Avrupa basınından özetler
17 Ocak 2014Paris merkezli Le Monde gazetesi, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile ilgili olarak şu yorumu yapıyor:
"Erdoğan sağlam bir bilançoyu bozmak üzere. Yaklaşık on yıl içinde Türkiye'de ulusal servet üç katına çıktı ve ülke yükselen en parlak ekonomilerden biri haline geldi. Ordunun, siyasete yönelik aralıksız müdahalesi kırıldı. Hükümet nihayet ülkedeki Kürt azınlıkla yaşanan çatışmayı yatıştırmaya çalışıyor. Bununla birlikte ülke Avrupa Birliği ile de yakınlaştı. Erdoğan'ın hesabına o kadar olumlu gelişme yazıldı ki... Ancak sözü edilen kişi, iktidarda çok uzun süre kalan herkeste olduğu gibi 'ego çılgınlığı' tarafından ele geçirildi. Ekonomi bitap durumda, para birimi değer kaybediyor, yatırımcılar güvensiz ve büyük müttefik ABD huzursuz. Eski profesyonel futbolcu Erdoğan'ın, en güzel kariyerlerin sınırsızca uzatılmayanlar olduğunu bilmesi gerekirdi."
Norveç'ten muhafazakâr Aftenposten gazetesi, 22 Ocak'ta Montrö kentinde başlayacak ve daha sonra Cenevre kentinde devam edeceği açıklanan Suriye konulu Cenevre-2 Konferansı'na dair bir yorumu taşıyor sütunlarına. Gazete, en önemli hususun, Suriyelileri insanlık onuruna yaraşır bir hayata kavuşturmak olduğunu belirtiyor:
"Bir yıl önce Beşar Esad rejiminin sonu geldiği tahmininde bulunmak alelade bir şey iken günümüzde böyle bir iddiaya arka çıkanların sayısı azaldı. Aksine Suriye'deki uzlaşmazlığın tıkandığına ve partilerden hiçbirinin üstünlük bulamayacağına dair birçok işaret bulunuyor. İsviçre’deki Suriye konulu Cenevre-2 Konferansı'na birkaç gün kala katılımcılar ve gündem konularına ilişkin birçok soru işareti var. Bu nedenle inandırıcı beklentiler oluşması için bir sebep bulunmuyor. Ancak hiç bir şey başarılamıyorsa bile, acil yardıma ihtiyacı olan 9 milyon Suriyelinin insan onuruna uygun bir yaşam sürmeleri için somut pratik çözümlerin bulunması mümkün olmalı."
FransızLe Figaro gazetesi ise Mısır'da 14-15 Ocak tarihlerinde düzenlenen yeni anayasa referandumunun sonucuna dair bir yoruma yer veriyor.
"Anayasa yanlılarının zaferinden artık zerre kadar şüphe kalmadı. Gerçi bu, her muhalif sesin ordu tarafından kurulmuş geçici hükümet tarafından baskı altına alındığı, Devlet Başkanı Muhammed Mursi sonrası Mısır'ı için bir sürpriz değil. Geçici hükümet yetkilileri altı ay içinde binlerce Müslüman Kardeşler üyesini tutukladı, basın organlarını kapattı, paralarını dondurdu ve son olarak faaliyetlerini bir terör eylemi olarak sınıflandırdı. Ve selefi Hüsnü Mübarek belirli şartlar altında özgür iken 2012 yılında seçilen eski Devlet Başkanı Mursi ölüm cezasıyla karşı karşıya."
Hollanda'dande Volkskrant gazetesi, bugün Amerikan istihbarat servislerinin faaliyetlerine dair reform stratejilerini açıklayacak ABD Başkanı Barack Obama'ya ilişkin bir yoruma yer veriyor:
"Obama'nın, iki önemli Amerikan değeri olan özel alan ile güvenlik arasında bir denge kurması gerekiyor. Henüz senatör iken, özel alana öncelik veriyordu. Ne var ki başkan olduktan sonra özel alanın ihlal edilmesinin terörle mücadelede kimi zaman faydalı olduğunu öğrendi. Obama'nın çizeceği sınırlar ahlaki değil, ekonomik ve diplomatik olmalı. Ancak diğer devletler dinleme faaliyetleri nedeniyle Google’dan uzak durmaya başladığı takdirde Obama uygun tepkiyi gösterecektir. Belki Almanya Başbakanı Angela Merkel için bir istisna yapabilir. Ne var ki, Merkel'in cep telefonunun dinlendiğinin ortaya çıkmasıyla iki ülke arasında yaşanan gerilim sonrası yürütülen müzakereler tıkandı."
© Deutsche Welle Türkçe
Derleyen: Gezal Acer
Editör: Ercan Coşkun