatistik Dairesi’nin salı günü kamuoyuna sunduğu “2011’de Avrupa’da Yaşam” adlı raporu 24 bin kişi ile 13 bin 500 hanede yapılan ankete dayanıyor. Rapora göre 2011'de Almanya'da yoksulluk oranı yüzde 19,9.

Alman Refah Eşitliği Derneği Başkanı Ulrich Schneider, bu yüksek değere yeni bir hesaplamanın neden olduğunu belirtiyor. Buna göre Almanya’da yoksulluk tehdidi ile karşı karşıya olanlar sadece aylık geliri 952 euronun altında olan ve nüfusun yaklaşık yüzde 15’ine tekabül eden 12 milyon 800 bin kişi değil, aynı zamanda AB'nin öngördüğü bir takım sosyal kriterleri karşılayamayanlar da aynı tehdit altında sayılıyor.

Ulrich Schneider, "Yüzde 5,3’lük bir kesim, bazı yoksulluk kriterlerine sahip. Ankete katılanlar yaş gruplarına göre şu sorulara cevap verdi. Ekonomik nedenlerden dolayı bir otomobil alamıyorlar mı? Haftada üç gün sıcak yemek yiyebiliyorlar mı? Bir çamaşır makinesi, bir televizyon, telefon satın alamıyorlar mı? Kira, elektrik veya doğalgaz masraflarını karşılayamıyorlar mı? Eğer bunlardan 3 tanesini karşılayamıyorlar ise bu kişilerde bir yoksulluk tehlikesi olduğu söylenebiliyor. İşte bu, yüzde 5,3’lük kısmı oluşturuyor" diye konuşuyor.

Yoksulluk en çok kadınları vuruyor

Çamaşır makinesi, televizyon ve telefonu ankete katılanların hemen hepsi temin edebiliyor. Ancak katılımcıların yaklaşık yüzde 9’u ekonomik yetersizliklerden dolayı iki günde bir, tam öğün yemek yiyemediğini belirtiyor. Katılımcıların yaklaşık üçte biri en çok hesapta olmayan masraflara hazırlıklı olmadığını belirtirken, yüzde 22’si ise ekonomik yetersizliklerden dolayı bir haftalık tatil bile yapamadığını kaydediyor.

Federal İstatistik Dairesi’nin raporuna göre en çok yoksulluk tehdidi altında olanları, yüzde 21,3’lük oranla kadınlar oluşturuyor. Erkeklerde bu oran yüzde 18,5 dolayında. 65 yaş üzerindeki kişiler ise yüzde 15,3'lük oranla toplumun geneline göre daha az yoksulluk tehdidi ile karşı karşıya.

Köln Üniversitesi öğretim görevlilerinden siyaset bilimci ve yoksulluk araştırmacısı Christoph Butterwegge, yoksulluk araştırmasına yeni kriterlerin eklenmesini doğru buluyor ve şöyle değerlendiriyor. Butterwegge, “Burada yoksullukla karşı karşıya olan insanların nasıl yaşadıkları ortaya konuyor. Bize toplumda tutunamamanın ya da sosyal imkânlardan mahrum kalmanın ne anlama geldiği daha da öteye gidilirse yiyecek yemek bulamamak, evini ısıtamamak ya da diğerleri gibi tatile gidememenin ne ifade ettiği gösteriliyor” diye konuşuyor.

Butterwegge, bu dramatik rakamların yoksulluğun Almanya’da ufak bir sorun olmadığını, aksine üniversite öğrencileri dahil toplumda birçok kişiyi etkilediğini kaydediyor.

"Oranlar, küçük düşürücü"

Sosyal Dayanışma ve Yardımlaşma Birliği (VdK) Başkanı Ulrike Mascher, Augsburger Allgemeine gazetesine verdiği demeçte Almanya’da ucuz veya kiralık işçi olarak çalıştırılanların sayısının arttığına dikkat çekerek “Kimin kadrolu işi ve sözleşmesi varsa, onun durumu iyi. Ancak çalışanların yaklaşık yüzde 30’u bundan mahrum” diye konuştu. Marscher, Federal İstatistik Dairesi’nin son rakamlarının ekonomik bir kırılmanın değil, yanlış bir politik gelişmenin sonuçları olduğunu söyledi.

Sosyal Demokrat Parti ve sosyal kuruluşlar, bu oranları hükümetin “yoksulluk karnesi” olarak değerlendiriyor ve aralarında asgarî ücretin yasallaşması ve sosyal yardımların artırılması gibi bir dizi taleplerde bulunuyor. Sol Parti ise "milyoner vergisi" uygulaması talep ediyor.

Sosyal Demokrat Parti Genel Sekreteri Andrea Nahles, yoksulluk oranlarını “küçük düşürücü” olarak değerlendirdi ve hükümeti gerekli önlemleri almamakla suçladı. Nahles “Kim yoksullukla mücadele etmek istiyorsa, asgarî ücret ve aileyi teşvik edici istihdam alanlarını yaratmalıdır” diye konuştu.

©Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Başak Demir

Editör: Beklan Kulaksızoğlu