Avrupa basınından özetler
22 Mayıs 2012Liberal İtalyan gazetesi La Stampa, sona eren NATO Zirvesi’ne ilişkin Afgan kökenli bir yazarın kaleme aldığı yorumunda, ABD ile Avrupa’nın Afganistan konusunda ahlakî ve tarihî sorumluluğu olduğunu belirtiyor ve yorumun devamında şu görüşlere yer veriyor:
“Berlin Duvarı’nın yıkılması ertesinde birleşik Avrupa doğmuştu. O dönemlerde Amerikalılar ve Avrupalılar, elde edilen bu yeni kazanımlara odaklanmış oldukları için Sovyetlerle mücadele eden ve onları yenmek için çok can ve mal kurban veren Afganlıları tamamen unutmuşlardı. (Sovyetlerin dağılmasından sonra) dünyada tek süper güç olarak kalan ABD, Afganistan'da akan kanın durdurulması için inandırıcı hiçbir girişimde bulunmadı. Bugün de bu olaylar tekrarlanabilir. Amerika ile Avrupa’nın büyük bir kısmı devasa ekonomik sorunlarla boğuşmak durumunda. Ancak ben, Afganistan’da 1989’da, 1992’de meydana gelen faciaların 2014 yılından sonra da tekrarlanmaması için taahhütte bulunulmasını rica ediyorum.”
Muhafazakâr Danimarka gazetesi Berlingske Tidende’den seçtiğimiz yorum da NATO Zirvesi ile ilgili:
“Chicago’da sona eren NATO Zirvesi birçok açıdan tarihîdir, çünkü Afganistan’daki askerî misyonun sonunun başladığını saptamıştır. Asker geri çekme işleminde Batılı ülkeler aşırı zorlu bir durumda. Çok sayıda yanıtlanmamış soru bulunuyor ve NATO’da görüş ayrılığı çıkması güzel bir izlenim vermez. Onun için birlikte davranmak ve açık olan sorulara yanıt bulmak gerekir. NATO’nun Afganistan misyonu Afganların kendi geleceklerini kendilerinin kurması için bir fırsat yaratmıştır. Bunun için de NATO üyesi ülkeler yardım etmek zorundadır; bu konuda epeyce zorlanacak olsalar da… .”
Fransız gazetesi Le Monde ise yorumunda, Fransa’nın askerî birliklerini Afganistan’daki uluslararası askerî girişimlerden öngörülenden önce çekme girişimleri kapsamında şu görüşleri dile getiriyor:
“NATO Zirvesi’nden bir ders çıkartılması gerekirse, o da şudur: Herkes Afganistan’ı terk etmek istiyor; hem de bir an önce… . NATO’ya bağlı askerî birliklerin bu ülkeye müdahalesinin üzerinden 10 yıldan fazla bir zaman geçmesine rağmen bilanço, -olumsuz demesek de- çok iç açıcı değildir. Afganlar hâlâ birbiriyle savaş halinde ve Taliban’ın direnişi de kırılabilmiş değil. Göreve geldiği ilk dönemde Başkan Barack Obama, 130 bin asker ile NATO askeri kontenjanının en büyük bölümünü oluşturan ABD’nin Afganistan’da zafere ulaşabileceğine inanıyordu. Ancak görüşleri değişti. Obama generallerinin telkinlerine kuşku ile yaklaşıyor ve bu ülkeden askerlerini çekme emrini de vermiş bulunuyor.”
Sırbistan’da geçen hafta sonunda yapılan devlet başkanlığı seçiminin ikinci turundan beklenmedik bir sonuç çıkmış ve Boris Tadiç’in aksine muhalefet lideri Timoslav Nikoliç seçimi kazanmıştı. Sırbistan Kalkınma Partisi lideri Nikoliç, 1999'da NATO’nun düzenlediği bombardıman sırasında Yugoslavya hükümetinde yer alıyordu. İsviçre’de yayımlanan Neue Zürcher Zeitung yorumunda, Nikoliç'in o zamandan bu yana mucizevî bir değişim süreci yaşadığına işaret ediyor:
“90’lı yılların başlarında Nikoliç, o zamanki Yugoslavya Halk Ordusu’na Hırvat liman kenti Dubrovnik’i bombalama çağrısında bunun kişiydi. Sırbistan devletini tanımaya yanaşmayan Kosova Arnavutlarının bulundukları yerlerden sürülmeleri gerektiğini söyleyen de yine Nikoliç’ti. Sırbistan’ın yeni Cumhurbaşkanı, savaş çığırtkanı Voyislav Seselj’in Radikal Partisi’ne bağlı yarı askerî milislerde tüm Sırpların aynı topraklarda yaşaması için gönüllü mücadele etmiş olmaktan gurur duyduğunu söyleyen bir politikacı. Bugün ise durumun farklı olduğunu savunan Nikoliç, Sırbistan’ın geleceğinin AB’de olduğunu, Balkanlar’daki devletlerin toprak bütünlüğüne de dokunulamayacağını söylüyor. Nikoliç'teki bu mucizevî değişim insanı haklı olarak şüpheye düşürüyor. Nikoliç’in yaşadığı bu arınma sürecine kuşku ile yaklaşmak için çok gerekçe var.”
© Deutsche Welle Türkçe
Derleyen: Çelik Akpınar
Editör: Başak Özay