Alman basınından özetler
12 Şubat 2013Ulusal gazetelerden Süddeutsche Zeitung yorum sütunlarında Katolik Kilisesi içindeki bölünmüşlüğe dikkat çekiyor ve yeni seçilecek Papa'nın Katolik tabandaki çeşitliliği doğru algılaması gerektiğini savunuyor.
"Katolik Kilisesi bütünlük oluşturamadı, aksine hasta ve bölünmüş bir halde. Aynı zamanda da hem içeride hem de dışarıda iletişim sorunu yaşıyor. Tepedekilerin bütünlük ideolojisi ile tabandakilerin çeşitliliği büyük bir tezatlık oluşturuyor. 'Katoliklik bir mezhep değil, aksine bir teşhistir' diyor Katolik yazar Christiane Florin. Zira tabandakilerin çeşitliliği artık kişilik bölünmesine dönüştü. Yeni gelecek Papa’nın hemen doğum kontrol hapı ve prezervatife izin vermesi, kadınları kutsaması ve Katolik ruhanilerin evlilik yasağını kaldırması gerekmiyor. Yeni Papa en azından Katoliklerin bu çeşitliliğini bir zenginlik olarak algılamalı ve bunu da dile getirmeli.”
Bavyera'nın Ulm kentinde çıkan Südwest Presse gazetesi Papa'nın görevi bırakmakla haleflerine hizmet ettiğini kaydediyor:
"Sıradışı kararı ile Papa 16’ncı Benedikt birçok potansiyel halefine hizmette bulundu. Hem de iki açıdan: Görevi bırakmakla şunu ifade etmiş oldu: Tüm çaba ve girişimlere rağmen Katolik Kilisesi’nin ruhanî lideri de kendi sınırlarına dayanabilir ve buna da hakkı vardır. Aynı zamanda şunu da ortaya koymuş oluyor: Yüzyıllardır geçerli olanın sonsuza kadar böyle devam etmesi gerekmiyor. Reformlara direnen Kutsal Makam’ın sahibi, vedasıyla cesaret ve bakış açısı değişikliği aşılıyor. Bu da doğrusu büyük bir vasiyettir.”
Avrupa’dan Asya’ya geçiyoruz. Kuzey Kore'nin yaptığı nükleer deneme bölgede gerilimi tırmandırırken, Birleşmiş Milletler'i de alarma geçirdi. Gelişmeler üzerine acil olarak toplanan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK), Kuzey Kore'nin adımını sert bir dille kınadı. Frankfurter Allgemeine Zeitung, sorunun Çin'de düğümlendiğini öne sürüyor:
“Amerikalıların Pyönyang yönetimini dize getirme çabaları başarısız olduğundan bu yana gözler yine Çin’e ve onun nüfuzuna kayıyor. Gerçekten de Kuzey Kore, Pekin yönetimine ekonomik açıdan ciddi oranda bağımlı. Ancak Çin yönetiminin Kuzey Kore liderine yönelik uyarıları şimdiye dek işe yaramadı. Çin’in, Güney Kore’de konuşlanmış Amerikan askerleri ile doğrudan bir çatışmadan kaçınmak için Kuzey Kore’yi tampon bölge olarak görme arzusu tükenmediği sürece, Pyönyang yönetiminin borusu ötmeye devam edecektir.”
Basın turumuzu Kölner Stadt-Anzeiger gazetesinin aynı konuya ilişkin yorumu ile noktalıyoruz:
"Muhtemelen Pyönyang’da üçüncü nükleer denemeden sonra da ilk ve ikinci denemeden sonraki gibi bir sonucun ortaya çıkacağı umuluyor: Sorunun kontrolden çıkmasından korkan komşuları hemen müzakere masasına koşacak ve yardım malları sevk etmeyi teklif ederek Kuzey Kore’nin taviz vermesi için uğraşacaklar. Pyönyang yönetimi işine geldiği sürece bunu koz olarak kullanıp, kışkırtmaya devam edecek. Bu kısırdöngü ancak Çin ve ABD’nin nükleer silahlara sahip bir Kuzey Kore’nin kontrolden çıktığına karar vermesi ile kırılabilir. Tabii eğer Pekin ve Washington oyuna ve dolduruşa gelmeyip, ortak bir paydada buluşurlarsa...“
© Deutsche Welle Türkçe
Derleyen: Başak Demir
Editör: Başak Özay