1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Alman yatırımcılardan Erdoğan’a beş koşul

2 Ekim 2018

Cumhurbaşkanı Erdoğan’a “önce güven yeniden tesis edilmeli” mesajını veren Alman yatırımcılar, Türkiye ile ekonomik işbirliğinin güçlendirilmesi için beklentilerini beş maddede iletti.

https://p.dw.com/p/35qkf
Berlin Flaggen Deutschland Türkei vor Kanzleramt
Fotoğraf: Getty Images/AFP/T. Schwarz

Almanya'nın iş dünyası temsilcileri, Türkiye'ye yatırımların artırılması çağrısı yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, "güvenimizi yeniden kazanın” mesajını verdi ve Alman yatırımcıların endişelerinin giderilmesi için "hukuk devletinin yeniden tesisinin” ön koşul olduğunu iletti.

Ekonomik krizle mücadele eden Erdoğan, Avrupa'nın en önemli ekonomik gücü, Türkiye'nin de en önemli dış ticaret ortağının ekonomik desteğini almak umuduyla gerçekleştirdiği Almanya ziyareti sırasında en kritik görüşmelerinden birini Alman ekonomi dünyasının temsilcileriyle yaptı.

5 kritik mesaj

DW Türkçe'nin edindiği bilgilere göre Türkiye'de yatırımları bulunan Alman ekonomisinin devleri Cuma günü Berlin'de bir araya geldikleri Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, Türkiye'deki yatırımlarına büyük önem atfettiklerini, Türkiye'den çıkmak istemediklerini ancak ekonomik işbirliğinin sürmesi ve artması için öncelikle Alman iş dünyasının güveninin yeniden kazanılması gerektiğini iletti.

Toplantıya katılan Alman iş dünyası yetkilileri, Türkiye ekonomisindeki olumsuz gidişattan duyulan endişelere dikkat çekildiğini aktardı, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a güvenin yeniden tesisini sağlayacak şu beş maddenin iletildiğini kaydetti: Hukuk güvenliği güçlendirilmeli, demokratik kurumlar işler hale getirilmeli, merkez bankasının bağımsızlığı sağlanmalı, Türk hükümeti Gümrük Birliği kurallarına bağlı kalmalı ve yeni yatırımlar için çerçeve koşullar iyileştirilmeli.

"Ön koşul hukuk devleti”

Erdoğan ile yuvarlak masa toplantısını DW Türkçe'ye değerlendiren Alman Bankalar Birliği (BdB) Genel Müdürü Andreas Krautscheid, "görüşme nesnel ve yapıcı geçti” dedi.

"Görüşmede güvenin yeniden inşası için ön koşulun hukuk devletine dönülmesi olduğunun altı çizildi” diyen BdB Yönetim Kurulu Üyesi Krautscheid, özellikle Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası'nın (TCMB) bağımsızlığının güçlendirilmesi gerektiğine vurgu yaptı.

Krautscheid, "Merkez bankalarının en önemli sermayesi, istikrar yönelimli para politikasına duyulan güvendir. Almanya'daki özel bankalar Türk hükümetinden, Türkiye Merkez Bankası'nın bağımsızlığı ve mali istikrar yönelimiyle ilgili olarak güven artıcı sinyaller bekliyor” diye konuştu.

Lira krizi sürecinde Türk vatandaşlarının Türkiye'deki paralarını çekerek Almanya'da yeniden yapılandırdıkları yönünde emareler olduğuna dikkat çeken Krautscheid, "Oysa bunlar Türkiye'de yatırımlar için gerekli. İşte bu bağlamda da Türk hükümetinin güveni yeniden tesis etmesi çok önemli” dedi.

Demokratik kurumlara vurgu

Alman Sanayi Birliği'nin (BDI) Başkanı Dieter Kempf ise "yatırımcıların güvenini yeniden kazanmada işleyen demokratik kurumlar önemli bir kıstastır” tespitini aktardı, "İstikrarlı bir Türkiye bizim için önemli. Ekonomi politikalarında yapılacak reformlar kadar hukuk devletine dönüşün ve basın özgürlüğünün sağlanması bir zorunluluk” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan dün TBMM'de yaptığı konuşmada, "Kimseden para talep etmiyoruz. Tüm çabamız uluslararası sermayenin ülkemizde yatırım yapmasını sağlamak. Bunun için gereken her türlü desteği ve güvenceyi veriyoruz” sözlerini kaydetti. Ancak sözlü güvencelerin yeterli olmadığına dikkat çeken Alman yatırımcılar artık Türk hükümetinin somut adımlar atmasını istiyor.

"Somut adım” beklentisi

Berlin'deki yuvarlak masa toplantısına katılan TÜSİAD'ın Berlin Direktörü Alper Üçok, "Alman iş dünyası artık sözlere değil, atılan somut adımlara bakıyor. Hukuk devleti, hukukun üstünlüğü, demokratikleşme, normalleşme alanında icraat bekleniyor” dedi.

Türk ve Alman hükümetlerinde siyasi normalleşme sağlanması konusunda ortak irade olduğuna dikkat çeken Üçok, "Bu normalleşmenin en iyi de ekonomik ilişkiler üzerinden başlatılabileceği düşüncesi var. Çünkü Türkiye ile Almanya arasındaki sıkıntılı dönemde en az hasar gören ekonomik ilişkiler oldu” diye konuştu.

"Sorunlar çözümlenmeli”

Alman yatırımcılar son dönemdeki gelişmeler nedeniyle artan bir güvensizlik hissetse de Türkiye'yi büyük potansiyele sahip önemli bir pazar olarak görüyor. Türkiye'de faaliyet gösteren 7 bini aşkın Alman şirketi, 120 bin kişiye istihdam sağlıyor ve bu şirketler Alman ve Türk hükümetleri arasında siyasi gerilimin geride bırakılmasını istiyor.

Alman Sanayi ve Ticaret Odaları Birliği (DIHK) Başkanı Eric Schweitzer siyasi gerilime rağmen iki taraf arasında diyaloğun güçlendirilmesini arzu ettiklerini kaydetti ve tüm sorunların karşılıklı saygı çerçevesinde çözümlenmesi gerektiğini vurguladı.

Ancak hem Köln'deki DİTİB camisi açılış töreninin Alman siyasetinde yol açtığı tepki, hem de Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier'in Erdoğan için verdiği akşam yemeğine damgasını vuran sert sitemler, görüş ayrılıklarının sürdüğünü gözler önüne seriyor. Berlin'deki siyasi kulislerde, Erdoğan'ın Türk-Alman ilişkilerinde yeni bir sayfa açılması umuduyla gerçekleştirdiği ziyaretin beklenen sonucu veremediği görüşü öne çıkıyor.

Diyalog sürdürülmeli

DW Türkçe'ye konuşan Türk-Alman Ticaret ve Sanayi Odası (TD-IHK) Yönetim Kurulu üyesi Bahattin Kaya, "Sayın Erdoğan Almanya ile ilişkileri normalleştirmek ve yeniden AB'ye yakınlaşmak isterken Cumhurbaşkanı Steinmeier'in demokrasi eleştirilerine verdiği cevaplar ve üslubu bu amaca ne yazık ki hiç de hizmet etmedi. Ben yemekteydim, o gerginliği hissettim” diye konuştu.

Tüm sıkıntılara rağmen diyaloğun sürdürülmesi gerektiğine vurgu yapan Kaya, "Ancak gerçek şu: Türkiye'nin yeniden yabancı yatırımcılar için çekim merkezi olabilmesi Türkiye'nin yeniden siyasi ve hukuki güveni tesis edebilmesine bağlı” dedi.

Alman Ekonomi Bakanı Peter Altmaier'in ay sonunda büyük bir heyet eşliğinde yapacağı Türkiye ziyaretinin büyük önem taşıdığına dikkat çeken Kaya, bu ziyarette sadece ekonomiye odaklanılacağı için çok daha somut adımlar atılmasının mümkün olduğunu kaydetti.

Değer Akal / Berlin

© Deutsche Welle Türkçe