1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

AİHM: Osman Kavala derhal serbest bırakılsın

10 Aralık 2019

Osman Kavala’nın “siyasi nedenlerle” ve “insan hakları savunucularını susturmak” amacıyla tutuklandığı sonucuna varan AİHM, Ankara’ya Kavala’nın “derhal serbest bırakılması” çağrısında bulundu.

https://p.dw.com/p/3UXkr
Osman Kavala 1 Kasım 2017'de gözaltına alınmıştı
Osman Kavala 1 Kasım 2017'de gözaltına alınmıştıFotoğraf: picture-alliance/AA/D. Aydemir

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) iki yıldan uzun süredir cezaevinde bulunan Osman Kavala tarafından açılan davada kararını açıkladı. AİHM, Osman Kavala hakkındaki suçlamaları kanıtlayamayan Türk hükümetine Kavala’nın “derhal serbest bırakılması” çağrısında bulundu.

AİHM tarafından bugün açıklanan kararda, Türk hükümetinin, Gezi Parkı davasının tek tutuklu sanığı konumundaki Osman Kavala’nın “yakalanması ve tutuklanmasının tarafsız bir değerlendirme temelinde makul şüpheye dayandığını gösteremediği” belirtildi. Kavala gözaltına alındıktan ve gözaltı süresinin uzatıldığı dönemlerde suç dosyasına eklenen belgelerin hakkındaki gözaltı ve gözaltı süresini uzatma kararlarını meşru kılıcı nitelikte olmadığını not eden AİHM, bu gerekçelerden ötürü Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) özgürlük ve güvenlik hakkıyla ilgili 5’inci maddesinin 1’inci bendinin ihlal edildiğine hükmetti.

AİHM, Osman Kavala’nın Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) yaptığı bireysel başvurunun AİHS kriterleriyle uyuşmadığı sonucuna vardı. Hukuksal planda öncü rol oynadığını not ettiği AYM’nin Kavala davasında bireyin özgürlük ve emniyet hakkını yeterince dikkate almadığına kanaat getirdi. Mahkeme böylelikle ilk defa net bir dille AYM’nin bireysel başvurular için etkin iç yolu kimliğini sorgulayabileceği mesajı vermiş oldu.

“Siyasi gerekçeyle tutuklandı”

Strasbourg Mahkemesi, Kavala’nın “siyasi nedenlerle” ve "insan hakları savunucularını susturmak” amacıyla tutuklanıp yargılandığı sonucuna da vardı. Gezi Parkı eylemleri ve 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili soruşturma yürütülmesinin meşru olduğunu belirtmekle birlikte, Kavala’ya sorgusu sırasında bu olaylarla bağlantılı olmayan sorular yöneltildiğine işaret etti. Kavala’yla ilgili iddianamede sanığın Gezi Parkı olaylarındaki suçluluğunu kanıtlayan somut veriler olmadığını  belirten AİHM, davacının, Türkiye’nin de üyeleri arasında yer aldığı Avrupa Konseyi organları ve uluslararası kurumlarla yasal çerçevede gerçekleşen işbirliğine vurguda bulundu.

Kavala’nın Gezi olaylarından dört yıl, darbe girişiminden de bir yıl sonra tutuklandığına işaret edilen kararda, iddianamenin "Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kasım ve Aralık 2018’de yaptığı iki konuşmada Kavala’ya atıfta bulunmasının ardından geldiği” not edildi. Mahkeme bu tespitler temelinde, Kavala’nın tutuklanmasının “siyasi hedefli” olduğu ve kendisini "insan hakları savunucusu olarak susturmayı” amaçladığı sonucuna vardı.

Kararın bu bölümünde, başta Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri olmak üzere davaya müdahil olan kurum ve kuruluşların “Kavala’nın tutukluluğu Türkiye’de insan hakları savunucularına yönelik geniş bir kampanyanın ürünü” tezine de destek verildi.

Mahkeme bu kapsamda AİHS’nin, haklara getirilecek kısıtlanmaların sınırlandırılmasını düzenleyen 18’inci maddesinin ihlalinde karar kıldı.

Saadet Yüksel 18’inci maddenin ihlal kararına karşı çıktı

Kararın 5’inci maddenin ihlaliyle ilgili bölümleri yedi yargıçlı dairede oy birliğiyle alınırken, 18’inci maddeyle ilgili ihlal kararı bire karşı altı oyla alındı. Bu maddeyle ilgili ihlal kararına sadece Türk yargıç Saadet Yüksel karşı çıktı. Yüksel, karara ek kısmi muhalif görüşünde, Kavala hakkındaki yakalama ve gözaltı kararlarının kendisini “bir insan hakkı savunucusu olarak susturma hedefli” olduğu görüşüne katılmadığını belirtti. Kavala’nın Gezi olaylarındaki rolüne değinen Yüksel, “aktivist olmanın dokunulmazlık güvencesi anlamına gelmediğini ve bu davanın Türkiye'de insan hakları savunucuları ve sivil toplum üzerinde son yıllardaki baskının göstergesi olduğuna dair hiçbir ikna edici kanıt ve somut delil gösterilemediğini” savundu.

AİHM, daha önce de Selahattin Demirtaş davasında benzer bir karar almış ve HDP eski eş başkanının serbest bırakılmasına hükmetmişti.

"Tutukluluğuna son verilsin

Osman Kavala dava başvurusunda maddi veya manevi tazminat talebinde bulundmadığından AİHM de bu konuda bir karar açıklamadı. Mahkeme buna karşılık, hükmettiği ihlal kararının ortadan kalkması için Kavala’nın tutukluluğuna son verilmesi ve derhal serberst bırakılmasını istedi. Mahkeme, Kavala’nın tutukluluk halinin devamının AİHS’nin 5’inci ve 18’inci maddelerinin ihlalinin de devamı anlamına geleceğini, bunun da AİHS’nin “kararların bağlayıcılığı ve infazı” ile ilgili 46’ncı maddesine aykırı olduğunu hatırlattı.

Söz konusu maddeye göre, AİHM tarafından hükmedilen kararı yerine getirmeyen bir devlet, kararların uygulanışının denetleyicisi olan Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tarafından AİHM’ye şikayet edilebiliyor.

Strasbourg'daki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
Strasbourg'daki Avrupa İnsan Hakları MahkemesiFotoğraf: DW/D. Dedović

Davanın geçmişi

Osman Kavala AİHM’e yaptığı dava başvurusunda hakkındaki geçici tutukluluk kararının ve bu kararın uzatılmasının AİHS’nin emniyet ve güvenlik haklarıyla ilgili 5’inci maddesine aykırı olduğunu savunmuş, "çıkarılan zorluklar” nedeniyle hakkındaki geçici tutukluluk ve tutukluluğun devamı kararlarına itiraz edememiş olması ve Anayasa Mahkemesi önündeki sürecin uzunluğunun AİHS’nin aynı maddesine aykırı olduğu tezini işlemişti. Kavala ayrıca hakkındaki tutukluluk kararının siyasi nedenlerden ötürü verildiğini, bu durumun AİHS’nin 18’inci maddesine aykırı olduğunu ileri sürdü. 

Anadolu Kültür Yönetim Kurulu Başkanı Osman Kavala, 18 Ekim 2017 tarihinde İstanbul’da gözaltına alınmış, 1 Kasım 2017 tarihinde çıkarıldığı İstanbul Nöbetçi Sulh Ceza Mahkemesi tarafından hakkında geçici tutuklama kararı çıkartılmıştı. Kavala’nın bu karara itirazı ve Anayasa Mahkemesi’ne yaptığı bireysel başvuru sonuç vermemişti. 

Kavala'ya yönelik suçlamalar

Soruşturmayı yürüten İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Örgütlü Suçlar Bürosu mahkemeye gönderdiği sevk yazısında Kavala’ya,  “Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Hükümetini ortadan kaldırmaya ve görevini yapmasını engellemeye yönelik bir ayaklanma olan ve tüm terör örgütlerinin aktif katıldığı Gezi olayları eylemlerinin yönetici ve organizatörü olmak” ve “15 Temmuz darbe girişimi ile ilgili 15-16 Temmuz 2016 tarihinde Büyükada Splendid Otel’de yapılan darbe teşebbüsü sürecinde darbenin organizatörlerinden olan Henri J. Barkey ile yabancı uyruklu kişi ve kişilerle olağanın ötesinde yoğun irtibat kurarak darbe teşebbüsüne katılmak suretiyle anayasal düzeni cebir şiddet yöntemleriyle değiştirmek” suçlamalarını yöneltmişti.

Kavala Grubu’nda yönetici olan Osman Kavala, İletişim Yayınları’nın kuruluşunda yer aldı, Türk-Polonya ve Türk-Yunan İş Konseyleri, Güneydoğu Avrupa Demokrasi Merkezi, TESEV, Açık Toplum Enstitüsü, Helsinki Yurttaşlar Derneği, Tarih Vakfı ve Diyarbakır Kültürevi gibi kuruluşların yönetiminde de görev yaptı.

Kayhan Karaca / Strasbourg

© Deutsche Welle Türkçe