Almanya’da tartışma yaratan İslam ve uyum araştırması
8 Haziran 2010Merkezi Hannover'de bulunan Aşağı Saksonya Kriminolojik Araştırmalar Enstitüsü tarafından yapılan araştırmada, Almanya’daki gençlerin medya kullanım alışkanlıkları, topluma kültürel ve sosyal açıdan uyum sağlamaları ile şiddet eğilimleri inceleniyor. 2007-2008 yılları arasında Almanya’nın 61 kentinde yürütülen araştırma, aralarında göçmenlerin de bulunduğu 14-16 yaş arasındaki yaklaşık 45 bin öğrenciyi kapsıyor.
Dindarlık ve uyum
Ancak araştırmanın sonuçlarında gençlerin dindarlığı ile topluma uyumu ve şiddet eğilimi arasındaki bağlantı ön plana çıkartılıyor. Aşağı Saksonya Kriminolojik Araştırmalar Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Christian Pfeiffer, özellikle Müslüman gençler dindarlaştıkça, topluma uyum göstermekte zorlandıklarını belirtiyor ve şöyle konuşuyor:
"Araştırmadan çıkan önemli sonuçlardan biri şu; Türk kökenli gençler camiye daha az gittikleri zaman topluma daha iyi uyum gösteriyorlar. Çok dindarlar, yani düzenli olarak camiye giden, inançlarına derinden bağlı olanlar arasında şunu tespit ettik: Yüzde 89’u Almanya’da doğmuş olmasına rağmen, sadece yüzde 14’ü kendini Alman olarak hissediyor. İnançlı olmayan Türk kökenlilere kıyasla neredeyse sadece yarısı liseye gidiyor ve yarısı Almanlarla arkadaşlık ediyor.”
Dindarlık ve şiddet eğilimi
Müslüman gençlerin yüzde 67’sini Türk kökenliler oluşturuyor. Araştırmada, Müslüman gençlerin yaklaşık yüzde 28’i çok dindar, yüzde 46’sı da dindar olarak nitelendiriliyor. Araştırmanın en çarpıcı sonuçlarından birine göre, Müslüman gençler dindarlaştıkça, şiddet eğilimleri artıyor.
Çok dindar Müslüman gençlerin yüzde 23’ü geçen 12 ay içinde en az bir kere şiddete başvurduklarını belirtiyor. Buna karşılık, araştırmada Hristiyan gençlerin dinlerine olan bağlılığı arttıkça, şiddet eğilimlerinin azaldığı kaydediliyor. Son bir yıl içinde en az bir kere şiddete başvuran Hristiyan gençlerin oranı yüzde 12 iken, dindar olmayan Hristiyan gençlerin şiddete başvurma oranı yaklaşık yüzde 22 olarak belirtiliyor.
"Maçoluk kültürü"
Araştırmayı yürüten Pfeiffer, Müslüman gençler arasındaki şiddet eğilimini İslam dininden çok, ”maçoluk kültürüne” bağlıyor. ”Bu bizim temel olarak eleştirdiğimiz noktaların başında geliyor" diyen Pfeiffer sözlerini şöyle sürdürüyor: "Çünkü genç Müslüman erkeklerin dinlerine bağlılığı arttıkça, maçoluk kültürünü de daha çok benimsediklerini tespit ettik. Şiddeti meşrulaştıran erkeklik kalıplarını, namusa ilişkin kültürel anlayışı benimsiyorlar. Kanımca bunlar İslam dininin gerekleri arasında değil, vazgeçilmesi gereken bir gelenek içinde yer alıyor.”
Almanya dışından gelen imamlar
Pfeiffer, dindar Müslüman gençlerin topluma yeterince uyum sağlayamamasına ve şiddet eğilimini artıran "maçoluk kültürünü" benimsemesine İslam'ın değil, İslam'ın aktarılış şeklinin yol açtığını ileri sürüyor. Pfeiffer bu nedenle de gençlere camilerde İslam'ı aktaran imamların Almanya’da yetiştirilmesini talep ediyor ve şunları kaydediyor:
"Almanya’da yaşayan imamlara ihtiyacımız var. Eğitimlerini Almanya’da gören, bizim kültürümüzü anlayan imamlar Müslüman gençlere bu toplumla baş edebilmeleri konusunda yardımcı olabilirler."
Şiddet eğiliminin farklı nedenleri
Tek sorunun imamların Almanya dışından gelmesi olmadığını vurgulayan Osnabrück Üniversitesi İslamî Din Pedagojisi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Rauf Ceylan ise şiddet eğiliminin farklı nedenleri olduğunu vurguluyor:
”Bireysel biyografinin yanı sıra tarihî ve sosyal etkenler de rol oynuyor. Kanımca öncelikle evdeki sosyalleşme sürecinin nasıl olduğuna bakmak gerekiyor. Örneğin Müslüman Türk bir ailede din, kimlik (gençlere) nasıl aktarılıyor? Ama yaşanan ayrımcılık, şiddet gibi toplumsal etkenler de rol oynuyor. Zira geçmiş yıllarda yapılan çeşitli araştırmalar özellikle göçmen kökenli gençlerin eğitim sisteminde mağdur olduğunu gösterdi.” Ceylan, Almanya’da İslam’ın benimsenmesini ve ”yabancıların dini” gibi gösterilmemesi gerektiğini de sözlerine ekliyor.
© Deutsche Welle
Jülide Danışman / Berlin
Editör: Beklan Kulaksızoğlu