AİHM Demirtaş kararını sertleştirdi
22 Aralık 2020Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Selahattin Demirtaş’ın “derhal serbest bırakılmasının” Ankara için hukuksal bir yükümlülük olduğunu hatırlatan bir karar aldı. Kararda Demirtaş’ın serbest bırakılmamasının, hakkındaki hak ihlallerini “devamlılaştıracağı”na dikkat çekildi.
2017 yılında gündemine taşınan Selahattin Demirtaş davasıyla ilgili nihai kararını açıklayan Mahkeme, davayla ilgili 20 Kasım 2018’de açıkladığı ilk kararı sertleştirerek, Ankara’ya AİHM kararlarını yerine getirme yükümlülüğünü hatırlattı. Bu kapsamda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) kararların bağlayıcılığı ve infazıyla ilgili 46’ncı maddesine atıfta bulunan Mahkeme, kararların uygulanışının Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin denetiminde olduğunu belirtip, Avrupa hükümetlerine mesaj gönderdi. Hakkındaki hak ihlallerinin ortadan kaldırılması için Demirtaş’ın “derhal serbest bırakılması” gerektiğini bir kez daha yineledi.
"Demirtaş'ın suç işlediği kanıtlanamadı"
Mahkemenin 17 yargıçlı Büyük Dairesi tarafından alınan kararda, Kasım 2018’deki kararın aksine, Demirtaş’a yönelik suçlama ve tutuklama kararlarının “makul bir kuşkuya dayanmadığı” sonucuna varıldı. Hükümetin Demirtaş’ın suç işlediğini kanıtlayamadığını belirten Mahkeme, Demirtaş’ın tutukluluğu için öne sürülen gerekçelerin yetersiz olduğuna hükmetti. Bu bağlamda AİHS’nin özgürlük ve güvenlik hakkıyla ilgili 5’inci maddesinin 1 ve 3’üncü paragraflarının ihlal edildiği sonucuna vardı.
"Hukuki değil siyasi nedenle tutuklu"
Mahkeme, Kasım 2018 kararında olduğu gibi, 5’inci madde temelinde AİHS’nin “hak ve özgürlüklerin amaçlarından saptırılarak uygulanması”yla ilgili 18’inci maddesinin ihlal edildiğine kanaat getirdi. Kararın bu bölümünde, Demirtaş’ın tutukluluk halinin devamının “hukuki değil, gizli siyasi amaçlardan kaynaklandığı” yeniden vurgulandı.
Kararda, Demirtaş’ın tutukluluğu esnasında parlamenter statüsünün devam etmiş olmasına rağmen bu görevini yerine getiremediği de belirtilip, tutukluluğun devamı için gösterilen gerekçeler yetersiz olduğundan, bu durumun AİHS’nin seçme ve seçilme hakkıyla ilgili maddesini ihlal ettiğine hükmedildi.
AİHM, yine Kasım 2018 kararının aksine, Demirtaş’ın ifade özgürlüğünün de ihlaline hükmetti. Demirtaş’ın siyasi lider ve parlamenter kimliğini dikkate alan AİHM, bir terör örgütüyle bağının somut olarak kanıtlanmamış olduğuna işaret etti.
Türkiye tazminata mahkum edildi
Nihai nitelikteki karar gereği Ankara Demirtaş’a 3 bin 500 euro maddi ve 25 bin euro manevi tazminatın yanı sıra 31 bin 900 euro mahkeme masrafı ödeyecek.
Kararın uygulanışı Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tarafından denetlenecek. Türk hükümetinin bu konuda Avrupa Konseyi’ne önümüzdeki aylarda bir eylem planı sunması gerekiyor. Kararın yerine getirilmemesi halinde Ankara için Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tarafından topluca AİHM’e şikayet edilmeye kadar gidebilecek bir risk de mevcut.
Davanın geçmişi
Dava, Demirtaş hakkındaki gözaltı ve tutukluluk koşulları temelinde 20 Şubat 2017 tarihinde Mahkeme gündemine taşınmıştı.
AİHM, hızlandırılmış prosedürle işleme koyduğu davada ilk kararını 20 Kasım 2018 tarihinde açıklamış, Demirtaş’ın “özgürlük ve güvenlik” ve “seçme ve seçilme” haklarının ihlal edildiğine hükmetmişti. Mahkeme ayrıca Demirtaş’ın “siyasi gerekçelerle” tutuklu olduğu sonucuna varmış; bu sonucu, “Mahkeme, Demirtaş’ın tutukluluğunun, iki seçim kampanyasını kapsayacak biçimde uzatılmasının çoğulculuğu bastırma ve demokratik toplum kavramının özünde yer alan siyasi tartışma özgürlüğünü sınırlama yönünde gizli ve ağır basan bir amaç izlediğinin, her türlü makul şüphenin ötesinde tespit edildiği kanaatindedir” ifadeleriyle gerekçelendirmişti.
Mahkeme buna karşılık, Demirtaş’ın, “tutuklanmasının makul bir kuşkuya dayanmadığına” ve “soruşturma dosyasının içeriğine ulaşamadığına” ilişkin şikayetlerini ise reddetmişti.
Temyiz süreci
Karar sonrası Türk hükümeti ve Demirtaş’ın avukatları, ayrı gerekçelerle, davanın 17 yargıçlı AİHM Büyük Dairesi tarafından yeniden görülmesi için başvuruda bulunmuştu. Büyük Daire önünde 18 Eylül 2019 tarihinde gerçekleşen duruşmada, avukatlar bir kez daha Demirtaş hakkındaki tutukluluk kararlarıyla ilgili gerekçelerin “tamamen yoktan yaratıldığını”, iddianamedeki “terör örgütü yöneticisi” iddiasıyla ilgili “hiçbir kanıt bulunmadığı” tezini işlemişti.
Türk hükümetinin avukatları, davacı tarafı “davayı AİHM temelinde görülmekten çıkarıp, Türk iç siyaseti hakkında bir davaya dönüştürmekle” suçlamış, başvurunun “kabul edilemez” bulunmasını talep etmişlerdi.
Davaya Demirtaş’ın yanında müdahil olan Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Dunja Mijatovic ise “geçici gözaltı sürelerinin Türkiye’de kronik bir sorun haline geldiğini” söylemiş, Türkiye’de yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının “bozulduğunu” ve yargının “muhalif sesleri susturmak amacıyla kullanıldığını” savunmuştu.
Kayhan Karaca/ Strasbourg
© Deutsche Welle Türkçe