Alman basınından özetler
2 Aralık 2013Frankfurter Allgemeine Zeitung'un yorum sütunlarında Ukrayna'daki protestolara ilişkin şu satırlar göze çarpıyor:
"Ukrayna’nın AB ile Ortaklık Anlaşması’ndan caymasından Kremlin’in duyduğu sevinç, yakında baş ağrısına dönüşebilir. Hafta sonu Ukrayna'da yaşan protestoların öncesinde Moskova yönetimi, protestoların yakında dineceğinden emin görünüyordu. Ama tam tersi oldu. Protestoların yayılması, AB’nin, krizde bile olsa Doğu Avrupalılar için gücüyle övünen bir Rusya’dan daha çekici göründüğüne işaret ediyor. Ayrıca Rusya'nın şimdiki gücünün çabucak bir kâğıt parçasına dönüşebileceği bir dönemin öncesinde olduğunu Putin de iyi biliyor ve hatta ara sıra da dile de getiriyor. Belki de Rusya, o nedenle AB ile bir çatışma yolu aramayı tercih etti. Ve bu çatışma AB açısından son günlerde olduğu gibi kalmaya devam etmeli. Yani, Moskova’ya karşı sert tutumunu sürdürmek ve Kiev yönetimine karşı kapıları açık tutmak."
Die Welt gazetesi ise Ukrayna'daki gelişmeleri AB ile Rusya arasındaki jeopolitik bir oyunun parçası olarak değerlendiriyor:
"Jeopolitik oyunu ilk aşamada kaybeden AB, kazanan da Rusya oldu. Ama oyun henüz bitmedi. Ancak oyunun sonucu, mutlak bir karşı karşıya gelme ya da sıfır toplamlı bir oyun olmamalı. Batı 'yumuşak gücü' ile Putin’in Rusyası'ndan daha fazla imkân sunuyor. Rusya’nın ise modernleşmesi için sadece Petro-dolar ve Sibirya’daki hammaddeleri için yeni pazarlara değil, aynı zamanda Atlantik ülkeleri ile birçok alanda teknik bilgi alışverişine ihtiyacı var. Kendisiyle böbürlenip duran koca bir Rusya ideali, eski istihbarat ajanı Silovik’in zevkine uygun düşebilir ama Rusların çoğunun hoşuna gitmez. Soğuk savaş bitti, dünya barışı ise uzakta… Ama Doğu Avrupa henüz kaybedilmedi."
Geçiyoruz Almanya’ya. Aşırı sağcı Nasyonal Demokrat Parti’nin kapatılması Almanya’da yeniden gündemde. Eyalet parlamentoları partinin kapatılması talebiyle bugün Federal Anayasa Mahkemesi’ne başvuruda bulunuyor. Süddeutsche Zeitung’da yer alan yorum şöyle:
"Anayasada partilerin yasaklanmasına ilişkin süreç demokratik sistemi kurtarmak için son çare olarak görülmüyor, Nasyonal Demokrat Parti’nin de bundan korkması gereksiz. Zira şeytan aynı kapıdan iki kez girmez. Son 60 yılda demokrasi yeterince kök saldı. Hayır, Federal Anayasa Mahkemesi Nasyonal Demokrat Parti’yi kapatmalı, çünkü Hitler rejiminden çıkarılan dersler arasında insan onurunun müdafaası da bulunuyor. Siyasi bir parti, bir güvercin yetiştiricileri derneği değildir, anayasal açıdan bazı imtiyazları bulunan ve devletten maddi kaynak sağlayan siyasi bir oluşumdur. İnsanlık onurunun çiğnendiği bir düzeni savunan hiç kimse böyle bir konumu hak etmez."
Münchner Merkur gazetesinin yorumunda ise partinin kapatılmasının NPD için bir reklam kampanyasına dönüşebileceği uyarısında bulunuluyor.
"Aşırı sağcı Nasyonal Demokrat Parti’nin yasaklanması, sadece NSU cinayetlerini işleyen üçlünün ve onlarla bağlantılı kişilerin parti çevrelerinde harekete geçme ihtiyacı doğurduğu için bile beğenilebilir. Ayrıca, bir siyasi örgütün vergilerden milyonlarca euroluk pay alıp da temel demokratik düzene savaş açması ve ırkçı görüşleri yayması da tam bir saçmalık. Fakat ne olursa olsun, siyasiler yanlış umutlar vermekten kaçınmalılar. Nasyonal Demokrat Parti neredeyse iflasın eşiğinde, personelleri azalmış durumda, örgütsel açıdan bir krizde ve siyasi olarak da herhangi bir nüfuzu yok. Hukuk devletinden gelecek bir ölümcül darbe onların gururunu okşar, daha da kötüsü partinin yasaklanması, muhtemelen bir reklam kampanyası etkisi de gösterebilir."
© Deutsche Welle Türkçe
Derleyen: Başak Demir
Editör: Başak Özay