1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git
FelaketTürkiye

Adıyamanlı depremzedeler "Hakkımı helal etmiyorum" diyor

6 Mart 2023

DW Türkçe'ye konuşan Adıyamanlı depremzedeler, ilk günlerde yalnız ve çaresiz bırakılmaktan şikâyetçi. İhmal nedeniyle çok sayıda insanın can verdiğini söyleyerek, "Adıyaman diye bir şey kalmadı" diyorlar.

https://p.dw.com/p/4OIYx
Depremlerin büyük yıkıma yol açtığı kentlerden biri Adıyaman oldu
Depremlerin büyük yıkıma yol açtığı kentlerden biri Adıyaman olduFotoğraf: Orhan Pehlul/dpa/picture alliance

11 ilde yıkıma yol açan Kahramanmaraş merkezli depremlerin üzerinden bir ay geçti. Adıyamanlılar, depremler sonrasında kentte yaşanan can kayıpları ve yıkımın ilk günlerde medya tarafından görmezden gelindiğini savunarak yalnız bırakıldıklarını söylüyor.

Almanya'nın Bonn şehrinde yaşayan Fatih Turan'ın annesi Ayşe Turan, kız kardeşi Seda Turan ve teyzesi Fatma Orakçı, 6 Şubat'ta meydana gelen depremler sırasında Adıyaman'daydı. Şehir merkezinde 2007 yılında inşa edilen Gökkuşağı Sitesi, depremde yerle bir oldu. Turan, Adıyaman'a çok zor ulaşabildiğini anlatıyor:

"7 Şubat'ta saat 01.30 sularında Adıyaman'a varabildim. Adana'dan Adıyaman'a gidişimiz 13 saat sürdü. Ben kalktım Almanya'dan gittim, vardığımda ne polis ne jandarma vardı. Orada ilk günden itibaren sahipsiz kalışımızın resmi vardı."

Turan, enkaz altındaki ailesine ulaşabilmek için kendi çabalarıyla bir ekskavatör bulmuş ama taşıyıcı gelmediği için ekskavatörle enkaz alanına varamamış. Turan, ailesinin bulunduğu enkazda çalışmaların üçüncü gün başlayabildiğini söylüyor:

"Kütahya Valiliği'nin gönderdiği bir ekskavatör, bir kepçe yolunu kaybedip bizim mahalleye döndü. Ben onlardan rica ettim. Valinin onayıyla üçüncü günün akşamı Kütahya ekibi çalışmalara başladı. Termal kameraya dördüncü gün ulaştık. İş makinası görmedik ki termal kamera görelim."

Fatih Turan: Yaşadığımızın tarifi yok

Turan, enkaz başına gelen AFAD ekibinin bir süre durduktan sonra "Valiliğe gideceğiz, toplantı var" diyerek defalarca enkazdan ayrıldığını anlatıyor:

"Ne yapılacağını kimse anlatmıyordu. Sinir krizi geçirmemek elde değildi. Beşinci gün annemleri cansız çıkardık, bir tane saha görevlisi yoktu."

Depremde hayatını kaybeden Seda Turan ve Fatma Orakçı
Depremde hayatını kaybeden Seda Turan ve Fatma OrakçıFotoğraf: Privat

Fatih Turan, hem ailesinin can verdiği siteyi yapanlar hem de deprem sonrasında görevini ihmal edenler hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunduğunu söylüyor ve ekliyor:

"Denizler dağlar bir araya gelse kesinlikle hakkımı helal etmiyorum, etmiyoruz. Yaşadığımızın tarifi yok. Çok derin hayal kırıklığı içerisindeyim."

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 27 Şubat'ta Adıyaman'da yaptığı açıklamada, "Maalesef ilk birkaç gün Adıyaman'da arzu ettiğimiz etkinlikte çalışma yürütemedik. Bunun için sizden helallik istiyorum" demişti.

Fatih Turan, sosyal medyadaki sitemkâr paylaşımlarını gören, ismini vermek istemediği Adıyamanlı bir AKP'li milletvekilinin kendisini aradığını söylüyor:

"Bana, 'Fatih Bey, haklısınız' dedikten sonra, Adıyaman Valisi Mahmut Çuhadar, Adıyaman Belediye Başkanı Süleyman Kılınç ve bir AKP'li vekil için 'Bu üçünün yatacak yeri yok' dedi."

Yardım gönüllüsü: Çadır ihtiyacı hâlâ var

Adıyaman da depremin vurduğu diğer kentler gibi gönüllülerin yardıma koştuğu illerden biri oldu. Adıyaman'a depremden bir hafta sonra varan "Afet için Feminist Dayanışma" gönüllüsü Ezgi, şehirde kapsamlı arama kurtarma çalışmasına şahit olmadığını, gelen kepçelerin ise enkaz kaldırmaya yönelik girişimlerinin olduğunu aktarıyor:

"Adıyamanlılardan, 'Hayatta kaldığımız için utandık' cümlesini çok duydum. Şehre girmeye çalışan yardım tırları alınmadı. Bu nedenle biz pek çadır dağıtımı yapamadık. Çadır ihtiyacı hâlâ var."

Ezgi, depremzede kadınların yaşadığı travmaya da dikkat çekiyor. Su sorunu nedeniyle oluşan hijyen sorunlarının özellikle kadın ve çocukları oldukça zor durumda bıraktığını ifade ediyor:

"Kuyruklarda saatlerce bekleyen yine kadınlardı. Uzak çeşmelerden su taşıyanlar vardı. Küçük şişelerdeki içme sularını ateşte kaynatıp çocukları hastalık kapmasın diye o soğuk havada üşütme riskini göze alarak çocuklarını yıkayanlar vardı."

Adıyaman'da çadırkentler kurulmuş olmasına rağmen, DW Türkçe'ye konuşan yardım gönüllüsü çadır ihtiyacının halen sürdüğünü anlatıyor
Adıyaman'da çadırkentler kurulmuş olmasına rağmen, DW Türkçe'ye konuşan yardım gönüllüsü çadır ihtiyacının halen sürdüğünü anlatıyorFotoğraf: Alican Uludag/DW

Depremzede öğretmen: İhmalden çok insanımız öldü

"Burada ataerkil bir yapı var" diyen depremzede kadın ismini açıkça söylemek istemiyor. Öğretmen olan, Adıyaman'a bağlı bir köyde yaşayan genç kadın, köylerinde yüzlerce hayvanın toprak altında kaldığını, ilk şoku atlattıktan sonra hemen sonra merkezdeki akrabalarını aradıklarını ama kimseye ulaşamadıklarını anlatıyor: 

"Yollar enkazdan kapanmıştı. 10 dakikalık yol, bir buçuk saat sürdü. O caddeye giriyorsun enkaz, diğerine giriyorsun enkaz. Enkazlardan gelen 'Kurtarın bizi' sesleri yüzünden psikolojimiz bozuldu. İnsanlar elleriyle çıkarmaya çalıştılar önce, sonra oturup çaresiz beklediler. O kadar bina yıkıldı, çoğu enkaza dokunulmadı bile."

Adıyamanlı öğretmenin yaşadığı köye depremden dört gün sonra gıda yardımı ulaşmış. Köyde halen su olmadığını, çadır gelmediği için günlerce ateş başında beklediklerini ve arabada yattıklarını, köye ilk çadırın yaklaşık bir hafta sonra geldiğini, gelen çadırları da gönüllülerin getirdiğini aktarıyor.

Köyde yaşayan 25 akrabası ile çok sayıda arkadaşını kaybeden öğretmen öfkeyle, "İhmalden çok insanımız öldü" diyor.

Genç kadın, ana sınıfı öğretmeni. Depremde çalıştığı köy okulu enkaz altında kalmış. Bir öğrencisinin, "Öğretmenim, oyuncaklarımızı orada mı bırakacağız" demesi üzerine enkazdaki oyuncak ve kitapları çıkardığını söylüyor:

"Çadır sınır kurma şansımız olursa çocuklar oyuncaklarla oynasın diye çıkardık, ne yapalım. Tek katlıydı okul ama duvarlar hep yerlerde. Depremde kaybettiğimiz meslektaşımın da emeği vardı. Onun emeğini orada bırakamazdım."

Genç öğretmen, şehrinin geldiği durumu kabullenmekte zorlanıyor. Depremin üzerinden bir ay geçmiş olsa da yaşananlar daha dün gibi:

"Adıyaman kalmadı, Adıyaman diye bir şey yok. Ne kadar anlatsam az kalır."

Baro Başkanı: İlk 24 saat içinde gelebilirlerdi

Adıyaman Baro Başkanı Bilal Doğan da depremzedelerden biri. Doğan, ağabeyi ve eşinin enkazda can verdiği anlatıyor. "Uzak akrabaları sayarsak 100'ün üstünde kaybımız var. Biz de zor kurtulduk" diyor. 

Doğan'ın eşi ve küçük kızı ağır hasarlı evlerinin enkazından sağ kurtulmuş. Doğan ailesi şimdi çoğu Adıyamanlı gibi merkeze bağlı bir köyde kalıyor. Doğan da ilk üç gün yardımın gelmediğini anlatıyor:

"Ne arama kurtarma ne de yardım anlamında Adıyaman'da ilk üç gün kamu gücü yoktu. Devletin beş saatte gelmesini kimse beklemiyordu ama 24 saat içinde gelebilirlerdi. Üçüncü gün akşama doğru yavaş yavaş görünmeye başladılar."

Bilal Doğan'ın Zümrüt İnşaat tarafından şehrin en popüler sitelerinden biri olarak gösterilen, 2018 yılında tamamlanan evleri çöktüğünü dile getiriyor. Adıyaman'da çok sayıda yeni binanın yerle bir olduğunu, yıkılmayanların da ağır hasarlı olduğunu söylüyor. 

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nın hasar tespit raporuna göre, 51 bin 20 kayıtlı binaya sahip Adıyaman'da 2 bin 349 bina yıkıldı.

"İmar barışı felaketin en büyük nedenlerinden biri"

Baro Başkanı Doğan, Adıyaman Barosu'nun adliye binası bahçesinde ve çadırkentlerin girişine kurulan konteynerlerde depremzedelere hukuki danışmanlık verdiğini anlatıyor: 

"Avukat arkadaşlarımız günde ortalama 70 suç duyurusu yazıyor. Müteahhit malzemeden çaldıysa denetleyen bir kamu gücü var. Burada sorumluluğun sadece müteahhitlere yıkılmasını doğru bulmuyoruz. Yıkılan binaların neredeyse tamamı imar barışından yararlanmış binalar. İki katlı bina dört kat olmuş, imar barışıyla ruhsat vermiş. İmar barışı felaketin en büyük nedenlerinden biri olarak görülüyor."

Bilal Doğan, ilk üç gün ölülülerin defin belgesi olmadan toprağa verildiğini anlatıyor
Bilal Doğan, ilk üç gün ölülülerin defin belgesi olmadan toprağa verildiğini anlatıyorFotoğraf: Selahattin Sonmez/DVM/abaca/picture alliance

Bilal Doğan'ın ağabeyi, yaşadığı beş katlı binanın enkazında can vermiş. Binadan tek kişi canlı kurtulurken, Doğan ağabeyi ve eşinin cansız bedenlerine ulaşabilmiş. Ancak hastaneden valiliğe resmî kurumların kapısını çalsa da iki gün boyunca defin belgesi alamamış. Doğan, ağabeyini defin belgesi olmaksızın gömmek zorunda kaldığını dile getiriyor:

"Kayıt nerede' diye soruyordum, 'Başkanım yok bu süreçte' dediler ve gömdük. Ölüm sayısının az olmasının en büyük sebebi bu. İnsanlar kayıtsız gömüldü. Adıyaman'da ilk üç gün gömülenlerin çoğu defin bölgesi olmadan gömülenler."

 

Burcu Karakaş, DW-Mitarbeiterin in Istanbul
Burcu Karakaş Çalışmaları insan hakları alanında yoğunlaşan İstanbul merkezli gazeteci.