AİHM'de Perinçek zaferi
17 Aralık 2013Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) İşçi Partisi lideri Doğu Perinçek tarafından İsviçre’ye karşı açılan “Ermeni soykırımı” davasında Perinçek’in ifade özgürlüğünün ihlâl edildiğine hükmetti. Doğu Perinçek ile davaya müdahil olan Türk hükümetinin tezlerine büyük ölçüde hak veren AİHM, İsviçre hükümetinin savlarının aksine 1915 olayları ile Yahudi soykırımının kıyaslanamayacağını belirtti.
Perinçek İsviçre’de “Ermeni soykırımı”nın inkârının cezalandırılması için yasal düzenlemelerin yapıldığı 2005 yılında bu ülkeye giderek Lausanne, Opfikon ve Köniz kentlerinde üç değişik toplantıya katılmış ve bu toplantılar sırasında Osmanlı İmparatorluğu döneminde Ermenilere soykırımı yapıldığı iddialarını “uluslararası yalan” olarak nitelemiş, İsviçre-Ermenistan derneği de bu ifadelerin “ırkçı ayrımcılık” kapsamına girdiği gerekçesiyle Perinçek’ten davacı olmuştu.
Yıllar süren dava
Davaya ilk aşamada bakan Lausanne Polis Mahkemesi, davacı tarafı haklı bulmuş ve Perinçek’i, günlüğü 100 İsviçre Frangı’ndan olmak üzere 90 gün tazminat cezasına mahkum etmişti. Mahkemenin gerekçeli kararında “Ermeni soykırımı”nın gerek İsviçre'de gerekse genel olarak kabul görmüş “tarihi bir olay” olduğu kaydedilmişti. Kararda, Avrupa Konseyi böyle bir soykırımı tanımamış olsa da tanımış gibi gösterilmişti. Perinçek’in Vaud Kanton Yargıtayı ve ardından İsviçre Federal Mahkemesi önündeki temyiz başvuruları da büyük ölçüde aynı gerekçe ve ifadelerle reddedilmişti. İsviçre yargısı önünde aradığını bulamayan Perinçek, davayı ifade özgürlüğünün ihlal edildiği teziyle 2008 yılında AİHM gündemine taşıdı. Türk hükümeti de 2010 yılından itibaren Perinçek’in yanında AİHM önünde davaya müdahil oldu.
İsviçre hükümeti AİHM önünde, Perinçek’in yargılanıp mahkum edilmesine gerekçe olarak, dünya genelinde 20'den fazla ulusal parlamentonun, Osmanlı İmparatorluğu’nda 1915-1917 yılları arasında meydana gelmiş tehcir ve katliamları soykırımlarla ilgili 1948 tarihli Birleşmiş Milletler Sözleşmesi çerçevesinde “soykırım” olarak tanıdıkları teziyle savunma yaptı. Bern hükümeti, uluslararası ceza hukuku literatürünün soykırımlarla ilgili bölümünde “Ermeni soykırımı”nın “klasikler” listesinde gösterildiği tezini de işledi. Perinçek’i “ırkçı ve milliyetçi” olarak tanımlayan İsviçre hükümeti, İşçi Partisi liderinin ifade özgürlüğünün engellenmediğini savundu.
“Tek inkâr eden ben değilim”
Doğu Perinçek, bu savunmaya, mahkemeye “Ermeni soykırımı” iddialarını reddeden tek kişinin kendisi olmadığını belirten uzun bir liste ve tez sunarak cevap verdi. Soykırımı kavramının 1948 sözleşmesiyle açıkça tanımlanmış uluslararası bir ceza olduğuna işaret eden Perinçek, Fransız Millet Meclisi tarafından “tarihle ilgili konular” hakkında 2008 yılında hazırlanan rapor ve Fransız Anayasa Konseyi’nin “Ermeni soykırımını inkar eden kişileri cezalandıran yasaların Fransız Anayasasına aykırı olduğuna” ilişkin kararlarını örnek gösterdi.
Türk hükümeti ise Perinçek’in 1915 yılında Osmanlı topraklarında tehcir ve katliamlar olduğunu inkâr etmediğine, uluslararası hukuk ve İsviçre hukuku bakımından soykırımı kavramının tanımlanmasına karşı çıktığına vurguda bulundu. Yahudi soykırımı gibi “açıkça ortaya çıkarılmış tarihi olaylar” ile 1915 olaylarının hukuki yönü üzerine tartışma yaşandığını hatırlatan Ankara, tarihçiler arasında devam etmekte olan tartışmalarda hakemlik yapma görevinin AİHM’ye ait olmadığı tezini savundu. Bugüne kadar hiçbir Avrupa Konseyi üyesi ülkede “Ermeni soykırımı inkârı” temelinde cezai mahkumiyet görülmediğini de not eden Türk hükümeti, İsviçre mahkemelerinin kullandıkları tezlerin aksine, Yahudi soykırımı ile 1915 olayları arasında kıyaslama yapılamayacağını kaydetti.
“İsviçre'de bile ortak tutum yok”
Perinçek ve Türk hükümetinin tezlerinin büyük bölümü AİHM’nin gerekçeli kararına da yansıdı. 1915 olaylarının tanımlanması konusunda İsviçre’de dahi müşterek bir tutum olmadığına dikkat çeken AİHM, İsviçre mahkemelerinin Perinçek’i yargılarken kullandıkları “1915 olaylarının soykırımı olduğu konusunda genel bir konsensüs var” ifadelerini muğlak buldu. Tarihi ve bilimsel araştırmalar hakkında bu tür ifadeler kullanılmasını “şüphe uyandırıcı” olarak niteleyen AİHM, 1915 olaylarının Yahudi soykırımıyla kıyaslanamayacağını, Yahudi soykırımını inkâr edenlerin sadece bir suçun hukuksal tanımlanmasını değil aynı zamanda gaz odaları gibi çok somut tarihi gerçekleri inkâr ettiklerini belirtti. AİHM, Nazi rejimi tarafından işlenen suçları inkâr edenlerin mahkum edilmelerinin Nüremberg Mahkemesi tüzüğü temelinde gerçekleştiğini de hatırlattı.
Günümüzde antisemitizmin itici gücünün Yahudi soykırımının inkârı olduğu konusunda Türk hükümeti tarafından sunulan görüşü paylaştığını belirten AİHM; “trajik” olarak tanımladığı 1915 olaylarının “soykırımı” olarak nitelenmesine karşı çıkmanın aynı manaya gelmeyeceğini not etti. AİHM bu kapsamda Fransız Anayasa Konseyi’nin Fransız parlamentosundan geçen inkâr yasasını iptalini temel alarak, “Bazı olayların soykırımı olarak resmen tanınması ile resmi görüşe karşı çıkan bireylerin cezalandırılmalarının anayasaya aykırılığı arasında çelişki yoktur” ifadelerini kullandı.
“İfade özgürlüğü ihlâl edildi”
Bu tespitlerden yola çıkan AİHM, İsviçre otoritelerinin Perinçek’i mahkum ederken kullandıkları gerekçe ve tezleri “yetersiz” buldu. AİHM, Perinçek hakkındaki mahkumiyet kararının sosyal bir ihtiyaçtan kaynaklandığı ve demokratik bir toplumda gerekli olduğunun kanıtlanamadığı sonucuna da vardı. İsviçreli yargıçların böyle yaparak yetki marjlarını aştığına kanaat getiren AİHM, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ifade özgürlüğüyle ilgili maddesinin ihlal edildiğine hükmetti. AİHM Perinçek’in maddi ve manevi tazminat taleplerini ise geri çevirdi.
Karara İsviçre devletinin 3 ay içinde itiraz hakkı bulunuyor. Bern’in itiraz etmemesi halinde karar kesinleşecek ve Avrupa hukuku açısından benzer davalar için emsal oluşturacak. AİHM’nin Perinçek kararı sonrasında Avrupa Konseyi’ne üye 47 ülkede, en azından 1915 olaylarıyla ilgili tarihçiler tarafından yapılmakta olan araştırmalar sonuçlanana kadar “Ermeni soykırımı” iddialarının inkârına ilişkin yasal düzenleme yapılmasının yolu da büyük ölçüde kapanmış oldu.
© Deutsche Welle Türkçe
Kayhan Karaca / Strasbourg
Editör: Beklan Kulaksızoğlu