ABD'den Kuzey Kore atağı
6 Mart 2007New York’taki buluşma öncesi taraflar, mümkün olduğunca esnek davranmaya ve uzlaşmacı bir tavır sergilemeye özen gösterdiler. Nitekim, Kuzey ve Güney Kore arasında geçen Cuma günü yapılan görüşmelerde Pyöngyang yönetiminin, nükleer tesislerindeki faaliyetlere son vereceği ve nükleer programını askıya alacağı yönündeki teminatı, ABD ile Kuzey Kore arasında 2000 yılından bu yana Amerikan topraklarında yapılan ilk üst düzey görüşmeye de olumlu yansıdı.
Amerikan yönetiminin altılı görüşmelerden sorumlu başmüzakerecisi Christopher Hill ile Kuzey Koreli başmüzakereci Kim Kye Gwan arasındaki buluşmanın, buzul çağına girmiş ilişkilerin yeniden normale dönmesi yolunda ilk adım olduğunu belirten Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı Başkanı Muhammed El Baradey, bunun umut verici bir gelişme olduğunu kaydetti.
Baradey, “Bu, gerginliğin azaltılması, Kore Yarımadası’nın nükleer tehditten arındırılması ve sorunların aşılması yolunda uluslararası toplumun umutlu bir şekilde işbirliği ortamanın oluşması için atılan ilk adımdır“ diye konuştu.
Mali yaptırımlar askıya alınıyor
Pyöngyang’ın olumlu tavrı karşısında doğrudan müzakerelere yeniden başlamaya rıza gösteren Washington, aynı zamanda uyguladığı mali yaptırımları da askıya alıyor. Çin’in Makao özel idari bölgesindeki Delta Asya Bankası’nda Kuzey Kore’ye ait 40 ayrı hesapta bulunan toplam 24 milyon Amerikan Doları, 2005 sonbaharında dondurulmuştu. ABD, bu hesaplar üzerinde Kuzey Kore’nin kara para akladığını ve yasadışı ticari faaliyetlerde bulunduğunu öne sürüyordu. İlk aşamada dondurulan miktarın yarısının serbest bırakılması öngörülüyor.
Washington yönetiminin Pyöngyang’a yönelik bir diğer suçlaması da bu ülkenin ikinci bir nükleer programa sahip olduğu yönündeydi. İddialara göre Kuzey Kore nükleer silah yapımında kullanılmak üzere sadece plütonyum değil, aynı zamanda zenginleştirilmiş uranyum da üretiyordu. Oysa Amerikan yönetimi şimdi bundan, eskisi kadar emin olmadığını bizzat üst düzey bir istihbarat yetkilisi vasıtasıyla açıkladı.
Gerginlik yatışıyor
Bush hükümetinin bu yeni bakış açısının, Kuzey Kore ile yaşanan nükleer gerginliğin daha kolay çözülmesine yardımcı olabileceği düşünülüyor. Zira iki ülke arısındaki gerilimi had safhaya ulaşmasına, ABD’nin ileri sürdüğü ve Pyöngyang’ın gizliden gizliye uranyum zenginleştirme faaliyetlerine başladığı yönündeki iddiaları neden olmuştu. Kuzey Kore’nin Pakistan’dan yirmi adet santrifüj satın aldığı iddia edilmiş ve bunun, uranyum zenginleştirme tesislerinin varlığına en önemli delil olduğu savunulmuştu.
Ayrıca Libya’daki bir nükleer tesiste, Kuzey Kore kökenli olduğundan şüphe edilen gaz halde uranyum - heksaflorid izlerine rastlanılmıştı. Oysa şimdi, ABD’nin altılı görüşmelerin sorumlu başmüzakerecisi Christopher Hill, Kuzey Kore’in satın aldığı yirmi santrifüjün kullanılıp kullanılmadığından emin olmadıklarını dile getirdi.
1990’lı yıllarda ABD Başkanı Bill Clinton döneminde yumuşama emareleri gösteren Washington-Pyöngyang ilişkileri, 2002 yılında Başkan George Bush’un Kuzey Kore’yi “şer eksenine dahil ülkelerden biri“ olarak tanımlamasının ardından gerilmiş ve iki ülke arasındaki doğrudan müzakereler sona ermişti.
Baradey'in çağrısı
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı Başkanı Muhammed El Baradey, Kuzey Kore’nin nükleer programını askıya almayı kabul etmesiyle azalan gerilimin ardından şimdi öncelikli hedefin, Pyöngyang’ın yeniden Ajans’ın belirlediği kurallar çerçevesinde hareket etmesini sağlamak olduğunu belirterek şunları söyledi:
“Hedefimiz, Kuzey Kore’nin, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı ile ilişkilerini normale döndürmeye çalışmaktır. Ayrıca işbirliğ yapmanın yollarını arıyacağız. nasıl yeniden normale döndürüleceği üzerinde çalışmaktır. Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması hükümlerine uyulup uyulmadığına ilişkin sorunların önümüzdeki 60 gün içinde aşılmasına çalışacağız.“