Almanya'da VW ve ekonomi politikası neden krizde?
1 Kasım 2024Almanya'da son zamanlarda "dönüm noktası" kavramı sık sık kullanılıyor.
Almanya Başbakan Olaf Scholz'un Rusya'nın Ukrayna'ya başlattığı işgal saldırısının ardından ülkenin belirlediği yeni dış politika ve savunmaya atfen kullandığı "dönüm noktası" kavramı bugün başka alanlar için de geçerli. Özellikle de ekonomide. Almanya'nın otomotiv devi Volkswagen'in (VW) yaşamakta olduğu kriz ise bunların başında geliyor.
Alman otomotiv endüstrisi aslında ABD, Çin ve diğer Avrupa ülkelerinde de yaşandığı gibi, içten yanmalı motorların önemini kaybettiği ve elektrikli araç üretimine geçişin zorunlu olduğu yeni dönemden muzdarip.
Frankfurt merkezli danışmanlık şirketi Pricewaterhouse und Coopers'in (PwC) kısa bir süre önce yaptığı araştırmaya göre, elektrikli araçların önemi küresel piyasalarda gün geçtikçe artıyor. Araştırmada trafiğe çıkan akülü elektrikli araç sayısında artışın yüksekliğine dikkat çeken Frankfurtlu piyasa gözlemcileri, hangi elektrikli modellerin en başarılı olduğunu ve hangilerinin kaybedenler tarafında yer aldığını da ortaya koyuyor.
Almanya için bakıldığında durum sarsıcı. Tesla'nın Y modeli en büyük pazarlar olan ABD, Çin ve Avrupa'da açık arayla en çok satılan elektrikli araç olma özelliğine sahip. VW'nin elektrikli araçları ise sıralamada "diğerleri" bölümünde anılıyor.
Audi önden gidiyor
Hannover Orta Ölçekli İşletmeler Yüksek Okulu Öğretim Üyesi Frank Schwope'ye göre Alman otomotiv pazarındaki en sorunlu şirket VW. DW'nin sorularını yanıtlayan otomobil uzmanı Schwope, VW'nin içinde bulunduğu krizde iki noktaya işaret ediyor: Elektrikli araç üretimindeki sorunlar ve Çinli yeni rakipler. VW'nin verilerine göre de otomotiv devinin zararında bu iki sebep belirleyici.
VW,üçüncü çeyreğe dair verilerde kârın geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 64 azaldığını duyurdu.
Alman ekonomi gazetesi Handelsblatt'ta yer alan habere göre VW şimdi sıkı bir tasarruf programı uygulamaya hazırlanıyor ve bu tasarrufta da en büyük kalemlerden birini işçi maaşlarında yapılacak kesintiler oluşturuyor. Şirketin çalışanların maaşlarını yüzde 10 azaltarak tasarruf etmeyi planladığı 4 milyar euronun 800 milyonunu buradan elde etmeyi planladığı ileri sürülüyor. VW'deki işçileri temsil eden sendika yetkilileri de üç üretim tesisinin kapatılacağını ve on binlerce kişinin işten çıkarılacağını açıklamıştı.
Belçika'da ise VW'nin kardeş şirketi Audi'nin elektrikli araç üretimine Şubat 2025'te son vermeyi planladığı duyuruldu. Fransız haber ajansı AFP'ye konuşan Belçikalı CNE sendikası temsilcileri, 29 Ekim'de yaptığı açıklamada, Belçika'da çalışan 3 bin kişinin işini kaybedeceğini belirtti.
Alman otomobil sektöründe krizin ne kadar ciddi olduğunu anlamak için Otomobil Endüstrisi Birliği Başkanı Hildergard Müller'in açıklamalarına kulak vermek de yeterli.
Müller'e göre, yapılan tahminler elektrikli araç üretimine geçişte Alman otomotiv sanayisinin önümüzdeki on yılda 140 bin istihdam alanını kaybedeceği yönünde. Sektörde 2019'dan beri 46 bin kişinin zaten işini kaybettiğini hatırlatan Müller, "Sanayimizin transformasyonu devasa bir görevdir" diyerek şöyle devam ediyor:
"Bu dönüşümde belirleyici olan ise siyasetin gerekli çerçeve koşuları sağlayarak bunu destekleyip sürece eşlik edip etmeyeceği."
VW'de siyasetçilerin etkisi
Girişimcilerin uygun koşulların yaratılmasını talep ettikleri dönemde politikaya yönelik çağrıların da daha yüksek sesle dile getirildiği görülüyor. Ancak VW krizinde bu çağrı daha farklı bir karaktere daha sahip, zira VW'nin yönetimininde de politikacılar bulunuyor.
İkinci Dünya Savaşı'ndan hemen önce, 1938 yılında bir kamu şirketi olarak kurulan VW, Almanya'nın savaşı kaybetmesinden sonra üretime yeniden başladı. Bugün ise dünya çapında faaliyet gösteren şirketin Denetim Kurulu'nda, merkezinin bulunduğu Aşağı Saksonya Eyaleti'nin yönetiminden de bir temsilci yer alıyor. Dolayısıyla orada oturan eyalet temsilcisi de siyassetten yardım talep ediyor.
Aşağı Saksonya Başbakanı Stephan Weil ise işçi ve işveren kesimlerinin razı geleceği "alternatif çözüm önerileri" geliştirilmesini talep ediyor. Siyasetin de üzerine düşeni yapması gerektiğini söyleyen Sosyal Demokrat Parti'li (SPD) Weil, elektrikli otomobilleri cazip kılacak devlet teşviki ile Avrupa Birliği düzenlemeleri uyarınca trafiğe çıkan araçlara korbon salımı değerleri için konulan sınırın gevşetilmesini de istiyor.
Ekonomik krize karşı birşey yapılmadı
Almanya çapında ekonomik koşulların iyileşmesi için şimdiye kadar birşey yapılmadığını düşünenlerden biri de Alman Marshall Fonu'nun (GMF) Berlin Ofisi Direktörü Sudha David-Wilp. DW'ye konuşan David-Wilp, farklı hükümetlerin şimdiye kadar can yakacak ama aynı zamanda gerekli reformları yapmaktan çekindiğini söylüyor.
16 yıl iktidarda kalan Angela Merkel'in hükümetleri dönemine atfen "Merkel yılları oldukça rahattı ve ülke Covid-19 pandemisini atlatacak zenginliğe de sahipti. Son yıllarda ise popülistlerin başarıları karşısında geleneksel partiler Almanya'nın ekonomisini güvenli hale getirip ekonomiyi korku salmaya malzeme yapmalarını engellemeyi hedefliyor" tespitinde bulunuyor.
VW örneğinde bir başka nokta daha rol oynuyor. Berlin'deki federal hükümet elektrikli araç kullanımını teşvik yönünde ikna edici bir çizgi izlemiyor. SPD'li Aşağı Saksonya Başbakanı Weil, elektrikli otomobiller için teşvik talep ederken üyesi olduğu SPD'nin içinde bulunduğu üçlü koalisyon mevcut teşvikleri kaldıran iktidar. SPD ve ortakları Yeşiller ile Hür Demokrat Parti (FDP) bu konuda ortak bir çizgi izleyemiyor.
Otomotiv sektörü uzmanı akademisyen Schwope, VW yönetiminin hatalı kararlarının yanı sıra VW krizinde hükümetlerin tutarsız politikalarının da sorumlu olduğu yorumunu yapıyor.
Ekonomi politikasında kriz
Ülkenin geneline bakıldığında ise VW sadece yaşanan "hastalıklardan" sadece biri. Almanya Ekonomi Araştırma Enstitüsü'nün (ifo) eski başkanlarından Hans-Werner Sinn, geçen ay verdiği bir demeçte, "VW ilk kurbanlardan. Elektrikli araç sektörü, AB'nin içten yanmalı motorlu araçlara yönelik kısıtlamaları ve yüksek enerji fiyatlarının kurbanı" demişti. Sinn'e göre endüstrinin sona erebileceği tehlikesi geleceğin değil bugünün sorunu ve bir an önce önlem alınmalı.
Londra merkezli kuruluş Capital Economics'in ekonomistlerinden Franziska Palmas da "VW'deki gidişat, Almanya endüstrisindeki büyük krizin semptomlarından" diyor ve bu krizin diğer sektörlerden bağımsız olmadığını vurguluyor. Palmas, Temmuz ayında endüstride üretimin 2023 başındaki seviyeden yaklaşık yüzde 10 daha az olduğunu hatırlatarak altı yıldır aşağı yönlü bir gidişat yaşandığına dikkat çekiyor.
"Volkswagen 1990'ların Alman ekonomisinin başarısının sembolü" diye konuşan İNG Bank Baş Ekonomisti Carsten Brzeski "VW şimdi de krizin sembolüne dönüştü" diyerek mevcut durumu özetliyor:
"VW'nin sorunları Alman politikacılar için artık yatırım ve reformlarla ülkeyi yendien cazip hale getirmelerine yönelik çalan son alarm olmalı."