Alman basınından özetler...
5 Ekim 2007Kuzey ve Güney Kore arasında 50 yılı aşkın bir süredir resmen devam eden ‘savaş hali’ iki Kore liderinin buluştuğu tarihi zirvede imzaladıkları anlaşmayla sona eriyor. Süddeutsche Zietung gazetesinin konuyla ilgili yorumu şöyle: “Çin, komünist Kuzey Kore’ye hiçbir karşılık beklemeden nafaka ödemeyi sürdürmüyor. Kuzey Kore ise beş parasız. Kim Jong İl sadece bu yüzden dolayı bile Güney’le uzlaşma yoluna gitmiş olabilir. Pirinç ve petrole ihtiyaçları var. Roh’yun ise tarihe geçmek için sadece birkaç ayı var. İki lider üzerindeki, özellikle de Kim’in üzerindeki baskı, onları boyundan büyük işlere girişmeye zorladı. Bu konuda özellikle Güney Kore, Asya’nın doğusunda ortak pazar oluşturma vizyonuyla başı çekiyor. İki ülkenin ekonomik füzyonu bölgedeki çoğu politikacıya göre ‘düşünülemeyecek bir şey’. Ancak Roh’un hakkı var. Güney ve Kuzey Kore ayrıca Japonya ve Çin de dahil olmak üzere, tüm bölge hala 20. yüzyıldaki trajik geçmişlerinden sıyrılamadı. Bu yüzden Asya’nın doğusundaki komşuluk ilişkilerinin geliştirilmesi ancak ekonomi vesilesiyle olabilir.”
Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesiyse, Kuzey Kore liderinin barışa gölge düşürebileceği görüşünde: “Güney Koreliler, Kuzey’deki hemşerileriyle iletişim halinde olabilmekten mutluluk duyacak ve bunun için her türlü fırsatı değerlendireceklerdir. Ayrıca imkan verildiği takdirde ekonomik işbirliği için elerinden gelen tüm çabayı harcayacaklardır. Tüm bu gayretler rejimi baskı altına sokar mı, bu henüz bilinmiyor. Kim Jong-il her halukarda bu durumu engellemeye çalışacaktır ve bu kontrollü açılımı kendi hakimiyetini daha da güçlendirmek için kullanmak isteyecektir. Zira kendisinin ‘kontrolü elden bırakmama isteği ve gayreti’hala sürüyor.”
Lübecker Nachrichten gazetesiyse Kuzey ve Güney’nin birleşme konusunda Almanya’yı örnek alması gerektiği görüşünde. Gazeteye göre, birleşmenin faturası çok ağır ve Güney Kore sadece kendine görev bildiği bir şeyi yerine getirmek için bu kadar büyük bir yükün altına girmemeli.
Almanya Başbakan Angela Merkel’in Afrika ziyareti, Braunschweiger Zeitung gazetesinde şöyle değerlendiriliyor: “Ülkelerin veya kıtaların nasıl yeni güçlere dönüşeceği, Asya’dan öğrenilebilir. Başbakan da, yaptığı ilk geniş kapsamlı Afrika ziyaretinde bunu öğrenmek istiyor. Bu da iyi bir niyet. Zira, biraz çekingen kalmak, güncel konuların da konuşulmasını sağlıyor. Afrika ülkelerinin harekete geçmesi gereken konulardan biri, insan hakları. Sömürgeci mirasın arkasında sığınmak artık geçerli olmamalı. İnsan haklarına saygı, Afrika için de bir zorunluluk.”
Otomotiv sektörünün önde gelen isimlerinden, Daimler, Chysler ile yollarını ayırdı. Dün Berlin’de yapılan genel kurul toplantısında, tröstün adının değiştirilerek Daimler Anonim Şirketi olmasına karar verildi. Berlin’de yayımlanan Tagesspiegel gazetesinde bu isim değişikliği şöyle yorumlanıyor: “Daimler mi, Benz mi? Gelecek mi, geçmiş mi? Merkezi Stuttgart’ta olan tröstün genel kurul toplantısında yönetim ile denetim kurulları arasındaki ayrılığın derin olduğu açıktı. Ama, Daimler-Chrysler’in adı artık Daimler. Böylelikle, Mercedes’in sembolü Amerikalı ortağı Chrysler olmadan daha parlak görünse de, firmanın kurucusu Carl Benz’in mirasının tehlikeye olduğunu düşünenler, bu ayrılıktan kaygılılar. Yeni ismi memniyetle karşılayanlar ise, geleceğe güvenle bakamıyor. Zira, Chrysler’den ayrılık milyarca dolara mal oldu. Ama neyse ki tröstün en önemli markası olan Mercedes’in satışları iyi gidiyor.”