Almanya: Partilerden "adil seçim kampanyası" manifestosu
24 Aralık 202423 Şubat 2025'te yapılacak federal parlamento seçimlerine yaklaşık iki ay kala Almanya Federal Meclisi'nde temsil edilen partilerin neredeyse tamamı adil bir seçim yarışı yapılması konusunda aralarında uzlaşma sağladı. 22 Aralık Pazar günü Sosyal Demokrat Parti (SPD), Hristiyan Demokrat Birlik (CDU), Hristiyan Sosyal Birlik (CSU), Yeşiller, Hür Demokrat Birlik (FDP) ve Sol Parti, adil bir seçim kampanyası yürütülmesine dair aralarında anlaştıklarını duyurdu ve üzerinde uzlaştıkları maddelere dair açıklama yaptı.
"Adil Bir Federal Meclis Seçimi İçin Uzlaşı" adını taşıyan anlaşmaya, İslam ve göç karşıtı aşırı sağcı Almanya İçin Alternatif (AfD) partisi ile sene başında Sol Parti'den ayrılarak kurulan Sahra Wagenknecht İttifakı (BSW) imza atmadı.
Uzlaşı neden önemli?
Son aylarda Avrupa'daki seçimlere yurt dışından tesir çabalarının ortaya çıkartılmış olması, popülistlerin başta göç gelmek üzere belli konularda halkı bilinçli olarak yalan ve yanlış haberler ile bölme girişimleri ve aşırı sağcı ve popülist oluşumların daha da güçlenmesi endişe yaratıyor. Özellikle aşırı sağcı AfD ile sol popülist olarak nitelenen BSW'nin mecliste yasal düzenlemeleri bloklayacak çoklukta vekile ulaşma olasılığı siyasetteki bir diğer endişe kaynağı.
Bu nedenle seçimlerde aşırı sağcı ve popülist eğilimlere prim vermemek ve "demokratik" olmamakla suçlanan partilere karşı ortak "güven duvarını" korumak Federal Meclis'te temsil edilen demokratik partilerin ortak hedefi olarak öne çıkıyor.
Pazar günü adil bir seçim süreci yaşanması konusunda uzlaşan partiler, "Halkın tercihini özgürce yapabilmesi için gerekli şeffaf ve net ve aynı zamanda çeşitlilik içeren bir kampanya" yürütmeyi, "zorluklarına rağmen adil yarış için gerekli temel prensiplere sadık kalmayı" vaat ediyor.
Söz konusu uzlaşı ile imzacı partiler, 23 Şubat'ta yapılacak erken genel seçimlere kadar yaşanacak süreçte birbirilerine aşağılama yoluyla muhalefet yapmamayı, aşırılık içeren açıklamalara karşı çıkmayı ve yanlış iddialar yaymamayı taahhüt ediyor.
Uzlaşı belgesinde, seçim sürecinde kamuoyunda yürütülen tartışmaların güvenilirliğine içeriden ve dışardan müdahalelerle yasa dışı yollara da başvurarak zarar verme girişimleri tehlikesine dikkat çekiliyor ve bu tür yasa dışı müdahale girişimlerine karşı mücadele edileceği vurgulanıyor.
SPD, CDU, CSU, Yeşiller, FDP ve Sol Parti'nin imza attığı adil seçim süreci anlaşmasında "Aşırılığın, antisemitizmin, ırkçılığın, antidemokratik hareketlerin her türlüsüne kararlı şekilde karşı duracağız" ifadeleri yer alıyor. Uzlaşı belgesinde ayrıca "AfD ve hür ve demokratik anayasal düzene dayanmayan hiçbir parti ile iş birliği yapılmayacaktır" denilerek, anketlerde ikinci güç olan AfD ile olası bir koalisyon reddediliyor ve parti kesin hükümet dışı bırakılıyor.
Haziran ayında yapılan Avrupa Parlamentosu seçimleri ile eylül ayında aşırı sağcı eğilimlerin güçlü olduğu üç doğu eyaletindeki seçimler öncesinde politikacılara, adaylara, afiş asan, seçim çalışmasına destek veren parti gönüllülerine aşırı sağcı grupların düzenledikleri saldırılara atfen de "şiddetin her türlüsünü kınıyoruz" ifadesi kullanılıyor. Birbirine rakip partilerin afişlerinin yırtılmayacağı veya seçim kampanyasına dair çalışmalara zarar verilmeyeceğinin de altı çiziliyor.
Sosyal medya ve yapay zeka konusundaki uzlaşı
Adil seçim kampanyası manifestosuna imza atan partiler ayrıca, bunun internet ve sosyal medya ağlarında da geçerli olduğunu belirtiyor. Yapay zeka ile üretilen içeriklerin "Yapay zeka ile üretilmiştir" ibaresiyle açık ve net belli edileceğinde de anlaşan söz konusu partiler, deepfake teknolojileriyle rakiplerinin fotoğraflarının, videolarının ve seslerinin manipüle edildiği dezenformasyon içeriklerinin paylaşılmayacağını da kaydediyor.
Partiler ayrıca, seçmenlerin dini aidiyet ve cinsel kimliği temelindeki verilerden faydalanılarak belli gruplara hitap edecek özel içerik üretilmeyeceğini de belirtiyor. Adil bir seçim yarışı yürütmeyi vaat eden partiler sadece seçmenlerin genel sosyo-demografik verileri temelli hazırlanan içeriklerle halka hitap edecek.
BSW niye imza atmadı?
Politikacı Sahra Wagenknecht'in Sol Parti'den ayrılarak sene başında kurduğu ve "sol popülist" olarak nitelenen Sahra Wagenknecht İttifakı (BSW) ise AfD ile birlikte, adil seçim sürecine ilişkin uzlaşıya imza atmayan partilerden. Parti Genel Sekreteri Christian Leye, "Söz konusu uzlaşıyı samimi ve çizgimize uygun bulmuyoruz" diyor. Leye'ye göre, adil bir seçim kampanyası yürütmeyi vaat eden imzacı partilerin temsilcileri, BSW'ye yönelik kendileri yanlış iddialarda bulunuyor. Ukrayna'ya silah yardımlarını reddettiği için BSW'ye "Moskova tarafından satın alınmış" yakıştırması yapıldığını da belirten Leye, imzacı politikacıları samimi olmamakla itham ediyor.
Almanya, Şubat 2022'den beri Ukrayna savaşını başlatanın Rusya olduğunu vurguluyor ve Amerika Birleşik Devletleri'nden (ABD) sonra Ukrayna'ya bu süreçte en çok yardım eden ülke olduğunu ve gelecekte de yardımların süreceğini belirtiyor. Berlin'in kendi bütçe krizine rağmen Ukrayna'ya askeri ve sivil yardıma devam etmesi ülkede aşırı sağcılar ile sol popülistler tarafından sıkça gündeme getiriliyor.
AfD ile BSW, Ukrayna savaşındaki tutumları nedeniyle "Rusya yanlısı" olmakla eleştirilirken, her iki parti, Ukrayna savaşı dışında göç konusunda da zaman zaman birbirine yakın söylemlerde bulunuyor.
Cuma akşamı Magdeburg'daki Noel pazarına yönelik saldırı sonrasında da Almanya kamuoyunda ve sosyal medya platformlarında göç ve güvenlik konusu tekrar ana gündem olmuş, çok sayıda yanlış bilginin bilinçli şekilde dolaşıma sokulduğu görülmüştü.
Neden erken secim?
Almanya'da 26 Eylül 2021'de yapılan Federal Meclis seçimleri ile 16 yıllık Başbakan Angela Merkel dönemi sona ermiş, partisi Hristiyan Demokrat Birlik muhalefete düşmüş, yeni hükümet de Sosyal Demokrat Parti (SPD), Yeşiller ve Hür Demokrat Parti'den (FDP) oluşan üçlü koalisyon olmuştu. Ancak iktidar olduğundan beri liberal ortak FDP'nin, ortakları SPD ve Yeşiller'in çok sayıda sosyal adalet ve iklim projesine itiraz etmesi ve hükümet içinde adeta muhalefet gibi davranması kamuoyuna olumsuz yansımış, halkın hükümete güveni rekor seviyeye düşmüştü.
Ortaklar arasındaki anlaşmazlıklar bütçe açığı ile zirve yapmış, 6 Kasım'da Başbakan Scholz ile FDP Genel Başkanı da olan Maliye Bakanı Christian Lindner'in buluşması hükümeti dağıtan fitili ateşlemişti. Başbakan Scholz, görüşmeden sonra kameraların karşısına geçip Maliye Bakanı Lindner'i görevden aldığını duyurmuş, FDP liderine sert eleştiriler getirmiş, hükümeti sabote etmekle suçlamıştı.
Sonrasında FDP liderinin, partinin öncü kadrosuyla mevcut üçlü koalisyonu dağıtmak üzere haftalarca gizli bir plan hazırladığı ortaya çıkmış, plana, İkinci Dünya Savaşı'nda Hitler dönemini sonlandırmak için müttefik güçlerin Normandiya'ya çıktığı gün olan D-Day adının verilmiş olması tepkileri artırmıştı.
Hükümetin dağılmasıyla 16 Aralık'ta Sosyal Demokrat Başbakan Scholz meclise güven oyu için başvurmuş, oylamayı kaybetmiş, böylece ana muhalefetle üzerinde anlaştığı tarih olan 23 Şubat'ta erken genel seçimlerin yapılması resmiyet kazanmıştı.
AFP, dpa, DW/ETO,AÜ