30.05.2011-Alman basınından özetler
30 Mayıs 2011Afganistan’daki intihar saldırılarında üç Alman askerinin ölmesi ve NATO’nun hava taarruzunda, aralarında çocukların da bulunduğu çok sayıda sivilin hayatını kaybetmesi, bu ülkeyi barış ve istikrara kavuşturma çabalarına ağır darbe indirdi.
Die Welt gazetesi, Taliban saldırısını konu alan yorumunda şu satırlara yer vermiş:
“Alman silahlı kuvvetleri bu saldırıya rağmen, Afgan güvenlik birimleriyle kurduğu ortaklığı sürdürmelidir. Bundan böyle hataya düşülmemesi için son saldırının perde arkası aydınlatılmalıdır. Almanya kafasının karıştırılmasına müsaade etmemelidir. Bu yılın bilançosu nispeten olumludur. Taliban’ın Kuzey Afganistan’da düzenlediği saldırılar nihayet yoğunluğunu kaybetmektedir. Bir çok bölgede ağır baskı altına giren militanlar destek kaybettiklerinden, intihar saldırılarına artık önemli Afgan şahsiyetlerini hedef almaktadırlar.”
Stuttgarter Nachrichten gazetesinin yorumunda ise, Taliban’ın silahlı mücadeleye istediği gibi yön verebilecek durumda olduğu dile getiriliyor:
“Afganistan çok daha vahim duruma düşebilir. Cumartesi günü düzenlenen kanlı saldırı bunun habercisi olabilir. İntihar saldırısında, aralarında iki de Alman askerinin bulunduğu yedi kişi öldü, bir Alman generali yaralandı. Komutanın yaralanmasının birliğin yönetimi üzerinde muhakkak psikolojik etkisi olacaktır. Öte yandan, Taliban’ın terör savaşını dilediği gibi tırmandırabileceği de anlaşılmaktadır. İsyancılar bir defa daha siyasi yöneticilerle emniyet güçlerinin güvenini sarsmayı başarmış ve uluslararası ISAF kuvvetini stratejisini gözden geçirmeye zorlamış olmaktadır.”
Japonya’daki nükleer felaketin tetiklediği Almanya’daki nükleer enerji tartışmasına artık ‘kalsın mı, kalmasın mı?’ değil, ‘nükleer santraller ne zaman kapatılsın?’, sorusu hakim. Ulm’de yayımlanan Südwest-Presse gazetesinin konuyla ilgili yorumu şöyle:
“Başbakan Angela Merkel, nükleer santrallerin fişini hukuki güvenlik çerçevesinde çekecek bir atom yasası hazırlamak durumunda. Bazı santralleri ‘soğuk rezerv’ adı altında yedekte bekletmek isteyeceği şüpheli. Çünkü su sızdırmaz bir yasada, reaktör güvenliğinin modern teknik standartlara uymadığının belirtilmesi gerekir. Santrallerin yeniden devreye sokulması bu saptamaya ters düşer. Koalisyon hükümetinin enerji dönümündeki ikilemi bu noktada ortaya çıkıyor. İktidar ortakları artık geri adım atamazlar. Ama enerji ikmalinin tepeden tırnağa yenilenmesini pek canla başla arzuladıkları da söylenemez. Koalisyon partilerinin inandırıcı bir konseptleri yok.”
Frankfurter Rundschau gazetesi Almanya’nın enerji altyapısındaki pürüzlü noktalara işaret ediyor:
“Enerji temininin garanti altına alınması ezelden beri devlete düşen bir görevdi. Bu branşın liberalleştirilmesi elektrik abonesine değil, piyasaya hakim olan dev enerji tröstlerinin bilançolarına yaradı. Ekolojik enerji dönümüyle birlikte, piyasa mekanizmasını kırılma derecesinde zorlayan bir görev daha ortaya çıktı. Devletin üzerine düşeni yapma zamanı geldi. Almanya’nın elektrik şebekesi kamunun malı olmalıdır.”
Borç krizindeki Yunanistan’ın iflastan kurtarılması için Avrupa Birliği (AB) tarafından alınan tedbirler Alman medyasında sık, sık eleştiriliyor. Berlin’in Tageszeitung gazetesi sıkı kontrollerin, ekonomik rekabet gücü kalmayan bir ülkeyi kurtarmasının kolay olmadığı görüşünde:
“Yunanistan ödeme zaafı olan değil, ilelebet müflis bir ülke. Kamu borçlarının yarısı bağışlansa bile rekabet gücüne kavuşması imkansız. Borçları yine artar. AB ve Uluslararası Para Fonu (IMF) bu yapısal probleme anlık çare arıyor ve üç ayda bir Atina’nın tasarruf gayretlerini mercek altına alıyor. Kamu idaresinin iyileştirilmesi için Yunanistan’ın denetlenmesi doğru. Ama vergi kaçakçılığı önlense bile Yunanistan iflastan kurtarılamaz. Zaten yetersiz olan kontroller siyasi kararlardan sakınılmasına hizmet etmemelidir. AB eninde sonunda vatandaşlarına Yunanistan’ın kurtarılmasının pahalıya mal olacağını ve uzun süreceğini itiraf etmelidir.”
© Deutsche Welle Türkçe
Ajanslar/A. Günaltay
Editör: Ayhan Şimşek