Almanya’da aşırı sağın yeni stratejisi
28 Ocak 2011Avrupa’da sağ popülist partilerin güçlendiği gözlemleniyor. Hollanda, İsviçre, Avusturya gibi ülkelerde oylarını artıran bu partiler, İslam karşıtı sloganları ile dikkat çekiyor.
Almanya’da da Pro Almanya adını taşıyan sağ popülist hareket etkisini artırmaya çalışıyor. Berlin’de Pro Berlin adı altında faaliyet gösteren hareket, Berlin’de bu sonbaharda yapılacak olan eyalet seçimlerine katılmayı hedefliyor. Pro Berlin’in rakibi ise Hrıstiyan Demokrat Birlik (CDU) partisinden ayrılan Rene Stadtkewitz’in kurduğu Özgürlük Partisi. Bu partileri, aşırı sağcılardan hangi özellikler ayırıyor? Berlin’de bu partilerin ne kadar şansı var? Sosyal Demokrat Parti’ye yakınlığı ile bilinen Friedrich Ebert Vakfı’nda düzenlenen ”demokrasi, dünyaya açıklık ve hoşgörü için- ırkçılık ve dışlamaya karşı” adlı panelde bu sorulara yanıt arandı.
Değişen söylem
Düsseldorf Yüksek Okulu Neonazizm Araştırma Merkezi’nden Alexander Haeusler, aşırı sağcıların zaman içinde söylemlerini değiştirerek, sağ popülist olarak nitelendirilen sloganları kullandıklarını belirtiyor. "Almanya’da bir değişim gözleniyor; daha önce açıkça ifade edilen Yahudi düşmanlığından vazgeçilerek, din maskesi altında kültürel ırkçılık yapılıyor. Örneğin sloganlardan biri "Avrupa Hrıstiyanlarındır."
İslam karşıtı hareketler
Avrupa’da olduğu gibi Almanya’daki sağ popülist hareketler de ülkelerinde yaşayan Müslümanları hedef alıyor, İslam karşıtı söylemlerle dikkati çekiyorlar. Köln’de Diyanet İşleri Türk İslam Birliği’nin (DİTİB) yaptırdığı Merkez Camii’ne karşı düzenlediği gösterilerle adını duyuran sağ popülist hareket Pro Köln, 2007 yılından bu yana etkisini artırmaya çalışıyor. Pro Kuzey Ren Vestfalya adı ile eyalet düzeyinde ve Pro Almanya olarak ülke çapında örgütlenen hareket, Berlin’de de Pro Berlin adı altında faaliyet gösteriyor. Bu hareketler, sağ popülist Avusturya Özgürlükçü Partisi’nden (FPÖ) de destek alıyor. Hauesler, aşırı sağcı partilerin aksine ”Pro” hareketlerinin kendilerini demokratmış gibi göstermeye çalıştıklarını vurguluyor. ”Kendilerini vatandaşların oluşturduğu bir girişim, bir hareket gibi gösteriyorlar. Siyasi bir parti olarak değil, aktif olmak isteyen vatandaşların bir araya geldiği gruplar olarak örgütleniyorlar. Hedefleri yerel düzeyde korku yaratan konuları bulmak veya kışkırtmak. Bunu da dilekçeler, broşürler hazırlayarak, vatandaşlara yönelik anketler, halk oylaması düzenleyerek yapıyorlar.”
Türkiye karşıtı kampanya
Pro Berlin, bu yıl eylül ayında Berlin’de yapılacak olan eyalet seçimlerine katılmayı hedefliyor. İslam karşıtı hareket, Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğine de karşı çıkıyor. Pro Berlin, ”Türkiye’yi Avrupa Birliği’nde istemiyoruz” sloganı ile hazırladığı Alman Meclisi’ne hitaben yazılan dilekçeyi, yaklaşık bir buçuk milyon haneye dağıtmayı planlıyor.
Pro Berlin’in eyaletteki rakibi ise Hrıstiyan Demokrat Birlik (CDU) partisinden ayrılan Rene Stadtkewitz’in kurduğu sağ popülist Özgürlük partisi. Hollanda’da sağ popülist Özgürlük Partisi’nin lideri Geert Wilders ile yakın ilişkileri olan bu parti de İslam karşıtı ve göçmenlerin asimilasyonunu savunuyor.
Sağ popülistler seçimlerde
Peki eylül ayında yapılacak eyalet seçimlerinde Pro Berlin hareketinin ve Özgürlük partisinin ne kadar şansı var? Sosyal Demokrat Parti (SPD) Berlin Eyalet Milletvekili Raed Salih, Almanya Kendini Yok Ediyor kitabının yazarı Thilo Sarrazin’in başlattığı tartışmanın ardından, sağ popülistlerin oylarını artırmasından kaygı duyuyor. ”Thilo Sarrazin ile ilgili tartışmalardan sonra şu söyleniyordu; bunların ifade edilebilmesi gerekir. Şimdi bazı insanların aklına şunun gelmesinden kaygı duyuyorum; bunların seçilebilmesi gerekir.”
Sağ Popülizmi Durduralım Platformu Sözcüsü Dirk Stegemann ise seçimlere ilişkin tahminde bulunmak için henüz erken olduğunu söylüyor. Bu hareketlerin eyalet parlamentosuna girmeyi başaramayacağını tahmin eden Stegemann’a göre esas tehlike, sağ popülist görüşlerin yaygınlaşması... ”Buradaki esas sorun bu partilerin varlığı değil, esas mesele bunların arkasında yatan ideoloji ve strateji. Sarrazin tartışmaları ile bütün önyargılar su üstüne çıktı, bunun ifade özgürlüğü olduğu öne sürüldü, şu sıralar özellikle de sağ popülistler ve ırkçılar yeni bir ifade özgürlüğü diye bağırıyorlar. Yani esas sorun ele alınan konular, çünkü bu toplumda olumlu yankı buluyor.”
© Deutsche Welle Türkçe
Jülide Danışman / Berlin
Editör: Beklan Kulaksızoğlu