2052 tahminleri karanlık
7 Mayıs 2012
Roma Kulübü, 40 yıl önce yayımlanan ‘Büyümenin Sınırları’ (‘The Limits to Growth') adlı raporla o yıllarda ekonomisi sürekli büyümekte olan Batı dünyasını sarsmıştı. 1968 yılında, dünyanın en saygın üniversitelerinden biri olan ABD’deki Massachusetts Institute of Technology’de (Massachusetts Teknoloji Enstitüsü) çalışan araştırmacıların hazırlamaya başladığı ve tamamlanması dört yıl süren rapor, dünya nüfusunda, sanayileşmede, çevre kirlenmesinde, gıda üretiminde ve doğal kaynakların tükenmesinde o tarihteki büyüme eğilimi süregelecek olursa, gezegenimizde ekonomik büyümenin 21. Yüzyıl içinde sınırına dayanacağı sonucuna varmıştı.
İlk rapordan çok daha karanlık
Söz konusu raporu hazırlayan ekipten Norveçli akademisyen Jorgen Randers, şimdi yayımladığı ‘2052’ adlı raporunda insanlık ve dünya için daha da karanlık bir tablo çiziyor. 66 yaşındaki Randers, gelecek 40 yıl zarfında doğanın birçok sınırının ihlal edileceği ve küresel ısınmanın çok sayıda afete yol açarak 2052’den sonra daha da güçleneceği öngörüsünde bulunuyor.
Sürekli büyüyen küresel ekonominin iklime ve doğal hazinelere önemli zarar verdiğini vurgulayan rapor, çevreye verilen zarar da faturada göz önünde bulundurulduğu takdirde, aslında ekonomik açıdan çoğu zaman bir kâr elde edilmediğinin görüleceğine dikkat çekiyor.
30 milyon sattı
30 dile çevrilen ve kitap olarak 30 milyon nüshası satılan ‘Büyümenin Sınırları’ adlı rapor, 40 yıl önce ekonominin sürekli büyüyeceği yönündeki inanışı sarsmıştı. Ardından gelen petrol krizi de doğal kaynakların sonsuz olmadığının tekrar altını çizmişti. Küresel ısınmaya yol açan sera etkisi o tarihte henüz bilinmiyordu, ancak günümüzde atmosferin de sera etkisi yapan gazları sadece belli oranda kaldırma kapasitesi olduğu ve belli bir noktadan sonra iklimlerin tamamen dengeden çıkma tehlikesinin bulunduğu kabul edilen bir gerçek.
Küresel iklim değişikliği en büyük sorun olacak
Tam adı ‘2052: Gelecek 40 Yıl İçin Küresel Bir Öngörü’ olan raporda, Randers, uluslararası alanda önde gelen birçok uzmanın da görüşlerine gelecek için bir model sunuyor. Bu tabloya göre sera etkisi yapan gazların emisyonu 2030 yılına kadar artacak ve böylece emisyonun azaltılmasında istenen dönüm noktasına 15 yıl geç varılmış olacak. Bu nedenle atmosferin 2052 yılından sonra da ortalama iki derece ısınacağını belirten Randers, dünya denizlerinin seviyesinin de 50 santim yükseleceğini kaydediyor.
Kuraklıkların, sellerin ve yıkıcı kasırgaların sayısının artacağı tahmininde bulunulan rapora göre, 2052 yılında yüzyılın ikinci yarısı için yapılacak öngörülerin de karanlık bir tablo oluşturacağı vurgulanıyor ve giderek güçlenen küresel iklim değişikliğinin bir numaralı sorun olacağına dikkat çekiliyor.
Nüfus artışı duracak
Norveçli Randers’in hazırladığı rapora göre, dünya nüfusu sanıldığı kadar hızlı artmayacak. 2040’lı yılların başına kadar nüfusun 8 milyar 100 milyona ulaşacağı, daha sonra ise azalmaya başlayacağını tahmin eden Randers, bunda şehirlerin nüfusundaki artışın ve kadınların eğitim düzeyinin yükselmesinin önemli rol oynayacağını söylüyor. Kadınların daha iyi eğitim alması ve doğum kontrol yöntemlerinin yaygınlaşmasıyla her çiftin kaç çocuk sahibi olacağına kendisinin karar vereceği, büyük şehirlerde yeni bir çocuğun tarlada ek iş gücü değil, doyurulacak yeni bir boğaz anlamına geleceği kaydediliyor.
GSMH farklı hesaplanmalı
‘2052’ raporuna katkıda bulunan Arjantinli yatırım yöneticisi Carlos Joly ise, 40 yıllık süre içinde kalkınmakta olan ülkelerde yoksulluğun azalacağı, sanayi toplumlarında ise yoksulluğun ve gelir dağılımındaki dengesizliğin artacağı, ancak her yerde çevreye verilen zararın daha büyük boyutlara ulaşacağı yönünde bir öngörüde bulunuyor. Joly, Batı dünyasındaki çöküşün temel nedeninin ‘mali kapitalizmin zaferi’ olacağını söylüyor. Arjantinli yatırım yöneticisi, gayri safi milli hasılâların hesaplanmasında su kaynakları, toprağın verimliliği, yaşam kalitesi ve istikrarlı iklim koşulları gibi faktörlerin göz önünde bulundurulmadığına dikkat çekerek, kâr hesaplarının değiştirilmesi çağrısında bulunuyor.
Dünyayı sömürmeyen tüketim
Malezyalı iktisatçı Chandran Nair ise Batı’nın serbest piyasa ilkesine ‘neredeyse dinî nitelikte’ inanmasını eleştiriyor ve Asya’nın Batı’nın ekonomik büyümesinin motoru olarak görülerek, aynı oranda üretime devam edilmemesi yönünde uyarıda bulunuyor. Nair, bunun yerine dünyayı sömürmeyen bir oranda tüketime dönülmesi gerektiğini belirtiyor.
Genç kuşaklar baş kaldıracak
Roma Kulübü’nün Avusturyalı üyesi Karl Wagner ise raporda, önceki kuşakların çevre konusunda yaptıkları hataların yükünü taşımak istemeyen genç kuşakların sabrının tükeneceğini ve 2020’li yıllarda, 1848’de feodal sisteme yönelik başkaldırının benzeri bir devrimin olacağını öngörüyor. Wagner, böylelikle tüketim kültürünün sürdürülebilir ekonomiye yöneleceğini tahmin ediyor.
“Lütfen öngörülerimin yanlış çıkmasına yardım edin”
Jorgen Randers ise artık zamanında iyiye dönüşün mümkün olamayacağı kanısında. İnsanlığın vaktinde değişim sürecini tamamlayamayacağını belirten Randers, demokrasilerdeki karmaşık ve uzun karar süreçlerinin buna engel teşkil edeceğini kaydediyor. Ancak ümitsizliğe kapılmanın bir işe yaramayacağını vurgulayan Randers, raporun sonuç bölümünde ‘Lütfen öngörülerimin yanlış çıkmasına yardım edin. Birlikte daha iyi bir dünya yaratabiliriz’ ifadesini kullanarak tamamen ümitsiz olmadığı mesajını veriyor.
© Deutsche Welle Türkçe
Derleyen: Aydın Üstünel (dpa, DW)
Editör: Murat Çelikkafa