Almanya'da bütçe krizi derinleşiyor
29 Kasım 2023Federal Meclis'te çaresiz bir hükümet ve öfkeli bir muhalefet, Almanya'nın bütçe krizinden çıkış yollarını tartıştı. Sosyal Demokrat Parti (SPD) mensubu Başbakan Olaf Scholz, 25 dakika süren konuşmasında, öncelikle sükuneti sağlamaya gayret etti. Ancak önümüzdeki yıl ve sonrasında hükümet harcamalarının nasıl finanse edileceğine dair somut çözüm önerileri bekleyenler hayal kırıklığına uğradı. "İtina, hızdan önce gelir" diyen Scholz, bütçe kriziyle ilgili bu yıl muhtemelen bir karar alınmayacağını ima etti.
Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) Genel Başkanı ve ana muhalefet lideri Friedrich Merz ise Scholz'un, başbakanlık görevi için uygun olmadığının kanıtlandığını savundu: "Federal Almanya Cumhuriyeti Başbakanı olarak, giydiğiniz ayakkabılar size en az iki numara büyük geliyor!"
Koalisyon saflarında uçurum derinleşiyor
Scholz'un krize karşı somut çözüm üretememesinin en önemli nedenlerinden biri de koalisyon partileri arasındaki uçurum giderek derinleşmesi. Federal Anayasa Mahkemesi'nin, "acil durum kredilerinin amaçları dışında kullanımının Anayasa'ya aykırı olduğuna hükmetmesi", zaten sıkıntılar yaşayan iktidarın elini daha da zayıflattı. Ekonomi politikaları konusunda "trafik ışığı" koalisyonunun iki sol partisi SPD ve Yeşiller, liberal çizgideki üçüncü ortak Hür Demokrat Parti (FDP) ile neredeyse taban tabana zıt görüşlere sahip.
Göreve geldikten kısa bir süre sonra üç ortak, korona pandemisinin yol açtığı ekonomik ve sosyal yaralarının sarılması için öngörülen ancak kullanılmayan 60 milyar euroyu, Aralık 2021'de İklim ve Dönüşüm Fonu'na aktardı. Böylece Alman ekonomisinin iklim dostu dönüşümünün desteklemesi amaçlanıyordu. Anayasa Mahkemesi yargıçları, kullanılmayan söz konusu kredilerin, Federal Meclis tarafından ihtiyaten bir kenara ayrılmasının kararlaştırdığını hatırlatarak, paranın İklim ve Dönüşüm Fonu'na aktarılmasının Anayasa'ya aykırı olduğuna karar verdi.
Gölge bütçelerin sonu
Federal Anayasa Mahkemesi böylece, uzun yıllardır uygulanan ve "gölge bütçe" olarak adlandırılan, "farklı havuzlardaki mali kaynakların, açık kapatmak için amaçları dışında kullanılması" geleneğine de son vermiş oldu. Angela Merkel döneminde de çok sayıda özel amaçlı fon mevcuttu ve gerektiğinde fonlar arası kaynak transferi yapılıyordu.
Bu fonlardan biri olan ve havuzunda yaklaşık 200 milyar euro bulunan Ekonomik İstikrar Fonu, uzun yıllar boyunca yine "gölge bütçe kaynağı" işlevi gördü. Son olarak Ukrayna savaşı nedeniyle artan enerji fiyatlarının karşılamak ve vatandaşların mali yükünü hafifletmek için yine bu fondan yaklaşık 45 milyar euro harcandı.
Ekonomik İstikrar Fonu'nun şimdi lağvedilmesi kararlaştırıldı. Şimdi elektrik ve doğal gaz sübvansiyonunda oluşan mali boşluğu telafi etmek amacıyla 2023 bütçesine ilave yapılmak zorunda. Söz konusu teşviklere 2024 yılında ise devam edilmeyecek.
Bütçe krizinin nasıl çözüleceğine dair koalisyon içinde farklı reçeteler ileri sürülüyor. FDP, öncelikle sosyal harcamaları kısmak ve iklim koruma projelerini ertelemek istiyor. Buna karşı çıkan SPD ve Yeşiller ise çözümü borç freninin 2024 ve 2025 yıllarında bir kez daha askıya alınmasında görüyor.
Borç freni nedir?
"Devletin sadece elde ettiği gelir kadar para harcayabileceğine" dair Federal Anayasa'da alan kurala "borç freni" adı veriliyor. Bu kural, 2014'ten 2019'a kadar sorunsuz işledi ve denk bütçe sağlandı.
Ancak önce korona pandemisi ve akabinde Şubat 2022'de patlak veren Ukrayna savaşı, tüm dengeleri altüst etti. Kriz dönemlerinde borç freni, belirli limitler dahilinde askıya alınabiliyor ve yeni borçlanmaya gidilebiliyor. Nitekim Federal Hükümet, 2020'den bu yana, üç haneli milyarları bulan yeni ek krediler aldı. Bu paranın büyük bölümü ise Ukrayna'ya akıyor.
"Almanya ön saflarda yer almalı"
Başbakan Scholz, Almanya'nın "daha önce hiç bu kadar yoğun ve çetin bir zorluklarla karşı karşıya olmadığını" savundu. Ukrayna'nın desteklenmesi ve enerji krizinin aşılmasında "hiçbir koşulda gevşeme olmamalı" diyen Scholz, aynı zamanda modern altyapı yatırımlarına devam edeceklerini vurgulayarak, şu gerçeği hatırlattı:
"ABD, Fransa, Çin ve Japonya gibi ülkeler, her alanda geleceğe büyük yatırımlar yapıyor. Bu da önümüzdeki yıllarda, değer yaratımlarının nerede gerçekleşeceğini belirleyecektir. Almanya'nın bu konuda ön saflarda yer almasını istiyorum."
Muhalafetten destek yok
Ana muhalefeti oluşturan Hristiyan Birlik partileri (CDU/CSU) ise daha fazla borçlanmayı reddediyor. "Anayasa'daki borç frenine bağlı kalacağız ve ulusal borcun giderek arttığı eski sosyal demokrat modele geri dönülmesine izin vermeyeceğiz" diyen CDU lideri Friedrich Merz, bunun Almanya'nın AB içindeki öncü rolü ve Avrupa para birliği açısından da oldukça önemli olduğunu belirtti:
"Çünkü Almanya'da barajlar yıkılırsa, Euro bölgesine dahil diğer ülkeler de bu yıkıntıların altında kalacaktır. Zira Almanya'nın bir rol model işlevi var."