19.05.2011 - Alman basınından özetler
19 Mayıs 2011Frankfurter Allgemeine Zeitung, Suriye ve Libya'daki gizli istihbarat servislerinin rolüne ilişkin olarak, bu konudaki araştırma ve incelemeleriyle tanınan Alman Başsavcı Detlev Mehlis ile yaptığı söyleşiye yer veriyor. Mehlis, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın, gizli istihbarat servisinin desteği olmadan iktidarda kalamayacağını belirttiği söyleşide, Esad’ın, aslında istemediği bazı sert önlemleri -şahinlerin dayatmasıyla- almak zorunda kaldığı yönündeki yaygın görüşe katılıp katılmadığına şöyle yanıt veriyor:
“Bu, Suriye’de yaşanan güncel gelişmelere rağmen oradaki rejimi demokratik görme arzusudur. Belki de yıllarca oradaki rejimin iyi olduğundan söz edenler, şimdilerde aksini itiraf edemiyorlardır. Elbette ki rejimin demokratik olduğu hipotezi yanlıştır ve hiçbir dayanağı yoktur. Örneğin Suriye Anayasası devlet başkanına sınırsız yetki tanımaktadır. Hariri soruşturmasında da suikasta Suriye gizli servislerinin adı karışmış, ancak bazıları bunun Suriye devlet başkanının onayı olmadan yapıldığına inanmışlardı. Durumu biraz yakından bilenler, bu bakış açısının ne kadar saçma olduğunu bilir. Suriye'nin güvenlik gücü, ülkedeki halk ayaklanmasını insanlık dışı yöntemlerle bastırarak, asli görevlerini yerine getirmiş oluyor. Suriye'deki demokrasi hareketlerinin başarılı olması durumunda, adaletin yeniden teessüsü için mevcut yasaların kullanılması yeter. Ama başarılı olamazlarsa, o zaman insanlığa karşı işlenen suçlara bakan Uluslararası Ceza Mahkemesi devreye girer.”
Bugünkü Alman gazetelerinin hemen hemen tümü başka bir konuya, Alman silahlı kuvvetleri reformuna değiniyor. Stuttgarter Nachrichten gazetesi, asker sayısının azaltılmasının mevcut sorunları gideremeyeceği görüşünü savunuyor:
“Almanya’nın geniş yelpazedeki askeri yetenekleri korunacağı ve Almanya bu nedenle askeri açıdan diğer ülkelere bağımlı kalmayacağı için reform girişimi avantajlı olabilir. Ancak 175 bin mevcutlu Alman Ordusu’nun küçük bir kadro tarafından yönetilecek olması dezavantajdır. Yani bu, ordunun muhtemel bir operasyonda nefesinin kısa zamanda kesilmesi anlamına gelecektir.”
Süddeutsche Zeitung, bakanlık koltuğunu skandal sonucunda bu görevden istifa etmek zorunda kalan Theodor von zu Guttenberg’den devralan, eski İçişleri Bakanı ve şimdiki Savunma Bakanı Thomas de Maiziere’in güçlü bir bakan olduğunu, ancak zaafa uğramış bir bakanlığa getirildiğini belirterek yorumuna şöyle devam ediyor:
“Silahlı kuvvetler reformunun bizzat subayların da söz sahibi olduğu bakanlıkta başlatılmış olması kötü bir gelişme değil. Ancak reformların gerçekten de meyve vermesi için belki bir on yıla ihtiyaç olacak. De Maiziere'in ise bu kadar uzun süre bakanlıkta kalması mümkün değil.”
Volksstimme adlı gazetenin aynı konudaki yorumunda ise şu görüşler göze çarpıyor:
“Savunma Bakanı Thomas de Maiziere’in ordu reform programında personel sayısının azaltılması, ama yurt dışı misyonlardaki asker sayısının 7 binden 10 bine çıkarılması öngörülüyor. Yani, her 18 askerden biri Almanya dışında görev yapacak. Bu, yurt dışı misyonlarının halk arasında pek ilgi görmediği bir sırada, Alman Ordusu’nun uluslararası askeri misyonlara katılmaya devam edeceğini gösteriyor. Almanya’nın ittifak sorumluluklarından ve BM misyonları çerçevesindeki görevlerinden vazgeçmesi de zaten mümkün değil!”
© Deutsche Welle Türkçe
Derleyen: Çelik Akpınar
Editör: Ahmet Günaltay