Alman ekonomisinde 2009 korkusu
18 Kasım 2008İlk itiraf Opel’den geldi ve şirket bir milyar euroluk ödeme yükümlülüğüne devletin kefil olmaması durumunda iflas edeceğini duyurdu. Opel, sahibi General Motors'un batma noktasına gelmesinin kurbanı oldu. Bu tanınmış Alman markasının akıbeti, mali krizin yol açtığı şok dalgalarının Almanya’yı resesyona sürüklediğinin kanıtı sayılıyor.
Dünya ihracat şampiyonu Almanya’nın ekonomisi küçülüyor. İlk kurbanı ekonominin omurgası sayılan otomotivcilik verdi. Mali kriz, bu branştaki problemleri azdırdı. Otomotivden sonra sıra çelik sanayine geldi. Çünkü otomobil üretimiyle birlikte çelik talebi de geriliyor. Dünya çelik fiyatlarının da hızla düşüşe geçmesi sanayi sektörünün bu önemli branşını derinden yaraladı.
Yıllardır Almanya’nın ekonomik büyümesini destekleyen önemli bir diğer branş da çoktan krize sürüklendi. Bankaların kredi açmaktan çekinmesi şirketleri makine ve üretim tesislerine yatırım yapmaktan caydırıyor.
2009 kabus olabilir
Sanayi branşlarının konjonktürel gelişmesini inceleyen Münih’teki Ekonomik Araştırma Enstitüsü’nden Hans-Günther Vieweg 2009’un kâbus yılı olabileceği görüşünde:
“Yatırımlar periyodik devrelere göre yapılır. Bu bakımdan dünya ekonomisindeki durgunluk yatırım malları endüstrisini olumsuz etkileyecektir. Şirketler yüksek sipariş stoklarını önümüzdeki yıl içinde eritecek ve bu önemli branş 2009’da son derece kötü bir duruma düşecek. Önemli olan, konjonktür eğrisindeki periyodik düşüşün ne kadar süreceğidir.”
Makine endüstrisi zorda
Bu yıl yüzde beşlik üretim artışı bekleyen Alman makine endüstrisi 2009’u sıfır büyümeyle atlatmaya çoktan razı. Bu aynı zamanda, yarattığı ekonomik değerin yarısını ihracata borçlu olan Alman ekonomisinin yapısal problemlerini gözler önüne seriyor. İhracat şampiyonu Almanya, iyi dönemlerde global ekonomik büyümeden ortalamanın üzerinde kazançlı çıkıyor. Ama durgunlukta da kaybı yine ortalamanın üzerinde oluyor. Özel tüketim harcamalarının bu açığı kapatması mümkün değil. Enerji ve gıda maddesi fiyatlarının artması kadar işini kaybetme korkusu da tüketiciyi tutumlu olmaya zorluyor.
Ekonomist Vieweg yine de perakendecilik branşının krizden fazla etkilenmeyeceğini söylüyor.
“Bütün dünyada tüketim harcamaları gerilediği için perakendecilik zor durumda. Yıllardır yerinde sayan tüketim harcamaları perakendecinin işini daha zorlaştıracak. Ancak, sanayi sektörünün aksine konjonktürdeki düşüşe gecikmeli tepki göstermesi bakımından bu branşın krizden fazla etkileneceğini sanmıyorum.”
1992 kriziyle benzerlik
Durgunlukta mali kriz kadar konjonktürel dalgalanmanın da rol oynadığını belirten Alman ekonomi uzmanı Vieweg, içinde bulunduğumuz durumu 1990’ların başındaki gelişmeye benzetiyor.
“Büyük ekonomik gedik vereceğiz ama Alman şirketleri krize hazırlıklı ve kâr beklentilerini de zamanında düşürdüler. Oysa 1992 durgunluğunda, daralmanın geçici olduğu sanılmış ve krize bir yıl gecikmeyle tepki gösterilmişti. Bir çok şirketi iflasa sürükleyen 1992/93 yılındaki problemlerin bu resesyonda yaşanacağına ihtimal vermiyorum.”