Çifte vatandaşlık başka bahara

Alman Sosyal Demokrat Partisi’nden Thomas Oppermann, Alman vatandaşlık yasası düzenlemesini çağdaş anlayışa “uygun olmayan” ve “anlamsız” şeklinde niteleyerek eleştirdi.

Almanya’da şu an yürürlükteki yasalara göre Almanya’da doğan yabancı anne-babaların çocukları, 23 yaşını dolduruncaya kadar Alman vatandaşlığına geçip geçmeme, ya da anne-babalarının geldiği ülkenin vatandaşlığında kalıp kalmama konusunda karar vermek durumundalar. Tek bir vatandaşlıkta karar kılınması zorunluluğu sadece AB üyesi ülkelerin vatandaşı olmayan ailelerin çocukları için geçerli.

'Opsiyon modeli siyasî hatadır'

Muhalefet partilerinin 2000 yılından beri geçerli olan bu opsiyon zorunluluğunu ortadan kaldırmak için yaptığı girişim Federal Meclis'te enine boyuna tartışıldı, ancak hükümet partilerinin yoğun direnişi sonucu başarısız kaldı.

Muhalefetten Yeşiller Partisi temsilcisi Renate Künast, Federal Meclis’teki konuşmasında şunları söyledi:

“Tuhaf bir sistemimiz var: Meselâ Amerikan vatandaşlarının birkaç uyruğa sahip olmasını kabul ediyoruz. Yaklaşık 2 milyon kadar AB üyesi ülkesi vatandaşının, 3 milyon kadar Alman asıllı göçmenin birkaç uyruğa sahip olmasını kabul ediyoruz. Bir yanda mevcut vatandaşlık yasamız, öte yanda Almanya’da yetişmiş ya da doğmuş, Alman olan ya da kendini Alman gibi hisseden genç bir kitle var. Bu genç Almanları acaba neden şu ya da bu pasaporta sahip olmaları için zorluyoruz ki? İnsanların uyruklar arasında seçme yapma zorunda bırakılması siyasî bir hatadır ve bugün burada üzerinde tartıştığımız şey de işte budur!”

'Hükümet Türk düşmanlığı yapıyor'

Alman İçişleri Bakanlığı’nın verilerine göre bu yılın sonuna kadar 3 bin 400 genç yetişkin, çoğunlukla da Türk ailelerin çocukları, sahip olacakları uyruk hakkında karar vermek zorunda.

Yeşiller temsilcisi Künast, Federal Hükümet'in kasten ‘belirli bir yönde politika” izlediğini belirtti. Sol Parti milletvekili Sevim Dağdelen ise hükümet politikalarını eleştirirken daha açık konuştu: “Burada söz konusu olan sadece göçmen kadın ve erkeklerin ayrımcılığa uğraması değil, burada söz konusu olan Federal Hükümet’in Türk düşmanlığı yapmasıdır.” Sol Parti milletvekili Sevim Dağdelen, Federal Hükümet’in bu politikalarıyla sonuçta gençleri Ankara’daki muhafazakâr hükümetin kucağına attığını da sözlerine ekledi.

Müsteşar Ulrich Schröder ise opsiyon modelinden “başarılı bir model” olarak söz etti: “Genç insanlar tercihlerini Almanya'dan yana yapıyor. Nitekim, opsiyon modelini kullanan genç kitlenin yüzde 98’inden fazlası seçimini Alman uyruğundan yana yapmıştır. Ve işte bu trend bizim bu konuda iyimser olmamıza yol açıyor.”

'Paralel gruplar yaratır'

Hrıstiyan Birlik Partileri’ni temsilen konuşan Reinhard Grindel, muhalefetin önergesinin Türk hükümetinin ekmeğine yağ sürdüğünü, Türk hükümetinin Almanya’daki vatandaşlarını bilinçli olarak Alman uyruğuna geçmeye teşvik ederek Türkiye’nin çıkarlarının Almanya’da daha iyi temsil edilmesine çalıştığını öne sürdü. Muhafazakâr politikacı Grindel, çifte vatandaşlığın (toplumun kaynaşması yerine) toplum içinde paralel gruplar oluşturacağını da iddia etti.

Bu arada Federal Hükümet’in küçük ortağı Hür Demokrat Parti'nin Federal Meclis'teki üyelerinin tümü muhalefetin vatandaşlık yasasında düzenleme yapılamasına ilişkin önergesine karşı oy verdi. Buna rağmen partinin Türk kökenli politikacısı Serkan Tören çifte vatandaşlık lehinde görüş bildirdi.

Tören, Almanya'nın vasıflı eleman açığının hissedildiği dönemlerde, opsiyon modelinin bulunmadığı Anglosakson ülkelerle rekabet gücünü ve çekiciliğini koruması gerektiğini belirtti. Muhalefetin önergesine karşı oy vermesine rağmen Tören, çifte vatandaşlığın insanların toplumsal süreçlere katılımını ve toplumsal uyuma teşvik ettiğini bir kez daha vurguladı.

©Deutsche Welle Türkçe

Naomi Conrad / Çelik Akpınar

Editör: Başak Özay