Almanya mülteci sınavını başardı mı?
28 Ağustos 20202015 yılında Avrupa yakın tarihinin en büyük mülteci göçüyle karşı karşıya kaldı. Suriyeliler, Afgan ve Iraklılar ülkelerindeki savaş ve çatışmalardan, Eritre ve Nijeryalılar siyasi krizlerden, Arnavutlar, Kosovalılar, Sırplar ve Makedonlar da ekonomik sebeplerle Batı Avrupa ülkelerine gelmeye başladı. O dönem Balkanlar ve Macaristan’da yaşanan insanlık dramı üzerine Almanya Dublin Anlaşması'nı Suriyeli sığınmacılar için geçici olarak devre dışı bıraktı. Bunun sonucunda 2015’te Almanya’ya 890 bin sığınmacı geldi. Bu, 1992 yılındaki Bosna Savaşı sonrasında yaşanan en büyük insan hareketliliği oldu.
31 Ağustos 2015’te kameraların karşısına geçen Almanya Başbakanı Angela Merkel, "Almanya güçlü bir ülke. Pek çok şeyi başardık. Bunu da başaracağız" diye konuştu. Merkel’in bu sözleri tarihe geçti. Bu kararı ile dünyanın farklı bölgeleri, yönetimleri, liderleri ve siyasi kesimlerinden büyük destek ve saygı gören Almanya Başbakanı Merkel, içeride ise hem partisi hem de diğer muhafazakar ve sağcı kesimlerin hedefi haline geldi. Mülteciler konusunda 2015’te verdiği bu karar ve yüz binlerce sığınmacıyı ülkeye kabul etmesi siyasi olarak en fazla hedef alınmasına yol açan neden oldu. Hatta kimilerine göre Merkel’in sonunun başlangıcının fitilini ateşledi.
Göç araştırmaları uzmanı, Hamburg Protestan Yüksek Okulu öğretim üyesi Dr. Yaşar Aydın, Merkel’in "Başaracağız" diyerek sığınmacılara kapıları kapatmamasının büyük bir insanlık trajedisini engellediğini söylüyor. DW Türkçe'ye konuşan Aydın, hataları ve eksikleri olmakla birlikte, Almanya’nın o dönem kısa sürede çok sayıda sığınmacıyı alma ve temel ihtiyaçlarını karşılamada başarılı olduğu, bu anlamda mültecilerle sınavda ilk etabı iyi tamamladığı görüşünde.
Almanya’da 1 milyon 800 bin sığınmacı var
2015 gibi 2016'da da Almanya’ya gelen sığınmacı sayısındaki artış sürdü. Almanya Federal Göç ve Mülteci Dairesi’nin rakamlarına göre, 2016 senesinde Almanya’ya 745 bin 545 sığınma başvurusu yapıldı. 2017 yılına gelindiğinde ise Balkan ülkelerinin sınırlarında aldığı sıkı önlemler ve Türkiye ile varılan mülteci mutabakatı sayesinde rakamların azaldığı dikkat çekiyor.
Almanya'da 2015 yılından bu yana 1 milyon 900 bin iltica başvurusu yapıldı. Aralık 2019 resmi rakamlarına göre 1 milyon 800 bin kayıtlı sığınmacı yaşıyor ve çoğu Suriye, Afganistan, Irak, İran ve Eritre’den geliyor. Almanya’da yaşayan yabancı sayısı 11 milyon 200 bin. Bu da toplam nüfusun yüzde 14’üne tekabül ediyor. Almanya’da yaşayan yabancıların yüzde 16’sı sığınmacı. Sığınmacıların bütün ülke nüfusuna oranı ise yüzde 2.
Almanya’daki sığınmacıların demografik yapısında çarpıcı olan çoğunun erkek olması. Sığınmacıların yüzde 62'sini erkekler, yüzde 38’ini kadınlar oluşturuyor. Bütün sığınmacılar arasında en büyük grup ise yüzde 42 ile 16-35 yaş arasındakiler. Onu yüzde 29 ile 35-65 yaş arasındakiler takip ediyor. Bütün sığınmacılardan yüzde 25’inin ise henüz çocuk yaşta, yani 16 yaşın altındakilerin oluşturduğu dikkat çekiyor ki bunlar arasında tek başına sığınmacı olarak gelenler de bulunuyor.
Eğitim seviyeleri Almanlara göre düşük
Almanya’daki her on sığınmacıdan biri hayatında hiç okula gitmemiş. Yüzde 14’ü ilkokul, yüzde 31’i de orta dereceli bir okulu bitirmiş. Yaklaşık dörtte biri bir üniversite, yüksek okul veya bir meslek eğitimi almış, yüzde 16’sının bir diploması var. Almanlarda ise bu oran yüzde 80. Almanya Federal Çalışma Ajansı’nın verilerine göre, büyük göç hareketliliğinin yaşandığı 2015/2016 yıllarında en çok sığınmacının geldiği ülkeler olan Afganistan, Eritre, Irak, İran, Nijerya, Pakistan, Somali ve Suriyelilerin Mayıs 2020 itibarı ile istihdam oranı yüzde 34. DW Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Federal Çalışma Ajansı, sığınmacıların istihdama katılımı konusundaki gelişmeden memnun olunduğunu belirtiyor.
İş Piyasası ve Mesleki Araştırmalar Enstitüsü’nün yürüttüğü bir proje ise 2013 ile 2018 yılları arasında Almanya’ya gelen sığınmacıların yüzde 49'nun, gelişinden beş yıl sonra iş sahibi olduğunu ortaya koyuyor. Bunların yaklaşık yüzde 55'inin kalifiye eleman olarak veya daha üst seviyedeki alanlarda istihdam edildiğine dikkat çekiliyor. İş Piyasası ve Mesleki Araştırmalar Enstitüsü’nün projesini yürüten Prof. Dr. Herbert Brücker, 1990’larda Bosna Savaşı nedeniyle gelen sığınmacılar ile karşılaştırıldığında Almanya’nın son yıllarda daha hazırlıklı olduğunu, daha çok uyum ve dil kursları ile sığınmacıların istihdama kazanılması yönüne başarı sağladığını belirtiyor ve ekliyor: "Bu sefer istihdam piyasasındaki koşullar ve ekonomideki eleman ihtiyacı da 90’lardan daha iyi çerçeve sağladı."
Gelir farkı zamanla azalıyor
Araştırmacı Brücker, son yıllarda gelen sığınmacıların kalifiye olduğunu ve geldiği ülkede de mesleki tecrübesi bulunduğunu belirtiyor. Aralarında sadece yüzde 25’inin Almanya’da bir okul veya mesleki eğitim kurumuna gidip diploma aldığını, çalışma hayatına atılınca da yeniden eğitime dönme kararının doğal olarak zorlaştığını söylüyor. Brücker, araştırmalarının şaşırtıcı bir şekilde, 2013’ten sonra gelen mültecilerin istihdamda olanlarının yüzde 55’inin kalifiye eleman olarak veya daha üst seviyede bir alanda çalıştığını ortaya koyduğunu söylüyor, oysa sadece yüzde 17'sinin bir yüksek okul diploması veya tamamlanmış bir meslek eğitimi olduğunu hatırlatıyor. Brücker, muhtemelen ülkesinde kalifiye eleman olarak çalışanların Almanya’da da yine kalifiye iş gücü olarak kendini ispat etmeyi başardığı yorumunu yapıyor.
İş Piyasası ve Mesleki Araştırmalar Enstitüsü’nün çalışmasına göre, sığınmacılar istihdama atıldıkları ilk dönem oldukça düşük maaş alıyor. Araştırmanın ortaya koyduğu örneklerde, mesela 2016 yılında ise bin 678 euro maaşla başlayan bir sığınmacının gelirinin 2018 yılında bin 863 euroya yükseldiğini tespit ettikleri belirtiliyor. İstihdama katılım rakamları görece olumlu olsa da yine aynı araştırma sığınmacıların Almanya’da doğmuş ve büyümüş bir meslektaşı ile karşılaştırıldığında onun maaşının ortalama yüzde 55’ini kazanabildiğini ortaya koyuyor. Almanya’da maaşlara zammın yaş ve kıdemle arttığı hesaba katılır ve sığınmacıların da yaş ortalamasının genç olduğu düşünülürse aradaki farkın zamanla azaldığının görüldüğü de araştırmada yer verilen bir diğer nokta. 18-25 yaş arası mülteci kökenlilerin yaşıtı Almanların kazandığının yüzde 74’ünü, alanında iki yıl meslek tecrübesi edinen bir sığınmacının yaşıtı bir Alman meslektaşının ortalama kazancının yüzde 79’una ulaştığı da belirtiliyor.
"Asıl entegrasyon yerleşikliğe geçince başlıyor"
Göç araştırmaları uzmanı Dr. Yaşar Aydın, zor koşullardan ve savaştan kaçıp gelmiş, yerinden yurdundan edilmenin travmasını yaşamış kişilerin yüzde 49 gibi bir oranda istihdama katılmasının başarı olduğu görüşünde. Diğer yandan entegrasyonun asıl yerleşikliğe geçişten sonra başladığını hatırlatan Aydın, iktisadi, sosyal ve siyasi açıdan talep ve beklentilerin de buna paralel olarak zamanla arttığını bildiriyor. Sığınmacıların yaş ortalamasının genç de olduğu düşünüldüğünde ileride toplumla ve resmi kurum ve yapılarla gerilimler yaşanmasının muhtemel olduğunu belirtiyor. Aydın, "Kurumsal veya bireysel ırkçılığın var olduğu da düşünüldüğünde bu tür gerilimlere hazırlıklı olmak gerek" diyor.
Elmas Topcu
© Deutsche Welle Türkçe