Afrin'e operasyon ihtimali
6 Aralık 2017Fırat Kalkanı Operasyonu, Türkiye'nin Suriye'deki güvenlik algılamaları açısından son derece önemli bir hamleydi. Operasyon sadece IŞİD'in Türkiye sınırından uzaklaştırılması ve terör eylemlerinin önüne geçilmesini amaçlamıyordu. Aynı zamanda Suriye'nin kuzeyinde, PYD kontrolünde kesintisiz bir bölge oluşmasını da engelleme amacı taşıyordu. Tam da bu nedenle Operasyon'un bittiği günlerde dahi Türkiye Menbiç, Rakka veya Afrin'e doğru yeni harekatlar olabileceğini söylemeye başladı. Ancak, IŞİD'in Rakka'dan çıkarılması ile Türkiye'nin İdlib'te çatışmasızlık bölgesini kurmasıyla birlikte gözler Fırat'ın doğusundan batısına çevrildi.
Son dönemde Türkiye'nin Suriye politikası denilince akla ilk gelen mesele Afrin'e yönelik bir askeri operasyon oluyor. 28 Kasım tarihli MGK kararında İdlib'te yürütülen gözlem misyonunun Batı Halep ve Afrin'de de hayata geçirilmesi gerektiğinin yer alması ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın sıklıkla Afrin ve Kuzey Suriye'nin geri kalanında operasyon olabileceği söylemi de konunun sıcak kalmasını sağlıyor.
Türkiye Afrin'e operasyonu neden istiyor?
Şurası açık; Türkiye'nin YPG'den algıladığı tehdit her geçen gün artıyor. Bunun temelde üç nedeni var: Her ne kadar hiçbir devlet inanmasa da ABD YPG'ye verdiği desteğin IŞİDle mücadele kapsamında ve geçici olduğunu söylüyordu. Oysa, IŞİD'in yenilmesine rağmen ABD'nin desteği sona ermedi. Yani, söylemde bile olsa geçici olan destek kalıcı bir hal almaya başladı.
İkinci neden, YPG ve PYD'ye Rusya'nın da açık destek verir hale gelmesi. Asında Rusya PYD'ye siyasi desteğini hiçbir zaman kesmedi. YPG'yle ise zaman zaman ABD'ye aşırı yakınlaşmasından dolayı sürtüşme yaşasa da operasyonel işbirliği hep vardı. Ancak, artık bu işbirliği gizli saklı değil. Açık ziyaretler, ortak operasyonlar ve resmi açıklamalarla duyuruluyor. Dolayısıyla, Türkiye'nin Suriye'de en çok tehdit algıladığı örgüt sadece Suriye'de rakibi haline gelen ABD'den değil, ortak hareket ettiği Rusya'dan da destek alıyor.
Üçüncü neden ise askeri desteğin siyasi desteğe dönüşmesi. Suriye'de savaşın sonuna doğru gidildiği ve siyasetin daha önemli hale geldiği kabul ediliyor. Bundan sonra sadece sahada silahlı güç sahibi olmak değil, masada meşru bir temsilci olmak daha önemli. Türkiye, PKK'nın Suriye'deki kolu olarak gördüğü PYD'nin ya da PYD'nin omurgasını oluşturduğu SDG'nin Cenevre'de ya da Soçi'de olmasına karşı. Fakat, Rusya ve ABD'nin aynı görüşte olduğu söylenemez. Tersine, özellikle son Soçi Toplantısı'nın ertelenmesinde PYD konusunun önemi küçümsenemez.
Özetle, Türkiye sınırının hemen yanı başında terör tehdidi algıladığı bir oluşuma verilen askeri ve siyasi destek arttığından önceki döneme göre çok daha fazla tehdit algılıyor. Bu nedenle de konuyu daha çok ön plana çıkarmaya başladı.
Operasyon yakın mı?
Suriye'de herhangi bir aktörün yeni bir operasyon başlatması iki dinamiğin birarada olmasına bağlı. İlki askeri güce sahip olmak. Türkiye'nin bu konuda eksiği olmadığı ortada. Uzun süredir bölgeye yığınak yapıyor. Üstelik Türkiye sınırlarının içindeki askeri yığınağa ek olarak Afrin'in doğusunda ÖSO ve güneyinde de Türk askerleri bulunuyor. Elbette Afrin kolay bir hedef değil. YPG uzun süredir hazırlık yapıyor. Örgüt, çok sayıda militan eğitti. Tünellerin kazıldığı ve bölgenin ciddi ölçüde silahlandığı biliniyor. Ancak, bu konular işin detay kısmı. Çünkü şu ana kadar operasyonu engelleyen şey bu fiziki zorluk olmadı.
Türkiye'nin Afrin Operasyonu'nu engelleyen en önemli faktör Rusya'nın bu konudaki tavrı. Türkiye ile İdlib'te yakın bir işbirliği yürütmesine rağmen Rusya, Türkiye'ye Afrin'de yeşil ışık yakmış değil. Fırat Kalkanı Operasyonu da o bölgede güçlü olan ABD'nin isteği dışında gerçekleşmişti. Ancak Rusya'nın Şam üzerindeki etkisi nedeniyle Suriye'den sadece söylemsel bir karşıtlık gelmişti.
Oysa, Rusya'nın Deir Ez Zor, Tel Rifat ve Menbiç'te son 1 senedeki uygulamalarına bakıldığında YPG ve PYD ile ilişkilerini askeri taktik zeminden siyasi zemine taşıma niyetinde olduğu görülüyor. Bu nedenle, Afrin Operasyonu, Türkiye'nin sadece ABD'yi değil Rusya'yı da karşısına almasına neden olabilir. Bunun tek istisnası var; İdlib'te atılacak daha ileri adımlar karşılığında Afrin'i daha fazla köşeye sıkıştırabilecek dar kapsamlı bir operasyona Rusya'dan destek gelebilir. Ancak bu ihtimal de yüksek sayılmaz.
Türkiye'nin Suriye'den algıladığı tehdit artıyor. Sonunda bu süreç yeni bir çatışmaya bir şekilde varacak. Bu anlaşılıyor. Fakat, hep birlikte yanlış yere bakıyor olabiliriz. Belki de bakacağımız yer Afrin değil de Menbiç olmalıdır.
Serhat Erkmen
©Deutsche Welle Türkçe
Doç. Dr. Serhat Erkmen Ahi Evran Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi ve 21.Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Ortadoğu ve Afrika Araştırmaları Merkezi Başkanı olarak görev yapmakta.