15 Temmuz'un üçüncü yılında OHAL'in izleri
15 Temmuz 201915 Temmuz darbe girişiminin ardından Türkiye’nin gündemine oturan ve iki yıl süren olağanüstü hal (OHAL) uygulaması kapsamında çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerin (KHK) bir buçuk milyon insanda "doğrudan mağduriyet" yarattığı meclis raporlarına yansıdı. KHK’lıların yaşadığı mağduriyetlerin giderilmesi için Ocak 2017’de kurulan OHAL Komisyonu çalışmalarını sürdürse de, toplumun her kesiminden komisyonun çalışmalarına dönük eleştiriler yükseliyor.
OHAL Komisyonu'nun muafiyeti
OHAL Komisyonu son açıklamasında, komisyona yapılan 126 bin 200 başvurudan sadece 6 bininin kabul gördüğünü, 71 bin 900'ünün ise reddedildiğini duyurdu. Komisyonun 48 bin 300 dosyaya ilişkin incelemesi ise sürüyor. Kararlarına karşı itiraz yolu açık olan komisyonun "yargıda hedef süre" uygulamasından muaf tutulması “KHK mağduriyetinin bilinçli olarak sürdürülmesi” eleştirilerini beraberinde getiriyor.
Hükümetin 2019 başında hayata geçirdiği "yargıda hedef süre" uygulamasıyla vatandaşların, davalarının ne kadar sürede karara bağlanacağını önceden görmesi hedeflenmişti. Ancak OHAL Komisyonu'nun bu uygulamadan muaf tutulması, başvuruları komisyonca reddedilenlerin hak arayışını zorlaştırıyor. OHAL KHK’larıyla görevlerinden uzaklaştırılan binlerce kişi de bu zorluğu yaşıyor.
OHAL Komisyonu’nun son açıklamalarına göre OHAL KHK’ları ile başta 125 bin 678 kişi için kamu görevinden çıkarma (3 bin 213 rütbe alma, 270 yurtdışı öğrencilikle ilişiği kesilme, 2 bin 761 kurum ve kuruluş kapatma) olmak üzere toplam 131 bin 922 tedbir işlemi gerçekleşti.
“Sonu belli olmayan KHK mağduriyeti”
OHAL’in toplumsal maliyeti üzerine düzenli rapor yayımlayan HDP milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, “KHK’lılar denildiğinde” sadece işlerinden uzaklaştırılan insanların değil, onların yakın çevreleri, akrabalarının da dikkate alınmasını istiyor. Gergerlioğlu “İnsanlar sadece işlerini değil, aileleriyle birlikte sağlık, eğitim, seyahat başta olmak üzere en temel haklarını kaybettiler. OHAL Komisyonu’nun neyi, ne zaman yapacağı bilinmiyor. Hükümet, OHAL Komisyonu’nun kararlarına karşı idare mahkemelerine itiraz sürecinin olduğunu söylese de, bu sürecin 6-7 yıl süreceğini, AİHM’e gidişin de en az 15 yılı bulacağını biliyor. KHK mağduriyeti bilinçli şekilde uzatılıyor” diyor.
KHK’larla ihraçların bittiğini ancak hükümetin bakanlıklara yetki verdiğini ve bakanlık eliyle ihraçların sürdüğünü anlatan Gergerlioğlu, “İnsanlar halen net bir gerekçe gösterilmeksizin işsiz bırakılıyor. Ülkede, sonu belli olmayan KHK mağduriyeti yaşanıyor” çıkışını yapıyor.
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), OHAL Komisyonu kararlarına karşı açılan davaların bekleme sürelerinin uzunluğuna tepki gösteren sendikalardan sadece biri. SES Başkanı Gönül Erden “Yargıda hedef süre uygulamasıyla, makul sürede yargılanma hakkının daha etkin korunacağı söylenmişti. Ama öyle olmadı. Örneğin bir üyemiz için açılmış davada hedef sürenin 955 gün olduğunu öğrendik. Adalet bu mudur” diye soruyor. Erden, Adalet Bakanlığı’nın kamu görevinden ihraç edilen emekçileri, adalete erişme hakkı olan yurttaşlar olarak görmediğini öne sürüyor.
Pasaport mağduriyeti, intiharlar, ölümler
OHAL mağduriyetleri içinde pasaport iptali konusunda yaşananlar ayrıca dikkat çekiyor. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, OHAL uygulaması kapsamında 234 bin 419 kişinin pasaportunun iptal edildiğini açıklamıştı. Mayıs 2019 itibarıyla yaklaşık 80 bin kişinin pasaportu üzerindeki tahdidin (yurt dışına çıkış engelinin) kaldırıldığını açıklayan İçişleri Bakanlığı, bu konudaki mağduriyetlerin bütünüyle ne zaman sonlandırılacağı konusunda henüz bir açıklama yapmış değil.
Muhalefet partileri CHP ile HDP'nin sivil toplum örgütleri ile birlikte yaptığı ve TBMM’nin gündemine de sunduğu son raporlara göre OHAL ve sonrasında seyahat engeliyle karşılaşan kişi sayısı 500 bini geçti. CHP’li Sezgin Tanrıkulu KHK'larla sadece üniversitelerden 4 bin 500 akademisyenin ihraç edildiğini hatırlatırken, bu akademisyenlerin yurt içinde ve yurt dışında akademik faaliyette bulunmalarının tamamen engellendiğini dile getiriyor. Tanrıkulu, “Pasaport mağduriyeti halen giderilememişse, bunun sorumlusu hükümettir” diyor.
HDP'li Gergerlioğlu da, “Kamudan ihraç edilenlerin aileleri, yakın çevreleri de pasaport yasağına takıldı. Hatta insanlar hacca, umreye bile gidemedi, gidemiyor. OHAL mağdurları içinde intihar edenlerin sayısı 70’e çıktı” derken, pasaportu olmadığı için yasa dışı yollarla Türkiye’den çıkmaya çalışan 23 kişinin Ege’de boğulduğunu, bunların 13’ünün çocuk ve bebek olduğunu da rapor ettiklerini anlatıyor.
"Acil yargı reformu” çağrısı
Anayasa hukukçusu İbrahim Kaboğlu ise, “Yargı reform paketini meclise getirmeden tatile çıkıyorlar” sözleriyle, mecliste hükümet ile muhalefet arasındaki son gerilimin de yargı konulu olduğunu hatırlatıyor. Kaboğlu, “Gazetecilerin daha uzun sürelerle hapiste kalmasını umursamayan bir hükümetin yargı reformundan söz etmesi mümkün değil. Ülkede yargı kararlarının denetimi de yok. OHAL hukuku halen hayatımızın ortasındadır ve acil yargı reformuna ihtiyaç vardır” diyor.
Eski cumhuriyet savcılarından Ömer Faruk Eminağaoğlu da; hükümetin zaman zaman sözünü ettiği yargıda reform paketlerine OHAL hukukunu ve mağduriyetlerini ortadan kaldıracak düzenlemeleri eklemediğinden yakınıyor. Eminağaoğlu, “OHAL yargılamaları, iktidarın kendi karşıtlarını tasfiye amacıyla kullanılmıştır. Halen bu niteliğiyle sürdürülmektedir. Darbe girişiminin siyasi ayağı neden yargılanmamakta, neden sorgulanmamaktadır? Acil yargı reformuna buradan başlanmalıdır” eleştirisini getiriyor.
Darbe davaları sürüyor
Türkiye, 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminin 3. yıl dönümüne, darbe girişimini yönettiği belirtilen ‘Yurtta Sulh Konseyi’ üyelerinin de aralarında bulunduğu 224 sanıklı Genelkurmay çatı davasının karara bağlanmasıyla girdi. Eski hava kuvvetleri komutanı orgeneral Akın Öztürk dahil eski üst düzey 17 asker 141 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası aldı. Darbe girişimiyle ilgili açılan 289 davadan 261’i karara bağlandı, 28’inde de yargılama devam ediyor.
Hilal Köylü / Ankara
©Deutsche Welle Türkçe