Alman basınından özetler
25 Kasım 2014ABD'nin Ferguson kentinde 9 Ağustos'ta silahsız siyah genci öldüren polisin yargılanmasına gerek olmadığına karar verilmesi tepkilere neden oldu. Şiddet olaylarının karıştığı protesto gösterilerini Berlin merkezli Die Welt gazetesi şöyle yorumluyor:
"Ferguson'daki çaresizlik yürek parçalıyor. Üçte ikisi beyazlardan oluşan mahkeme jürisinin olayla ilgili polisin yargılanmasına gerek olmadığı şeklindeki kararını nüfusunun yüzde 70'i siyahlardan oluşan kentte çıkan ayaklanma izledi. Bu polisleri sürekli meşru müdafaa hissiyle yaşamaya itecek, aynı zamanda da yeni şiddet tohumları ekecek bir durum. Karar yurtdışında artık kimseyi şaşırtmazken, birçok Amerikalı arasında yeni bir şok dalgası başlatmışa benziyor. Tüm dünyanın kıskandığı örnek demokrasiye sahip bir ülkede böyle bir olay nasıl yaşanabilir? ABD’nin kuruluşuna dair efsanelerden sayılan ve körü körüne inanılan bu mükemmeliyetçilik sanrısı, kimi zaman kendi kendini tanımaya engelmiş gibi görünüyor."
Bielefeld’de yayımlanan Neue Westfälische de aynı konuya yer veriyor:
"Beyaz Saray’ın ilk siyah Başkanı Barak Obama kölelik ve ırkçı ayrımcılık mirasından arta kalanlara karşı bir düzenleme getiremedi. ABD’ye başsağlığı ve sükunet dileniyor. Sıradaki Michael Brown’un yok yere ölmesi ise sadece an meselesi. Mahkemenin kararının ardından yaşanan kargaşa ve yağmalamalar yakınlaşmaya ket vurdu. Beyazlar ve siyahlar arasındaki uçurumlar giderek derinleşiyor."
Die Tagesspiegel’in yorum sütunlarında ise Almanya'da devam eden mülteci politikasıyla ilgili tartışmalar var:
"Sadece Berlin'deki değil mültecilerle toplumsal ilişkiler konusunda Almanya'nın genelinde devam eden tartışmalar, başlıkları dolduran keyfi mülteciler, sosyal dolandırıcılar ve adi suçlular gibi ithamların altında eziliyor. Tüm bunlar yaşanmış örnekler, ancak her durum böyle diye bir kural yok. Siyasetin hukuk devletini korumak için tüm bunlarla mücadele etmesi gerekli. Ancak bu sırada iç savaş bölgelerinden zar zor canını kurtarmış on binlerce kişiye psikolojik takip baskısı uygulamadan."
Hamburg'da 3 yaşındaki çocuğunu döverek ölümüne neden olan Türk anne ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı. Hannoversche Allgemeine Zeitung küçük Yağmur’un ölümünün ardında yatan ihmaller dizisini taşıyor yorum sütunlarına:
"Yağmur olayı küçük kızı korumak için birçok önlem alınmasına rağmen meydana geldiği için bu kadar özel bir durum. Neredeyse doğar doğmaz bir bakıcı aileye verildiği için Alman makamları sürekli olarak bu vakayı takip ediyordu. Ancak olay hiç kimse sorumluluk almak istemediği için bu kadar trajik. Gençlik Dairesi kötü muameleye maruz kaldığı ispatlandığı halde küçük kızı ölümünden dört ay önce biyolojik ailesine geri gönderiyor. Bu noktada polisler ve savcılık görevlerini adeta yarım ağızla yapıyor. Öte yanda hakim devam eden soruşturmaya rağmen çocuğun anne ve babasına geri dönmesine onay veriyor. İhmal ihmali kovalıyor, herkes topu birbirine atıyor. Söz konusu olan çoklu bir kurumsal başarısızlık. Sonuçta bir çocuk ölüyor. Ne yazık ki bu olay sadece Hamburg'a özgü özel bir problem değil. Almanya'daki çocuk koruma sisteminin ne kadar aksak işlediğine dair örnek bir vaka."
© Deutsche Welle Türkçe
Derleyen: Banu Wöltje