1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

08.09.2010 - Alman basınından özetler

8 Eylül 2010

Alman gazetelerinin yorum sütunlarında bugün öne çıkan konular, Barroso’nun “AB’nin Durumu” konuşması, ABD’de bir rahibin Kur'an-ı Kerim yakarak “radikal İslam’ı” protesto etmek istemesi ve Almanya’daki uyum tartışmaları

https://p.dw.com/p/P6eL

Neue Osnabrücker Zeitung gazetesinde Barroso’nun Avrupa Parlamentosu’ndaki konuşmasında verdiği mesajlar şöyle yorumlanıyor:

“Barroso’nun düzenli olarak birliğin durumuna ilişkin bir konuşma yapmak istemesi ABD Başkanı’nın Ulusa Sesleniş Konuşması’nı andırıyor. Ancak ne Barroso bir devlet başkanı ne de Avrupa Birliği, Avrupa Birleşik Devletleri. Brüksel daha fazla para ve güç talep ediyor. Oysa yurttaşlarla arasındaki mesafe gittikçe büyüyor. Barroso’nun AB vergisini gündeme getirmesi de bu mesafenin açılmasına yol açacak nitelikte. Üye devletlerinin kasaları boş ve tasarruf paketleriyle halka zaten yük biniyor. Üstelik Barroso’nun konuşmasını boş sıralara yapmaması için parlamenterlere oturuma katılım zorunluluğu getirilmiş olması da, ABD’ye kıyasla AB’nin ne kadar ruhsuz olduğunu gözler önüne seriyor.”

Tageszeitung gazetesindeki yorumdaysa kamuoyu yoklamalarının yurttaşların Avrupa Birliği’nden uzaklaştığını ortaya koyduğu anımsatılıyor:

“Her iki Avrupalı’dan biri, birliğe soğuk bakıyor. Bu nedenle Avrupalılarda yeniden AB heyecanını yaratmak AB Komisyon’u Başkanı’nın çıkarına olur. Ancak ne yazık ki tutku Barroso’nun işi değil…”

Stuttgarter Zeitung gazetesinde ise şu yoruma yer veriliyor:

“Avrupa Birliği kaybedilen güveni ancak yurttaşları, onlara kendi devletlerinden daha fazlasını temin edebileceğini ortaya koyarak kazanabilir. Ayrıca ortak para biriminin geleceği ve istikrarı da belirleyici olacaktır.”

Märkische Allgemeine gazetesinin yorum sütununda Amerikalı bir rahibin 11 Eylül terör saldırılarının yıldönümünde Kur'an-ı Kerim yakma eylemi düzenlemek istemesi şu sözlerle eleştiriyor:

"Düşünce özgürlüğü ile farklı inanca sahip olanlara hakaret etmek arasında büyük fark var. Danimarkalı karikatürist Kurt Westergaard’ın Potsdam’da M100 Medya ödülünü alması düşünce özgürlüğünün hatırlanması için fırsat sağlayacaktır. Bir dine mensup olanlar dünya sahnesinde eleştirilmeye tahammül etmek zorunda. Ancak radikal Hrıstiyanların ABD’de yapmak istedikleri gibi kutsal kitapların yakılmasını kimse kabul etmek zorunda değil. Westergaard’ın karikatürleri ne kadar acı verse de demokratik bir diyalog süreci, Kuran’ı yakmaksa din savaşı, haçlı seferidir.”

Alman Merkez Bankası Yönetim Kurulu Üyesi Thilo Sarrazin’in göçmenleri hedef alan ve ırkçılığa varan görüşleri de tartışılmaya devam ediliyor. Berliner Zeitung gazetesi Sarrazin’in Sosyal Demokrat Parti üyeliğinden çıkartılma ihtimalini mercek altına alıyor:

“Sarrazin, göçmenlerin ve özellikle Müslüman göçmenlerin uyum sorunlarını kısmen isabetli, kısmen yüzeysel ve hatta yanlış tanımladığı için partiden ihraç edilme tehlikesiyle karşı karşıya değil. O, bu sorunların kaynağında genetik özelliklerin yattığını ve aptallığın kalıtımsal olduğunu söylediği için parti üyeliğinden çıkartılabilir. Önde gelen bütün siyasetçiler açıklama yaparak, Sarrazin’in bu saçma ve demagojik sözlerinin kabul edilemez olduğunu söyledi. Bu yeterli görülebilirdi, ama olmadı. Bu ülkede bir kez hüküm verildi mi, peşinden hemen kınama ve tartışmadan dışlama cezası geliyor.”

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Değer Akal

Editör: Ahmet Günaltay