25.03.2009 - Avrupa basınından özetler
25 Mart 2009Nepszabadsag adlı Macar gazetesi AB Dönem Başkanı Çek Cumhuriyeti’nde hükümetin güvensizlik oyuyla düşürülmesini konu alan yorumunda şu görüşlere yer veriyor:
“Başbakan Topolanek’in muhalifleri pekala Çek Cumhuriyeti’nin dönem başkanlığının sona ermesini bekleyebilirlerdi. Beklememiş olmaları Çek Cumhuriyeti’nin itibarını zedeleyecektir. Öte yandan ülkesinde siyasi destek bulamayan bir liderin 27’ler Avrupasının sözcülüğünü yapmaya devam etmesi de inandırıcı olmazdı. Gerçi İtalya ve Danimarka da dönem başkanlıkları sırasında hükümet değiştirmişlerdi. Ancak Çek Cumhuriyeti’nin durumu farklı. Prag’daki hadiseler, demokrasinin henüz istikrara kavuşmadığı yeni üyelerin liderlik rolüne hazırlıklı olmadıkları izlenimini uyandırıyor.”
Avusturya’nın Der Standard gazetesi Topolanek hükümetinin düşürülmesinde Devlet Başkanı Vaclav Klaus’un parmağı olduğunu öne sürüyor:
“Merkez sağ hükümeti çoğu tatsız birçok nedenden ötürü başarısızlığa uğradı. Koalisyon ortakları arasındaki siyasi görüş farkları o kadar önemli rol oynamadı. En büyük koalisyon ortağı olan Topolanek’in partisinin Avrupa politikası yüzünden bölünmesi Başbakan’ın sonunu tayin etti. Devlet Başkanı Vaclav Klaus başından beri bu koalisyona karşıydı. Klaus kurucusu olduğu sağ liberal partinin, AB bünyesindeki işbirliğinin derinleştirilip Birlik Avrupası’nın manevra alanının genişletilmesini önlemesini istiyordu. Topolanek bu oyunu bozmaya kalkıştığı için, Devlet Başkanı tarafından siyasi boy hedefi ilan edildi. Çek hükümeti dönem başkanlığının sonuna kadar vekaleten görevde kalkacak ve şimdiye kadarkinden kötü dönem başkanlığı yapmayacak. Birlik’in işlerini bundan daha kötü yürütmesi zaten beklenemez.”
Yine Avusturya gazetelerinden Kurier İsrail İşçi Partisi’nin Benyamin Netanyahu’nun sağ milliyetçi hükümetine ortak olmasını şöyle yorumluyor:
“Ehud Barak, koalisyona karşı olan partisini sonunda Benyamin Netanyahu liderliğindeki hükümete katılmaya ikna edebildi. Barak böylece hem bakanlığını kurtarmış hem de seçmenin cezalandırdığı partisinin biraz olsun nüfuz sahibi kalmasını sağlamış oldu. Ancak Ehud barak ateşle oynadığını unutmamalı. Aşırı dinci ve milliyetçi partilerin ortağı olacağı koalisyon hükümeti yerinden kıpırdayamayacaktır. Böyle bir koalisyon uğruna İşçi Partisi’nin birlik ve ruhunu feda etmesinin hesabını çok yakında vermek zorunda kalabilir.”
Danimarka gazetesi Politiken, ABD Başkanı Obama’nın İran’ın önemini idrak ettiğini dile getirdiği yorumunu şöyle sürdürüyor:
“Barack Obama bir kez daha Amerikan dış politikasını değiştirmekte kararlı olduğunu gösterdi. Bunun Yakın Doğu açısından ne anlama gelebileceği, Obama’nun Nevruz münasebetiyle İran’a gönderdiği kutlama mesajında yazılıydı. İran kültüründen övgüyle söz eden Başkan, 30 yıldır süren düşmanlığı sona erdirmek istediğini dile getirdi. Barack Obama, Irak ve Afganistan’ın istikrara kavuşturulup, Gazze ve Lübnan’daki şahinlerin yola getirilmesinde İran’ın yardımına ihtiyaçları olduğunu anlamışa benziyor. Tahran’a dostluk elinin uzatılması son derece iyi olmuştur. Ancak Obama’nın İran’daki Devlet Başkanlığı seçimine kadar ek tavizlerde bulunmaması daha akılcı olur. Aksi takdirde İran’dan, sivil amaçla uranyum zenginleştirme hakkından feragat etmesini istemesi zorlaşabilir.”
İspanyol El Mundo gazetesin, Amerikan yönetiminin ekonomik ve mali kurtarma planlarını konu alan yorumunda uyarıda bulunuyor:
“Kurtarma planları tutmazsa, devletin borçları daha da artar ve ekonomik durum da düzeltilemez hale gelebilir. Operasyon başarıya ulaşsa bile Obama yönetimi, kamu parasını özel kârların finansmanında kullandığı için eleştirilecektir. Obama inandırıcılık sınavından geçiyor. Kimse onu atalete düşmekle suçlayamaz. Dünya ekonomisinin canlanması Amerikan bankalarının sağlığa kavuşmasına bağlı. Obama’ya şans dileyelim. Başaramazsa küresel resesyon çok uzun sürebilir.”