1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

AB vize serbestisi için ne istiyor?

13 Mayıs 2016

Vize serbestisi için toplam 72 kriterin yerine getirilmesi gerekiyor. 5 kriterde henüz AB standartlarının sağlanamadığı açıklandı. Nedir bu kriterler? AB bu kriterlerin nasıl yerine getirilmesini istiyor?

https://p.dw.com/p/1ImTQ
Fotoğraf: picture alliance/chromorange/Bilderbox

Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının Schengen alanına vizesiz giriş yapabilmeleri konusunda Ankara ile Avrupa Birliği (AB) arasında yürütülen müzakereler bu hafta Avrupa Parlamentosu (AP) engeline takıldı. AP, vizesiz Avrupa için gerekli tüm kriterler tamamıyla yerine getirilmeden konuyu gündemine almayacağını duyurdu. Bu da konunun şimdilik bloke olduğu anlamına geliyor, zira vizesiz Avrupa hayalinin gerçekleşmesi için AP’nin de mutlak onayı gerekiyor.

Türkiye-AB vize diyaloğu 2013 yılında, iki tarafın Geri Kabul Anlaşması’nı imzalamasıyla başladı. Bu anlaşmayla birlikte vize serbestisi yol haritası oluşturuldu. Vize serbestisi için toplam 72 kriterin yerine getirilmesi gerekiyor. Avrupa Komisyonu 4 Mayıs 2016 tarihinde yayımladığı 3’üncü Vize Serbestisi Raporu’nda Ankara’nın 72 kriterden 65’ini karşıladığını, 2 kriter için adımların atıldığını, 5 kriterde ise henüz AB standartlarının sağlanamadığını açıkladı.

Nedir bu kriterler? AB bu kriterlerin nasıl yerine getirilmesini istiyor?

Eksik kriterlerin neler olduğuna bakınca neredeyse tamamının, Türkiye’nin zaten üyesi olduğu Avrupa Konseyi’nin de yıllardır Ankara’dan talep ettiği, hatta Ankara’nın yerine getirmekle yükümlü olduğu uluslararası mevzuatlar olduğu görülüyor.

Terörle mücadele mevzuatına Avrupa standardı

Bu kriterlerin başında “Organize Suçlar Ve Terörle Mücadale”ye ilişkin mevzuatın Avrupa standartlarıyla uyumlu hale getirilmesi geliyor. Bu kriter, organize suçlar ve terörle mücadeleye ilişkin mevzuatın kişi güvenliği ve özgürlüğü, adil yargılanma hakkı, ifade ve örgütlenme özgürlüğü alanlarında Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihadı ile uyumlu hale getirilmesini öngörüyor. Burada en büyük sorun Türkiye’de yargının terörün tanımını çok geniş yorumlamasından ve uygulamada “orantılılık” ilkesinin gözetilmemesinden kaynaklanıyor. AİHM, bu nedenle Türkiye hakkında bugüne kadar çok sayıda ihlal kararı verdi. Türkiye’nin yasalarını AİHM kararlarıyla uyumlu hale getirmesi, İç Güvenlik Paketi’ni gözden geçirmesi ve ifade ve toplanma özgürlüğüne dair uygulamalarını AİHS standartlarına taşıması isteniyor. AP, Türkiye’de basın özgürlüğü alanındaki ihlallerin yürülükteki terörle mücadele yasalarından kaynakladığını belirtip, bu kriter üzerinde özellikle ısrar ediyor.

Yolsuzlukla mücadele

Bir diğer kriter ise yolsuzlukla mücadele. AB bu alanda Avrupa Konseyi Yolsuzluğa Karşı Devletler Grubu (GRECO) tarafından Türkiye değerlendirme raporlarında ifade edilen eksiklerin yerine getirilmesini istiyor. GRECO özellikle TBMM üyeleri ve yargıç ve savcılar konusunda etik prensipleri, davranış kuralları oluşturulması, hukuk dışı faaliyetlerin önlenmesi/engellenmesi, mal ve gelir beyanlarında bulunması gibi konulara işaret ediyor. Ankara’nın bu öneiler ışığında, yolsuzlukla mücadeleye ilgili kanun sürecine sivil toplumu da dahil etmesi ve siyasi partilerin finansmanı, dokunulmazlıklar, rüşvet ve yargı bağımsızlığı alanlarında reformlar içeren eylem planını uygulamaya koyması gerekiyor.

Üçüncü kriter cezai meselelerde bütün AB devletleri ile başta suçluların iadesi olmak üzere etkin işbirliğini kapsıyor. Ankara ile AB arasında karşılıklı güvensizlik nedeniyle suçluların iadesi alanında işbirliği sağlanamıyor. Buradaki en önemli sorunlardan biri de Türkiye’nin “Kıbrıs Cumhuriyeti”ni tanımıyor olması. Avrupa Komisyonu verilerine göre, Ocak 2014-Aralık 2015 döneminde AB ülkeleri tarafından Türkiye’ye yöneltilen 49 suçlu iadesi talebinin sadece 6’sı kabul edildi. Türkiye de kendi iade taleplerine AB’nin olumlu yanıt vermemesinden şikayetçi. Bu kriterin yerine getirilmesi için sovuşturma ve kovuşturma aşamalarına ilişkin verilerin Türkiye ile AB ülkeleri arasında net ve etkin şekilde paylaşılması, Türkiye’de veri güvenliği mevzuatının AB ile uyumlu hale getirilmesi gerekiyor.

Europol ile işbirliği

AB'nin vize serbestisi karşılığında talep ettiği kriterlerden biri de Europol ile Operasyonel İşbirliği Anlaşması’nın uygulanması. AB’nin resmi kolluk birimi olarak da tanımlanan Europol ile operasyonel işbirliği için kişisel verilerin karşılıklı paylaşımının sağlanması gerekiyor. AB bu alandaki Türk mevzuatını Avrupa standartlarıyla uyumlu bulmuyor.

Europol kriterini tamamlayıcı olarak, her alanda AB standartlarında bir kişisel verilerin korunması mevzuatı talep ediliyor. Türkiye’nin, Kişisel Verilerin Korunması’yla ilgili yeni kanunu 20 Nisan 2016 tarihinde yürürlüğe girdi. Ancak AB, “AB standartlarında bir denetim mekanizması kurulmadığı” gerekçesiyle bu kanunu yeterli bulmuyor. Burada sorun Kişisel Verileri Koruma Kurulu’nun yapısı ve bağımsızlığından kaynaklanıyor. Kurul üyelerinin TBMM, Bakanlar Kurulu ve Cumhurbaşkanı tarafından seçilecek olması eleştiriliyor. Kurul üyelerinin belirlenmesine uluslararası normlar ve sivil toplumun da dahil edileceği bir mekanizmanın yaratılması isteniyor.

Avrupa Konseyi bünyesinde yürütülen çalışmalar

Türkiye vize kriterlerini yerine getirmek için, üyesi olduğu Avrupa Konseyi ile işbirliğini yoğunlaştırmış durumda. Ankara, bu amaçla, Avrupa Konseyi bünyesinde imzaya açılmış 6 sözleşme ve protokolün onay belgelerini 2 Mayıs Pazartesi günü Strasbourg’da Avrupa Konseyi Genel Sekreterliği’ne iletti.

Bu sözleşme ve protokoller arasında, “Kişisel verilerin otomatik işleme tabi tutulması karşısında bireylerin korunması sözleşmesi”, “Avrupa Konseyi İnsan Ticaretine Karşı Eylem Sözleşmesi”, “Terörizmin Finanasmanı ve Suçtan Elde Edilen Gelirlerin Aklanması, Aranması, Elkonması ve Müsaderesi Hakkındaki Avrupa Konseyi Sözleşmesi” ve “Hükümlülerin Nakline Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi’ne Ek Protokol” de var.

© Deutsche Welle Türkçe

Kayhan Karaca / Strasbourg