Almanlar da vize mağduru
13 Ocak 2013Avrupa Topluluğu Adalet Divanı bir Türk TIR şoförünün açtığı dava sonucu 2009 yılında 'iş için AB ülkelerine gidecek Türk vatandaşlarından vize talep edilmemesi' kararı almıştı. Avrupa Komisyonu ile yürütülen müzakerelerde ise en önemli pürüz geri kabul anlaşması. AB vize kolaylıkları için Türkiye’nin, Türkiye üzerinden Avrupa’ya kaçak giren göçmenleri geri kabul etmesini istiyor. Anlaşmayı imzalayıp paraf eden Türk tarafı ise yürürlüğe sokmak için AB’den somut adımlar bekliyor. Vize muafiyetine sıcak bakmayan ve vize kolaylıkları getirilmesini tercih eden Almanya’nın tutumu kilit önem taşıyor.
Avrupa’nın en büyük ekonomisi Almanya’da iş dünyası vize engellerinden bezmiş durumda. Vize başvurusu maliyetleri, bürokrasi, zaman kaybı ve yaşanan aksaklıklar nedeniyle ziyaretlerin iptal edilmek zorunda kalınması, iş bağlantılarını olumsuz etkiliyor.
Alman iş dünyasının Doğu Avrupa, Kafkaslar ve Orta Asya’daki çıkarlarını temsil eden Alman Ekonomisi Doğu Komisyonu’nun sözcülerinden Andreas Metz, hızla değişen dünyada eski kalıplara bağlı kalınmasını anlayamadıklarını belirtiyor. Metz, "Vize sistemi, 19’uncu yüzyıldan kalma birşey. Günümüzde artık dolaşımda güvenliği sağlayan çok farklı araçlar var. Biyometrik pasaportlar olsun, bilgisayar destekli veriler olsun... Bunlar daha fazla güvenlik sağlıyor ve seyahat trafiğini çok daha az engelliyorlar" şeklinde konuşuyor.
Muafiyet mi, kolaylık mı?
Seyahat özgürlüğü hükümet içinde de tartışma konusu. Liberal Hür Demokrat Parti’den Ekonomi Bakanı Philipp Rösler, İçişleri Bakanlığı’na vize uygulamalarının liberalleştirilmesine karşı direnişten vazgeçmesi çağrısında bulundu. Hrıstiyan Sosyal Birlik partili İçişleri Bakanı Hans-Peter Friedrich ise konuya güvenlik ve göçmen politikaları odaklı bakıyor ve vize muafiyeti yerine vize kolaylıkları getirilmesini istiyor.
Vize konusunda tartışmalar özellikle Türkler ve Ruslar’a odaklı. İçişleri Bakanlığı Rusya’ya vize muafiyetinin organize suçlar alanında suistimal edilebileceği endişesini dile getirirken, Rusya ve Türkiye'nin kaçak göçün en önemli kaynak ve transfer ülkeleri olduğuna dikkat çekiyor.
Alman Ekonomisi Doğu Komisyonu’ndan Andreas Metz ise Almanya’da vize konusunun hep suistimal varsayımıyla bağlantılı düşünülmesinden şikayetçi. Schengen bölgesindeki diğer ülkelerin vize konusunda çok daha cömert olduğunu belirten Metz, örneğin Rusya’nın St.Petersburg kentindeki Finlandiya konsolosluğunun her yıl Rus vatandaşlarına yaklaşık bir milyon vize verdiğini, Alman konsolosluğunun verdiği vize sayısının sadece 340 bin olduğunu kaydediyor.
'Sipariş kaybı yaşanıyor'
Metz, Almanya’nın katı vize politikasından iş dünyasının muzdarip olduğunu vurguluyor ve Doğu Komisyonu olarak 2011 yılında yaptıkları anketin sonuçlarına dikkat çekiyor:
"Rus partnerlerle iş yapan Alman şirketlerin yüzde 20'si, vize sorunları nedeniyle en az bir sipariş kaybetmiş. Seyahat edilemediği için ya da bir araya gelinemediği için işin yapılamadığı durumlar oluyor."
Alman hükümetinin vize uygulamalarını kolaylaştırma girişimi çerçevesinde 2011 yılından beri artık vize başvuruları doğrudan büyükelçilik ya da konsolosluklar yerine özel şirketlere de yapılabiliyor. Bekleme sürelerini kısaltmayı hedefleyen bu uygulama Türkiye’de eylül ayından beri yürürlükte. Ancak Alman iş dünyası bunu yeterli bulmuyor. Alman Ekonomisi Doğu Komisyonu, başvuruların internet üzerinden ya da doğrudan sınırda yapılabilmesi gibi pratik çözümlerden yana.
Vizenin getirdiği mali külfet de konunun önemli bir boyutu. Buna Rusya örneğini verien Metz "Sadece Almanya ile Rusya arasındaki mevcut vize zorunluluğunun yılda 160 milyon euroluk bürokratik masrafa neden olduğunu tahmin ediyoruz. Bunlar konsolosluğa gitmek, buradaki bekleme sürelerinde işten kaybedilen vakit, vize ücretleri gibi masraflardan kaynaklanıyor" açıklamasını yapıyor.
©Deutsche Welle Türkçe
Stephanie Höppner / Beklan Kulaksızoğlu
Editör: Banu Wöltje