Almanya'da daha fazla Türkçe dersi talebi
4 Mart 2016Almanya’da yaşayan Türkiye kökenlilerin sayısı yaklaşık 2 milyon 800 bin olmasına rağmen, Türkçe Alman eğitim sisteminde dikkate alınan bir dil değil. Türkiye Cumhuriyeti Berlin Büyükelçiliği ile Genel Dil Bilim Merkezi tarafından düzenlenen “Çok Dilliliğin Alman Eğitim Sistemindeki Geleceği” başlıklı iki günlük sempozyumda da Türkçe’nin okullardaki durumu ele alındı.
Sempozyuma katılan Potsdam Üniversitesi Alman Dili ve Edebiyatı Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Christoph Schroeder, DW Türkçe’ye yaptığı açıklamada, Türkçe’nin Almanya’da konuşulan modern dillerden biri olarak okullarda daha yaygın şekilde yer alması gerektiğini ifade etti. Schroeder, böylelikle “çocuklara yaşamlarının önemli bir bölümünün okulda da bir anlamı olduğu” duygusunun verileceğini söyledi. Schroeder, Almanya’daki Türkiye kökenli çocukların Türkçe’yi “sokak dili” şeklinde öğrendiğini, ancak “yazı dilinin en iyi okulda öğrenebileceğini” belirterek, okullarda yabancı dil olarak Türkçe derslerinin önemine işaret etti.
Okullarda Türkçe dersi
Konu üzerine çalışma yapan bir çok uzman, göçmen kökenli çocukların Türkçe'yi sadece evde değil, okulda da öğrenmesi gerektiği konusunda aynı fikri paylaşıyor ve anadilini iyi öğrenen çocukların diğer dilleri de daha iyi öğrendiğini vurguluyor. Ancak Almanya’da Türkiye kökenli çocuklara yönelik Türkçe dersleri son derece yetersiz kalıyor. Almanya’da eğitim eyalet yönetimlerinin yetki alanına giren bir konu olduğu için, Türkçe dersi ile ilgili uygulamalar, eyaletlere göre farklılık gösteriyor. Türkçe dersleri genellikle konsolosluklar tarafından veriliyor. Bazı eyaletlerde ise okullar tarafından seçmeli ders olarak sunuluyor. Yaygın olmamakla birlikte iki dilde eğitim veren okullar da bulunuyor. Örneğin Berlin’de 20 yıl önce kurulan Aziz-Nesin Avrupa Okulu iki dilde eğitim-öğretim veren sayılı okullardan biri. Bunların yanı sıra bazı dernekler de özel Türkçe kursları veriyor.
Almanya’da çok dilli eğitim üzerine çalışmalar yapan Sabancı Üniversitesi’nden Dr. Almut Küppers, DW Türkçe'ye yaptığı açıklamada, ancak Almanya'da verilen Türkçe derslerine ilişkin bazı sorunların bulunduğuna işaret etti. Küppers, “sunulan dersler güncel değil, yani didaktik açıdan ve yöntem olarak dersler çocuklar için çok cazip değil, genellikle kullanılan materyaller eski, bu yüzden çocuklar çoğunlukla öğleden sonra verilen bu derslere gitmeyi pek istemiyor” dedi.
“Türkçe'nin imaj sorunu”
Almanya'daki Türkçe dersleri çoğunlukla “yabancı dil” olarak değil, “ana dil” veya “gelinen ülkenin dili” adı altında veriliyor. Bu da olumsuz bir imaj yaratıyor. Bir dil bilimci olarak Türkçe dersinin okul müfredatına alınmasını memnuniyetle karşılayacağını söyleyen Küppers de Almanya’da Türkçe’nin olumsuz bir imajı olduğuna dikkati çekti. Küppers, okullarda Türkçe dersine giden çocukların karşılaştığı durumu şu sözlerle aktardı:
“Çocuklar geldikleri ülkenin dilinde derse gittikleri zaman, Türk olarak görüleceklerini biliyorlar. Özellikle iki kültürlü ailelerin çocukları kendilerini Türk olarak hissetmiyor, Hamburglu, Kölnlü veya Münihli hissediyorlar. Ama geldikleri ülkenin dilinde derse gittikleri zaman, Türk damgası yiyorlar. Türkçe’nin hâlâ bir imaj sorunu var.”
Küppers, eğitim konusunda çalışan politikacılar, Türkçe’nin Almanya’daki modern yabancı dillerden biri olarak kabul ederse bu imaj sorununun aşılabileceğini söyledi. “Almanya için bir zenginlik olacak Türkçe derslerinin” sadece Türkiye kökenlilere değil bütün çocuklara hitap etmesi gerektiğini ifade eden Küppers, “bir çok Alman çocuk bu dili öğrenmek istiyor, çünkü Türkçe arkadaşlarının konuştuğu, sokakta duydukları bir dil. Türkçe’ye ilgi duyuyorlar. Önyargıları olanlar yetişkinler, çocuklar değil” dedi.
Siyasiler ne yapmalı?
Almanya’da Türkçe dersleri, ülkede zaman zaman tartışma yaratan bir konuya dönüşüyor. Özellikle muhafazakâr siyasetçiler, iki dilli eğitime veya Türkçe derslerinin müfredata alınmasına sıcak bakmıyor. Ancak eğitim alanında çalışan siyasetçiler sorunun farkında. Göç ve Uyumdan Sorumlu Federal Devlet Bakanı Aydan Özoğuz, Türkçe derslerinin yaygınlaştırılmamasının en önemli nedenlerinden birinin Almanya’daki eyalet sistemi olduğuna dikkati çekiyor.
Bakan Özoğuz, DW Türkçe’ye yaptığı açıklamada, Hamburg gibi bazı eyaletlerde Türkçe’nin yaygınlaştırılmasına, iki dilde eğitime yönelik projeler yürütülmesine rağmen özellikle göçmen nüfusun az olduğu Doğu eyaletlerinde bu konuda pek girişimde bulunulmadığını ifade etti. Özoğuz, “Bu iki-üç dil bilen gençler bizim için bir zenginlik. Bu anlaşılabilirse, o zaman tabii ki öğretmenler bulunabilir, değişik konularda daha çabuk ilerleyebiliriz. Ama galiba bu zihniyet henüz tam oturmadı” dedi. Özoğuz bu zihniyetin gelişmemesine neden olarak da göçmenlerin Almanya’nın bir parçası olarak daha yeni kabul edilmeye başlanmasını gösterdi.
Yaklaşık 25 yıldır eğitim alanında çalışan bir politikacı olan Yeşiller Partisi Federal Milletvekili Özcan Mutlu da DW Türkçe’ye yaptığı açıklamada, anadilde eğitimin Almanya'da bir zenginlik olarak görülmemesini “hata” olarak nitelendirdi. Mutlu, kurucuları arasında yer aldığı Aziz-Nesin Avrupa Okulu gibi iki dilli okulların neredeyse hiç olmadığına dikkati çekerek, bu durumun değişmesi gerektiğini vurguladı.
Mutlu, bunun yanı sıra geleceğin öğretmenlerine ana dilin öneminin öğretilmesi gerektiğini söyledi. Mutlu, “bugün Berlin’de bir çok okulda mesela Türkçe konuşmak yasak. Hatta öğretmenler ve eğitmenler iki dilli olsalar bile çocukların anadilinde konuşmaları yasak. Bu tamamen bir sömürge ideolojisi. Buna da aslında Alman siyasetinin 21’inci yüzyılda dur demesi gerekiyor diye düşünüyorum. Ama siyasette ve demokrasilerde çoğunluk elinizde olmayınca, kolay kolay bir şey değiştiremiyorsunuz” dedi.
© Deutsche Welle Türkçe
Jülide Danışman / Berlin