“AKP’nin iddiaları seçim hukukuyla bağdaşmıyor”
17 Nisan 201931 Mart seçimini ‘tarihin en şaibeli seçimi’ olarak niteleyen Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP), İstanbul’da ‘organize usulsüzlük’ olduğu düşüncesinden yola çıkarak seçimin iptali ve yenilenmesi isteğiyle Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) olağanüstü itiraz dilekçesini sundu.
AKP’nin 44 sayfalık itiraz dilekçesinde “sandık sonuç tutanakları ile oy sayım döküm cetvellerinin düzenlenmesi, oyların sandık sonuç tutanaklarına geçirilmesi sırasında usulsüzlük yapıldığı, yasaya aykırı sandık başkan ve üyesi atandığı, tutuklu-hükümlü ya da ölülere oy kullandırıldığı, mükerrer seçmenlerin oy kullanıp kullanmadığının saptanamadığı, oy torbalarından çıkmayan kayıp seçmen listeleri olduğu” iddiaları öne çıktı.
Peki AKP'nin dilekçesinde "Tüm bu hata ve usulsüzlükler sehven ve münferiden değil, bilakis kasten ve organize şekilde yapılmıştır” dediği iddialar hukukla ne kadar bağdaşıyor.
"AKP kendini suçluyor”
AKP’nin dilekçesiyle ilgili YSK’da yapılan ilk değerlendirmelerde, YSK’nın daha önceki kararları ile 31 Mart seçimi için alınan kararlar ortaya kondu.
DW Türkçe’ye bilgi veren YSK yetkilileri, bugüne kadar 298 sayılı seçim kanununda belirtilen oy kullanamayacak ya da seçmen olamayacak kişilerin seçim sonuçlarını etkileyecek sayıda oy kullanmaları ve bu sayının seçim sonucundan fazla olması dışında YSK’nın seçime müdahale ederek seçim iptal kararı vermediğini belirtiyor. Bu kişilerin ‘silah atındaki erler ve erbaşlar, askeri öğrenciler, hükümlüler, kısıtlılar ve kamu hizmetlerinden yasaklılar’ olduğunu hatırlatan aynı yetkililer “YSK tarihinde ilk kez bu seçimde tutuklular ve taksirlik suçlardan hükümlülerin oy kullanmaları yasaklanmıştı” hatırlatması yapıyor.
Yargıçlar Sendikası eski Başkanı Mustafa Karadağ DW Türkçe’ye AKP’nin bu yasak kararından yola çıkarak cezaevi listesinde yer alan kimi kişilerin, kendi adreslerindeki seçmen listelerinde de isimlerinin yer aldığını öne sürdüğünü belirtiyor.
Karadağ, “AKP, bu iddiasıyla Adalet Bakanlığı ve YSK Seçmen Kütüğü Genel Müdürlüğü’nü suçluyor. Öyle ki, cezaevi seçmen listeleri, siyasi partilerle paylaşılmaz ve itiraz hakkı yoktur. YSK, seçim takvimine göre 28 Mart 2019’da Adalet Bakanlığı verileriyle tüm cezaevi seçmen listelerini yeniledi. Cezaevi seçmen listeleri Adalet Bakanlığı tarafından verilen listedir” diyor.
AKP'nin sandık kurullarına kamu görevlisi dışındaki kişilerin atandığı iddiasını da sorgulayan Karadağ, “Tüm sandık kurullarında AKP’liler, MHP’liler vardı. Kurulun nasıl oluştuğunu bilmiyorlar mıydı. Neden, seçim takvimine göre zamanında itiraz etmediler” diye soruyor. Karadağ, “Seçim hukuku adım adım ve kesinleşen hiçbir konu tartışılmaz” diyor ve “AKP’nin ortaya koyduğu iddiaların hiçbirisi seçmenin özgür iradesinin sandığa yansımasıyla ilgili değil. Hiçbiri seçim hukukuyla bağdaşmıyor. YSK; bu dayanaksız iddialarla vakit kaybetmemeli ve 31 Mart seçimlerin sonuca bağlamalıdır” çıkışında bulunuyor.
“YSK hukuksuzluğa izin vermemeli”
Anayasa hukukçusu Prof. Ergun Özbudun da, AKP’nin iddialarının “hukuki çerçevesinin olmadığı” görüşünde. Özbudun DW Türkçe’ye "Hem de hiçbir iddianın hukuki çerçevesi yok” derken, YSK’nın 31 Mart öncesinde bir seçim takvimi açıkladığını, seçmen listelerinin askıya çıktığını ve itirazlar için tüm taraflara zaman verildiğini hatırlatıyor. Özbudun, "AKP’nin yaptığı itirazlar için zaman çoktan geçmiştir. Olağanüstü itiraz, seçim günü seçmenin iradesinin sandığa yansımasını engellemiş olayları, durumları kapsar. AKP, seçim gününü değil de, öncesini sorguluyor ama bu sorgulamanın seçim hukukunda yeri yoktur” diyor.
YSK’nın 2014’de Iğdır’daki seçim için verdiği karara gönderme yapan Özbudun, “YSK, o kararında seçmen kütüklerinde hatalar olabileceği ancak bu hataların seçim sonucunu etkilemeyeceğini söylemişti” hatırlatması yapıyor. Özbudun, “Türkiye’de bugün herkes hukuk çerçevesinden olaylara bakmakta zorlanıyor ama YSK’nın AKP’nin iddialarından yola çıkarak büyük bir hukuksuzluğa izin vereceğini sanmıyorum. AKP’nin itirazının reddedileceğini düşünüyorum. Türkiye, zaman kaybetmemeli ve seçim sonuçları neticelendirilmelidir” değerlendirmesinde bulunuyor.
Hilal Köylü / Ankara
©Deutsche Welle Türkçe