Albayrak’ın 'rekabetçi TL' planı zorda
6 Kasım 2020Türkiye'de ABD Doları ve Euro, Türk Lirası (TL) karşısında her gün yeni bir rekor kırıyor. Euro kuru 10 TL’nin üzerine çıkarken, dolar kuru ise 8,45 seviyelerinden işlem görüyor.
Yılbaşından bu yana TL’nin dolar karşısında değer kaybı yüzde 42’yi aşarken, Euro karşısındaki değer kaybı ise yüzde 50’ye ulaştı. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın başını çektiği ekonomi yönetimi ise, TL’deki değer kaybının ihracatta avantaj yaratacağı görüşünde ısrarlı. Ancak Avrupa’nın en güçlü ekonomilerinde baş gösteren ikinci Covid-19 dalgası ve yüksek kur nedeni ile artan üretim maliyetleri, Türkiye'nin ihracatını zora sokabilir.
İhracat artışı kalıcı mı?
Türkiye’nin son 12 aylık ihracatına bakıldığında, 2020’ye iyi başlayan ihracat tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de Covid-19 salgını nedeni ile ağır darbe aldı. Türkiye’de karantina koşullarının en çok hissedildiği nisan ve mayıs aylarında ihracatta yaşanan kayıp yüzde 40’lar seviyesini gördü. 1 Haziran’da Türkiye’de ‘normalleşme’ sürecine geçiş ile beraber dış ticarette de toparlanma gözlendi. Özellikle en büyük ihracat pazarı olan Avrupa ülkelerinde talebin yeniden canlanmaya başlaması, Türkiye’nin ihracatına olumlu yansımaya başladı. Son olarak ekim ayında ihracat, 17,3 milyar dolar ile Cumhuriyet tarihinin en yüksek aylık ihracat rakamına ulaştı.
Avrupa’da kan kaybı sürüyor
Buna karşın Türkiye’nin ihracatında ilk 10’da yer alan dev Avrupa ekonomilerine ihracatta önemli düşüşler yaşandı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, Ocak-Ekim 2020 döneminde Türkiye’nin en büyük ticari partneri olan Almanya’ya ihracat geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 8,7 geriledi ve 11,3 milyar dolar oldu. Türkiye’nin ihracatında ikinci sırada yer alan Birleşik Krallık’a yapılan ihracat ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 10,9 düştü ve 7,5 milyar dolara geriledi. Bugünlerde pandemide ikinci dalga önlemlerini bir bir hayata geçiren diğer büyük Avrupa ekonomilerinden İtalya, Fransa ve İspanya’ya ihracatta ise kayıplar sırasıyla yüzde 22,8, yüzde 17,2 ve yüzde 24,2 olarak gerçekleşti.
Yeni kısıtlar yürürlükte
Son günlerde ise Türkiye'nin toplam ihracatında yüzde 50’nin üzerinde payı olan Avrupa ülkeleri, pandemide ikinci dalga dönemini yaşamaya başladı. Fransa ve İngiltere'de Aralık ayına kadar sokağa çıkma yasağı uygulamaya konurken, Almanya'da da bir dizi yeni kısıt ile sosyal ve ekonomik hayatta karantina dönemi tekrar başladı. İspanya ve İtalya'da da ikinci dalga önlemleri giderek artırılıyor. Bu gelişmeler, Türkiye’nin Avrupa’nın büyük ekonomilerine ihracatında önemli kayıplara neden olabilir.
Sipariş iptalleri yeniden gündemde
Özellikle pek çok ülkede mağazaların yeniden kapanmaya başlamasının, gıda dışı sektörlerde yapılan ihracatı olumsuz etkilemeye başladığı belirtiliyor. Örneğin ocak-ekim döneminde yaklaşık 14 milyar dolarlık ihracatı ile Türkiye ihracatının önde gelen sektörlerinden olan hazır giyim sektöründe, şimdiden Alman C&A ve İspanyol Indıteks gibi büyük firmaların siparişlerini iptal etmeye başladığı ifade ediliyor. Dolayısıyla Türkiye’nin ihracatında ilk sıralarda yer alan Avrupa ülkelerinin yeniden karantina ve pandemi kısıtlamalarına dönmesi, ihracatın yüksek kurlar ile yükselişe geçeceği beklentilerini de boşa çıkarabilir.
"TL’ye değer kaybettirerek sorun çözülmez"
DW Türkçe’ye konuşan Merkez Bankası (TCMB) eski Başekonomisti ve Bilkent Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Kara’ya göre, bu şartlarda kur artışının ihracata olumlu etkisi sınırlı kalacak. Kurlardaki yükselişin kısa vadede ihracatı öyle ya da böyle olumlu etkileyeceğini, en azından kar marjlarını önemli ölçüde artıracağını dile getiren Prof. Kara, "Fakat enflasyonu kontrol edemediğimiz sürece, belirsizlik de yüksekse orta ve uzun vadede ihracatçıların kazanımları kalıcı olmayacaktır. Bir süre sonra finansman maliyetlerindeki artış ve artan girdi maliyetleri rekabet avantajını azaltacaktır" diyor.
İhracatta kalıcı rekabet için tasarım gücü, ürün kalitesi, nitelikli işgücü ve verimlilik gerektiğini kaydeden Hakan Kara, "Verimlilik artışı sağlamadan, sadece paranıza değer kaybettirerek sorunu çözmeye çalışmak yüksek enflasyon, yoksulluk ve kalite düşüşü gibi sorunları beraberinde getirebilir" değerlendirmesinde bulunuyor. Kara, yüksek döviz kuru üzerinden ihracatta elde edilen kısa vadeli kazanımların bütünlükçü bir sanayi stratejisi ile desteklenmediği sürece sınırlı kalacağını vurguluyor.
"Kurdaki yükselişin ihracata faydası yok"
İhracatçılar da her geçen gün artan döviz kurlarını endişe ile izliyor. DW Türkçe’ye konuşan Akdeniz Mobilya, Kâğıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği (AKAMİB) Onursal Başkanı Bülent Aymen, ihracat dünyası olarak TL’deki değer kaybını sanıldığının aksine sevinçle değil, korkarak takip ettiklerini söylüyor.
Kurdaki istikrarsız yükselme ve düşmelerin dış ticareti olumlu değil olumsuz etkilediğini vurgulayan Bülent Aymen, şöyle konuşuyor: "Özellikle son dönemde kurdaki yükselişin ihracata, rekabetçi kur oluşturmaya bir faydası yok. Yüksek kurlar, ithal girdi ve enerji maliyetlerimizi çok yükseltiyor. Kurların enflasyon üzerindeki baskısı nedeniyle, yerli girdi maliyetlerimiz de yükseliyor. Bu şekilde rekabetçi olamayız. Kesinlikle kurda bir istikrar olması lazım."
"Orta ve uzun vadede olumsuz olacak"
Avrupa ülkelerindeki ikinci dalga sürecinin ihracatta nisan ve mayıs aylarında yaşanan çapta bir küçülmeye neden olmayacağını belirten İstanbul Kimyevi Maddeleri ve Mamülleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) Başkan Yardımcısı Murat Akyüz de, kurlardaki yükselişin ise kısa vadede ‘olumlu’, orta ve uzun vadede ‘çok olumsuz’ sonuçları olacağı görüşünde.
DW Türkçe’ye konuşan Murat Akyüz, özellikle ambalaj ve hammadde maliyetlerinde yaşanan kur kaynaklı artışların ihracatçıları zora sokmaya başladığına işaret ediyor. Bu süreçte işçilik maliyetlerinde yaşanan düşüşlerin ise yılbaşından itibaren ortadan kalkmaya başlayacağına dikkat çeken Akyüz, "Yılsonundan itibaren dövizdeki artış enflasyona yansıyacak. Bu da işsizlik maliyetlerini yukarı çekecek. Bu nedenlerden dolayı şu anda ihracatta gözlenen bir miktar artışın kısa vadeli olacağını düşünüyorum" değerlendirmesinde bulunuyor.
Albayrak: Dövize müdahale olmayacak
Tüm bu gelişmelere rağmen, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak liderliğindeki ekonomi yönetimi, ihracatta daha rekabetçi olmak için TL’nin değerinin tarihi düşük seviyelerde kalması gerektiğinde ısrarlı. Bakan Albayrak, eylül ayı sonunda gerçekleştirilen Yeni Ekonomi Programı (YEP) sunumundan sonra gazetecilere, "Kur benim için hiç önemli değil, hiç oraya bakmıyorum. Kur artık bizim elimizde" açıklaması yapmıştı. Geçtiğimiz günlerde de AKP milletvekillerine ekonomi konusunda brifing veren Albayrak, medyaya yansıyan kulislere göre milletvekillerine "Olağanüstü bir gelişme olmadıkça, dövize müdahale olmayacak" dedi.
Aram Ekin Duran
© Deutsche Welle Türkçe