Alman hükümetinde Böhmermann baskısı
12 Nisan 2016Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la ilgili içinde ağır ifadeler olan alaycı şiiri Almanya hükümetinin başına diplomatik kriz açtı. Hükümetin Türkiye'nin talebi üzerine Alman televizyonu ZDF'in moderatörü Jan Böhmermann hakkında ceza davası açılıp açılmamasına karar vermesi gerekiyor. Mainz Savcılığında Erdoğan'ın kişisel suç duyurusunun yanı sıra "yabancı devlet adamına hakaret" suçlamasıyla ilgili bir inceleme de yürütülüyor. Alman ceza yasasının 103'üncü maddesinden dava açılması da hükümetin onayına bağlı.
Böhmermann, 31 Mart'taki programında kendisinin de ‘hakaret eleştirisi' adını verdiği ve Cumhurbaşkanı Erdoğan hakkında içinde küfürlü ifadeler olan bir şiir okumuştu. Şiiri okumadan önce de böyle bir şeyin Almanya'da yasak olduğunu da söylemişti. Bu olayın bir de öncesi var. Başka bir televizyon kanalında Türkiye'deki insan haklarının konu edildiği bir hiciv programı nedeniyle Almanya'nın Ankara Büyükelçisi Dışişleri Bakanlığı'na çağrılmıştı. Böhmermann'ın amacı kendi ifadesiyle "Almanya'da mizah sınırının ne zaman aşılmış olacağını Erdoğan'a göstermek" istemişti.
Soruşturmanın akıbeti Alman hükümetinin kararına bağlı
Şiir Almanya Başbakanı Angela Merkel'i de kızdırdı. Türkiye, Avrupa yönündeki mülteci akınının yavaşlatılmasında önemli bir ortak sayılıyor. Başbakan Merkel şiiri 'bilinçli olarak incitici bir metin' olarak tanımladı. Ancak Merkel bu yüzeysel ifadeyle Erdoğan'ı yumuşatmak istese de amacına ulaşamadı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Böhmermann hakkında Alman savcılığına suç duyurusunda bulundu.
Hukuk devletinde bu konulara yargı bakar. Ancak konunun siyasi özelliği de var. Alman Ceza Kanunu'nun 103'üncü maddesi, ‘yabancı devlet adamlarını hakaret etmenin suç olduğu ve üç yıla kadar hapis cezasını gerektirebileceğini' öngörüyor. Savcılığın cezai soruşturma başlatabilmesi için Alman hükümetinin onayı gerekiyor.
Basın özgürlüğü tartışması
Bu aşamada siyasetin devreye girmesi görüş ayrılıkları yaratıyor. Siyasi otorite şantaja muhatap olup basın özgürlüğünü mü kısıtlıyor?
Springen medya grubunun başkanı Matthias Döpfner, şiirin ‘sanat eseri' olduğunu ve ‘amacının tahkir edeci niteliğinde yattığını' dile getirdi. Döpfner, Welt am Sonntag gazetesinde yayınlanan açık mektubunda Merkel hükümetini Erdoğan'a reveransta bulunmakla suçladı. Tarihçi Hubertus Knnabe ise Handelsblatt gazetesine yaptığı açıklamada, ‘hükümetin mizahçılar hakkında cezai soruşturma açılmasına önayak olmasını ya da teşvik etmesini son derece sakıncalı bulduğunu ve böyle bir şeyin ancak diktatörlüklerde ve diktatörlüğe dönüşme yolundaki devletlerde olabileceğini' görüşünü dile getirdi.
Farklı görüşler
Konu hakkında siyasiler ve medya temsilcileri arasında zıt görüşler dile getiriliyor. Aynı zamanda dijital çağda televizyonun gelişmesine verdiği emekten dolayı Böhmermann'ı ödüllendiren halk eğitim merkezleri birliğinin başkanı da olan Saarland Eyaleti Başbakanı Annegret Kramp-Karrenbauer, şiirin ‘zevk sınırlarını ihlal etmekle birlikte Böhmermann'ın medya dünyasının açık, cesur ve rahat hale gelmesine katkıda bulunduğunu' söyledi.
Alman Hristiyan Demokrat Birlik partisinin iç politika sözcüsü Ansgar Heveling de ‘soğukkanlılık' tavsiye ediyor. Heveling Deutschlandfunk radyosuna verdiği demeçte, Başbakan Merkel'in ikilem içinde olduğunu ancak hükümetin cezai soruşturma açılmasına izin vermesinin Böhmermann'ın cezalandırılacağı anlamına gelmediğini söyledi. Hevelin, mahkemelerin bu gibi konularda fikir özgürlüğünden yana ağırlık koyduğunu da hatırlattı.
Alman Gazeteciler Birliği Başkanı Frank Überall ise ‘hicvetme özgürlüğünün diplomatik mülahazalar sebebiyle kısıtlanmasına karşı olduğunu, ancak Böhmermann hakkında soruşturma açılmasını normal karşıladığını söyledi. Überall, Böhmermann'ın ‘Türkiye'nin provokasyonuna ondan daha az olmayan duyarsızlıkla karşılık verdiğini' sözlerine ekledi.
İran Şahı üstelememişti
İran Şahı'nın 1967 yılındaki Almanya ziyareti sırasında protestocuların açtığı "İran temerküz kampıdır" yazılı pankart Şah'ın öfkesini çekmiş, anca hükümetin ısrarları ve soruşturma açılması durumunda İran'daki durumun da incelenmesinin gerekeceği şeklindeki hatırlatması üzerine Şah, suç duyurusunda bulunmaktan vazgeçmişti.
Almanya hükümet sözcüsü Steffen Seibert de haftalık basın toplantısında mülteci sorununun çözümünün hükümetin Böhmermann hakkında alacağı karara bağlı olmadığına dikkat çekti. Seibert, ‘anayasanın temel değerlerinin pazarlık konusu edilemeyeceğini' de ifade etti.
Ancak Türkiye'nin baskısının azalacağı sanılmıyor. Cumhurbaşkanlığı sözcüsü İbrahim Kalın, 'hakaret ve kabalık dolu saldırıların fikir ve basın özgürlüğüyle mazur gösterilemeyeceğini ve hakaretin bütün dünyada suç sayıldığını' söyledi. Kalın, Almanya hükümetinin bu konuda atacağı adımları dikkatle izleyeceklerini de sözlerine ekledi. Nitekim Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Almanya'daki avukatları kanalıyla Mainz savcılığına Böhmermann hakkında suç duyurusunda bulunması da Ankara'nın ‘hakaretli eleştirinin' peşini bırakmayacağına işaret ediyor.
© Deutsche Welle Türkçe
Christoph Hasselbach