AfD ana muhalefet olma yolunda
25 Ocak 201882 erkek ve 10 kadın... Çoğu akademisyen ya da çeşitli meslek kollarında kariyer sahibi: CEO, bilişim yöneticisi, mühendis, avukat, hakim, rütbeli asker ya da polis. Meclis koridorları ve başkentin siyasi atmfosferi onlar için yeni bir deneyim. Federal Meclis'in kürsüsüne çıkıp konuşma yapacakları günü büyük bir heyecan ve sabırsızlıkla bekleyenlerin sayısı hayli fazla.
Sağ popülist Almanya için Alternatif (AfD) partisi, taht oyunlarına iki eş genel başkanını kurban vermekten çekinmedi. Bernd Lucke ve Frauke Petry'nin devrilmesinde, filmleri aratmayacak entrikalar sahnelendi. Agresif söylem ve eylemler, partinin başlıca karakteristik özelliklerinden biri haline geldi.
Dört ana akım ve pek çok görüş
AfD içindeki cepheler çok net hatlarla ayrılıyor. Çekirdek kadroyu muhafazakâr burjuvalar oluşturuyor. Neoliberaller ve Hristiyan köktenciler de parti içinde etkin konumda. Fakat asıl söz sahibi olanlar, kendilerini "Sosyal Vatanperver Kanat" olarak nitelendiren grup. Partinin milliyetçi ve halkçı politikalarını bu grup şekillendiriyor.
Ancak bu dört ana akımın temsilcileri arasında zaman zaman derin görüş ayrılıkları da oluşuyor. Örneğin "Sosyal devlet nasıl olmalı?" konusunda. 2017 seçimlerine partisinin başbakan adayı olarak giren ve mesleği şirket danışmanlığı olan Alice Weidel liberal bir sosyal devletten yana tavır koyarken, Thüringen eyaletindeki gelenkçi tayfa, özellikle "sosyal" terimine vurgu yaparak "küçük insanların partisiyiz" mesajını vermeye çalışıyor.
Oturmamış düzen
Partide henüz oturmuş bir düzen yok. Sadece "Junge Alternative" (Genç Alternatif) adlı gençlik teşkilatı işler vaziyette. Özellikle parti kongrelerinde "Her kafadan bir ses çıkıyor" izlenimi uyanıyor. AfD’li Hristiyanlar, Orta Alternatif, Aşırı Sağcı Kanat, AfD’li eşcinseller… Parti içindeki bu ve benzeri onlarca küçük grup, seslerini duyurmanın peşinde.
Almanya’nın iç istihbarat örgütü olan Federal Anayasayı Koruma Teşkilatı, AfD'yi genel olarak gözlem altında tutmuyor. Ancak Federal İçişleri Bakanı Thomas de Maiziere, yine de "kısmî bir gözlemin" söz konusu olduğunu belirtiyor. Bunun nedeni ise pek çok "gri alanın" mevcut olması. Nazi dönemine atıfla kendilerine "Reichsbürger" (İmparatorluk Vatandaşı) diyen aşırı sağcı oluşum, kısaca PEGIDA olarak adlandırılan "Batı'nın İslamlaşmasına karşı Vatanperver Avrupalılar" hareketi ya da yine aşırı sağcı düşünce kuruluşu "Devlet Politikası Enstitüsü" gibi AfD ile bağlantılı oluşumların tümü "Alman kültürünün muhafaza edilmesi ve bu kültüre yabancı olan göçmenlerin reddedilmesi" noktasında birleşiyor. Kendisini "halkın sesi" olarak nitelendiren parti, öncü kültür, göç ve etnik köken gibi konuları ön plana çıkarması nedeniyle "sağ popülist" olarak sınıfınlandırılıyor.
Her kesimden üyesi var
Parti tabanı ise çok daha karmaşık görünüyor. "Tipik AfD üyesi" şeklinde bir profil çıkarmak pek mümkün değil. "Neonazi" sempatizanı işsizlerden dolgun maaşlı akademisyenlere kadar geniş bir üye yelpazesi mevcut. Almanya'nın doğusunda sempatizan sayısı artarken, batıya doğru destek giderek azalıyor. Ancak bu göreceli bir azalma. Zira Almanya'nın batısındaki eyaletlerin yerel parlamentolarında da AfD'li üyelere rastlamak artık olağan hale geldi. Ancak bu parlamenter arasında, tıpkı Rheinland-Pfalz eyaletindeki gibi, bölgede sevilen ve sayılan bir çocuk doktoru da olunca, pek çok insan şaşkınlığını gizleyemiyor.
24 Eylül 2017 seçimlerinde yüzde 12,7 oy alarak Federal Meclis'te 92 milletvekiliyle temsil edilmeye hak kazanan AfD, şimdi yana yakıla 400 kadar deneyimli büro elemanı bulmaya çalışıyor. Milletvekillerinin büyük bir bölümünün parlamento tecrübesi olmaması nedeniyle, ofis çalışanlarının pek çok konuda onlara rehberlik yapması gerekecek. Ayrıca siyasi sisteme entegre olmaya başlayınca, partinin hem temel programındaki hem de seçim beyannamesindeki eksik ve gedikler de birer birer ortaya çıkmaya başlıyor.
Almanya için Alternatif partisi, şimdi Federal Meclis'teki üç komisyona başkanlık etmeye hazırlanıyor. Mecliste grubu bulunan partilerin kendi aralarında vardığı anlaşma uyarınca, bütçe ve turizm komisyonlarının yanı sıra hukuk ve tüketiciyi koruma komisyonunun başkanlık koltuğunda artık sağ popülist milletvekilleri oturacak.
Kay-Alexander Scholz
© Deutsche Welle Türkçe